TÜRKİSTANDA BİR BAĞIMSIZLIK SEVDALISI: MUSTAFA ÇOKAY
9-08-2023, 12:14
Mustafa Çokay, “Her Türk’ün iki vatanı vardır; birincisi kendi doğduğu topraklar, ikincisi Türkiye’dir.” sözleriyle dile getirmektedir Türkiye’ye olan bakış açısını.
Bir Kazak Türk’ü olan Çokay, sadece kendi yaşadığı Türkistan’da değil tüm Türk halklarının bulunduğu coğrafyalara etki edecek şekilde bir bağımsızlık mücadelesi vermiştir.
Çokay, 1890’da Kazakistan’ın Siri Derya bölgesi, Perovsk ilçesi, Jelek mıntıkasında doğmuştur.
Dedesi Torgay Datka, babası Kıpçak beylerinden Çokay ve annesi Bahtlı Hanım’dır. İlkokulu Kızılorda’da kendi anadilinde tamamlarken, ortaokulu Taşkent’te Rusça olarak okumuştur.
Çokay, daha çocukluk yıllarında Rusların baskıcı yönetimini, ailesine ve çevresindeki insanlara yapılan uygulamalarda görmüştür. Petersburg Üniversitesi’nde Hukuk bölümünden mezun olmuştur.
Okuduğu okul daha doğrusu bölüm, hedeflediği mücadelesindeki amaçlarının bir gereğidir.
Nitekim Çokay, eğitim hayatı süresince siyasi alanda da etkin rol almıştır.
Girişimleri neticesinde Kazak aydınlarının da desteğini alan Çokay, I.
Dünya Savaşı’nda Türkistanlı gençleri askere almak isteyen Çar hükümetine karşı başlayan ve binlerce insanın ölümüne yol açan isyanın soruşturulması ve meselenin parlamentoya taşınmasında etkin rol oynamıştır.
Kasım 1916’da Rusya Devlet Duması Müslüman Fraksiyonu Bürosu’na Türkistan temsilcisi seçilmiştir.
Dumada, (parlamentoda) Kazak Türklerinin olduğu gibi bölgedeki tüm Türk halklarının ve Müslümanların sorunlarını dile getirmiştir. 1917 Şubat ihtilaliyle Çarlık Rus yönetiminin son bulmasıyla,
Çokay, demokrat politikacılarla Rusya’nın yeniden yapılanması çalışmalarına katılmıştır.
Orta Asya’da özerk Türk Cumhuriyetleri kurma faaliyetlerinde önemli roller üstlenmiştir.
1917 Ekim ihtilaliyle Bolşeviklerin güçlenmesi Taşkent’te siyasi faaliyetlerde bulunan Türk halkları ve Müslümanları etkilemiş,
Hokand’da Orta Asya Türk tarihinde ilk modern devlet yapılanması olan Türkistan Muhtariyeti ilan edilmiştir (27 Kasım 1917). Kurulan Alaş Orda hükümetinde Çokay, önce Dışişleri Bakanı ve ardından Başbakan görevini icra etmiştir.
Düzenli ordu kurulması, eğitim ve ekonomi gibi birçok alanda çalışmalar yapılmıştır.
Ancak Bolşevikler 31 Ocak 1918’de Türkistan Muhtariyeti’ni dağıtmıştır ve Çokay hakkında ölüm emri verilmiştir.
Mustafa Çokay, Türkistan Muhtariyeti’nin dağıtılması sonrası Kazak milli hareketi Alaş Orda liderleri Alihan Bükeyhanov, Muhammedcan Tınışbayev ve Başkurtların lideri Zeki Velidi Togan ile istişarelerde bulunmuştur.
Yine Rusya’nın iç bölgelerinde Rus demokratları ile birlikte Bolşeviklere karşı mücadelesini sürdürmüştür.
Ancak Bolşevikler iç elleri de kontrol altına alınca, Çokay Mart 1921’de İstanbul’a gitmiştir. İşgal altında olan İstanbul’da faaliyet imkanı bulamayan Çokay buradan Paris’e geçmiştir.
