Mutavva’nın gücü, sadece Suudi kadınına yeter.
20-12-2023, 11:14
MUTAVVA: (Kadın din polisi.)
Murat Bardakçı
Mutavva’nın gücü, sadece Suudi kadınına yeter. Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgal etmesiyle patlayan Körfez Savaşı bütün şiddetiyle devam ediyordu ve Suudi Arabistan'a yüz binlerce Amerikan askeri gönderilmişti. Ben, savaş boyunca Suudi Arabistan'daydım.
Amerikan askerleri arasında kadınlar da bulunacaktı ve gelmelerinden önce, savaşın en fazla hissedildiği Dahran taraflarında gizliden gizliye bir tartışma başlamıştı: Kadın askerler başları açık, yahut vücutları görünecek şekilde dolaşmaya kalkarlarsa ne olacaktı? O zamanın Mekke Kadısı Bin Baz, Suudi Arabistan'da sokak hákimiyetini elinde bulunduran “mutavva”lara yani “din polisi”ne akıllara durgunluk veren bir emir verdi:
“Amerikalı kadın askerlerin İslamiyet'e uygun şekilde giyinmelerinin sağlanmasını” istedi.
Bin Baz'ın talimatı Amerikalıları sadece güldürdü. Ama, Kral Fahd; “Ne olur, ne olmaz” diyerek devreye girdi, TV'ye çıktı ve “Bu kadınlar ve erkekler bizi Saddam denilen şeytana karşı korumak için geliyorlar. Sadece bizi değil, kutsal toprakları da koruyacaklar. Dolayısıyla, hepimiz onlara saygı göstermekle mükellefiz” dedi ve bir de emirname yayınlandı.
Amerikalılar birkaç gün sonra gelmeye başladılar. Dahran ve Dammam, kadın askerlerle dolup taştı ve işin garibi kadınlara en büyük ilgiyi mutavvalar gösterdi. Birkaç gün öncesine kadar sokaklarda elinde kırbaçla yahut bambudan sopalarla dolaşan, ezan okununca milleti ite-kaka namaza sürükleyen adamlar, rastladıkları kadın askerlerin önünde iki büklüm oluyor, yalanırcasına bir “Ehleeeen!”çekiyor ve peşlerinden ayrılmıyorlardı. Bu, savaş bitip Amerikalılar memleketlerine dönene kadar böyle devam etti ve “din polisi” kırbacını yeniden şaklatmaya başladı.
Suudilerin resmi mezhebi Vehhabilik'in ürünü olan “mutavva”, işte budur. Gücü yettiğinde aslan kesilir, genç kızları “başları açık” diye kebap etmekten bile çekinmez ama iş kendi canını kurtarmaya geldi mi, kadının önünde dinine ve milliyetine bakmadan yerlere eğilir, şaklanbanlıkta meddahları bile geride bırakır.
Murat BARDAKÇI
Teref. Xocanın Blogu