Çok eşlilik olmasaydı tarih olur muydu? Guntay Gencalp

9-09-2017, 10:01           
Çok eşlilik olmasaydı tarih olur muydu?    Guntay Gencalp
Çok eşlilik olmasaydı tarih olur muydu?
*****************
Bütün dinlerde erkeklerin cinselliğini körükleyen mesajlar var. Müslümanlarda "yenilmiş düşmanın kadınları- kızları ganiymet sayılıyor" düşüncesi bu vahşetin inançsallaştırılmasıdır. Nisa suresinin 24. ayeti yenilmiş düşmanların kadınlarını cariye, yani seks kölesi olarak niteler. (Müslümanlar böyle olmadığını savunsalar da, ama hep böyle olmuştur.) Peki, bu, sadece müslümanlarda mı böyle olmuş? Hayır, beşer tarihi hep bu şekilde devam etmiş, sadece çağlardan çağlara güç odakları değişmiş. Her çağda ve ya çağlarda elinde fırsat ve güç olan millet bu yağmayı, kadınları köleleştirmeyi yapmışlar. Kuran da bunu müslümanlar için resmileştirmiştir. Çünkü Kuranın cihat kavramının içinde hem de seksual dürtü ve şehvet vardır. Sadece bu dünyanın mağlup milletlerinin kadınlarıyla yetinmez, şehit olsan, ya da cihatla ömrün sona erse, o dünyada da "dik memeli güzel kızlar" (78-33), "Çadırlarda kara gözlü huriler" (55-72), "...kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Fakat, adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile veya elinizin altındaki sahip olduklarınızla cariyelerinizle yetinin." (4-3) Aslında bu, azınlıkta olan Arap nufusunun artmasını amaçlamıştır. tarihteki var olan gerçekliğin, milletler arası savaş kurallarının Arap kafasındaki yasallaşması. İslam sadece bu dünya güzellerini cihatçılara cariye olarak sunmaz, o dünyada da şehvet ve dişilik müjdeler.
Bütün savaşların temelinde kadına sahip olma ve çok eşli olma içtepisi durmuştur. Küçük moğol kavminin nasıl oldu da dünyaya egemen oldular sorusu düşüncesi üzerine bir sürü araştımalar yapılmış. Ortak vargı şöyle: Kadın. Moğollar tüm dünya kadınlarını kendilerininki etmek istemiş ve Cenggiz Han öyle söylemişti Moğollara.
Araplar da aynı şekilde. İslamın doğuşu sıralarında Arap ulusu 300 bin civarında. 100 yıl sonra milyonlara yükseldiler. Nasıl? Cariyelerden, işgal ettikleri ülkelerin kızlarını eşleri yaparak İslam askelerinin ve cihatçıların sayını artırmak için sayısız kadınları benimseyip çocuk yaptılar. Şöyle ki, 7. yy Sasani ülkesinde 35 milyon, Arabıstanda yarım milyonun altında nufus vardı. Şimdi Arapların sayı iranlılardan kaç kere fazla. Emevi, Abbasi, Selcuklu, Osmanlı cihatçılığı aslında kadın için olmuştur. Dünyaya adalet götürüyoruz söylemi büyük yalan. Çünkü yağmadan başka hiçbir şey götürmemişler. Araplarda hep kadın kıtlığı olmuştur. Özellikle de Avrupa kadınlarına müslümanlar fazla eğilimli olmuşlar. Mağlup edilen ülkelerin şehirlerinin yağmalanması için komutanlar askerleri kaç gün serbest bırakırlardı. Her asker istediği kadar kendisine kadın bulup biriktirip evine götürürdü. Cihatçıların böylesine şehvet zevki diye amaçları olmasaydı, onları savaşa götürmek mümkün olabilir miydi? Olamazdı. Bu yüzden yağmacı sözde İslam devletleri de tarih öncesi ve tarih sonrası diğer devletler gibi, ancak erkeklerin sınırsız şehvetlerini tatmin etmeyi amaç edinmişlerdi. Yoksa savaşla din mi kabul ettirilir? İslam öncesi ve İslam sonrası savaş tarihinin temelinde yalnızca kadın bulup biriktime zevki durmuştur.
Soyun baba tarafından gelmesi nedeniyle bunun ekonomik ve sosyolojik sebebi de olmuştur. Milletler sayılarını hep artırmak istmişlerdi. Çünkü düşmanla savşacak, ekonomik üretimde bulunacak insani güç lazımdı ve saysız kadınların doğurduğu çocuklar baba evlatları olarak nufusun artımına olanak sağlıyordu.
Kitab-i Dede Korkutta devlet başçısı ailelerin çocuk doğurmalarına emrediyor? Neden? Ona ne? Çünkü nufus az, savaşan güç az. Soyu koruyacak savaşçı az. Tarımda çalışacak, çobanlık yapacak erkek toplumda az. Bu yüzden ülke başçısı erkeklerinden hangi yolla olursa olsun çocuk ve özellikle erkek şocuk yapmalarını talep ediyor. Erkek çocuğu olanın değeri toplumda yüksek, kızı olanınki aşağı. Oğlu-kızı olmayanların değeri sıfır. Bu yüzden hanlar hanı Bayındır han şöyle der: Oğlu olanı ak çadıra, kızı olanı kırmızı çadıra. Oğlu-kızı olmayanı kara çadıra oturtun ve altına kara koyunun kara yününden örülmeş kilim serin, önüne kara koyunun kara ciğerinden pişirilmiş kavurtmaç koyun, yerse yesin, yemez ise (durub) def olup gitsin....
Günümzde kadın hakları anlayışı modernitenin getirisi. Ehlileşin insanlığın getirisi. Hiçbir dinde ve kültürde kadın hakkı diye bir şey olmamıştır, olamazdı.
En son Kacar devletinin kurucusu Kacar şah Gürcüstanı yağmalarken 25 bin gürcü güzelini kendisiyle Tahrana götürdü.
İŞİD de eski İslam devletleri gibi düşman kadınlarını seks kölesi (cariye) olarak duyurduğu için Avrupada, diğer ülkelerde kadınszılık yüzünden psikolojik sorun yaşayan insanları kendisine celp ede bildi.
Hiçbir din kitabından kadın hakları çıkmaz, çıkamaz.
Mirası paylaşımı konusunda da dinler kadınları adam yerine koymazlar. Bir erkek iki kadına bedel olur.
Bu yüzden dünya barışının berkarar olmasında kadınların rolü büyük. Dünya halklarının kadınlar hiçbir dinsel ilkeye daynamdan modern hukuk çerçevesinde laik devlet düzeni için mucadele ederlerse, kadınların eşyalaşması da önlenmiş olur. Bu doğrultuda müslüman kadınların özgürlüğü için Atatürkün uygulamaları örnek teşkil medebilir. tarihsel İslam geleneği içinde kadın asla insan olarak görülmedi. Bütün siyasi islam tarihinde bir aydın kadın yetişmedi, yetişemezdi, recmederlerdi. Bu hakikati ilk kez dile getiren büyük bilge İbn-i Rüşt olmuştur. İlk müslüman feminist filozof olarak İbn-i Rüşt İslam ülkelerinin ana sorunu kadınların haklarının oolmaması, insan değil de eşyagibi var olmalarında görmüştü.
teref.az












Teref.info © 2015
E-mail: n_alp@mail.ru            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.