Hukukçu ve siyasetçi olmasının yanısıra gazeteci olan Çokay,
Paris’te demokratik Rusya için çalışan aydınlarla birlikte Dni ve Poslednia Novosti gazetelerini çıkarmıştır.
Daima bölgedeki Türk halklarının haklarını savunan Çokay bu gazetelerdeki makalelerinde de; demokratik bir Rusya’da Türkistan halklarının özerk bir yapıya kavuşmasını ve sonrasında daha geniş milli haklara kavuşmasını savunmuştur.
Rus çıkarlarını ön plana çıkaran Rus demokratların yoluyla Çokay’ın yolu bir süre sonra ayrılmıştır.
Böylelikle Çokay’ın Sovyet Rusya’dan ayrı olarak Bağımsız Türkistan fikri öne çıkmıştır.
Türk Birliği’ne inanan Çokay, Fransa’da Promethee dergisinde yazılarına devam etmiş bir yandan da Ahıska Türkleri, Azerbaycan Türkleri, Başkurt Türkleri ve Tatar aydınları ile diyaloğunu güçlendirmiştir.
Türkistan Milli Birliği adı altında; Türkiye, Avrupa ve tüm Türk aydınlarını tek çatı altında toplamaya çalışmıştır.
Teşkilatın yayın organı olarak Yaş Türkistan dergisini çıkarmıştır.
Türk kültürel birliği fikirlerini savunduğu bu derginin 1929-39 yılları arasında 117 sayısı yayınlanmıştır.
Bununla birlikte Çokay birçok esere imza atmıştır.
Çokay’ın çeşitli dergilerde yayınlanmış 700’den fazla makalesi mevcuttur.
İstanbul’da Yeni Türkistan dergisini çıkarmıştır. Ayrıca Tiflis’te de bulunan Çokay, burada Şafak adıyla çıkardığı gazetede Anadolu’daki Kuvayı Milliye hareketini destekleyen çalışmalar yapmıştır.
Çokay’ın öncelikli amacı tabii ki de bağımsız bir Kazakistan yani halkı için bağımsız bir devlettir.
Ancak II. Dünya Savaşı’nın başlaması Mustafa Çokay’ın faaliyetlerini de etkilemiştir.
Hitler’in Fransa’yı işgali ve Sovyetlere olan savaş ilanı sonrası Paris’te bulunan Çokay da Almanlar tarafından tutuklanmış ve Berlin’e götürülmüştür.
Alman Nazi hükümeti, Çokay’ı, esir edilen Türkistanlılarla ilgili komisyonun başkanlığına getirmiştir.
Bu süreçte de Çokay, esir kamplarındaki soydaşlarının sorunlarını tespit etmiş ve çözmek için çalışmıştır.
Ancak Nazi hükümetinin Türkistanlılardan bir lejyoner ordusu oluşturmayı planladığını öğrenince, yine bu oluşturulacak orduda kendinden istenen başkumandanlık görevini reddetmiştir.
Mustafa Çokay, Paris’e dönmek için geldiği Berlin’de aniden hastalanarak vefat etmiştir (27 Aralık 1941).
Alman makamları Çokay’ın tifüsten öldüğünü söylerken, yakınları zehirlendiğini ileri sürmüştür.
Mustafa Çokay siyasi faaliyetleriyle, çıkardığı gazete ve dergilerle, yayınlanan kitaplarıyla ve fikirleriyle her alanda;
Türk halklarının bağımsızlığı ve birliği için mücadele etmiştir.
Yazımın başındaki Türkiye ile ilgili sözünden ve hayatı boyunca mücadelesinden de anlaşılacağı üzere Çokay, sadece Kazak Türklerini değil tüm Türk dünyasını düşünmüştür.
Belki tekrara düşmüş olacağım ancak bir yazımda da belirttiğim gibi Türk dünyası aydınlarının dünden bugüne gösterdiği hedef bellidir: Gaspıralı ve Gösterdiği Hedef: Dilde, Fikirde, İşte Birlik.
Kaynak:
Yusuf Ay/stratejikortak.com