Bu bilgilerin ışığında Türklerin bugünkü Doğu Anadolu, Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya'yı içine alan coğrafya içerisinde M.Ö. 3500'den daha önceki bin yıllarda var olduğunu rahatlıkla düşünebiliriz.
15-04-2025, 17:54

Yrd. Doç. Dr. İsmail Doğan
Kuzey'de İdil, doğuda Hazar, batıda Karadeniz ve Doğu Anadolu ile güneyde Mezopotamya sınır olarak çizildiğinde, bölgede bulunan eserleri Runik yazının menşei açısından değerlendirdiğimiz zaman karşımıza ilginç gelişmeler çıkmaktadır.
Burada özellikle Doğu Anadolu, Azerbaycan ve Kafkasya buluntularını Kazakistan ve Sibirya buluntularıyla mukayese ederek konuyu ele almak istiyoruz.
Anadolu'nun birçok yerinde, tarih öncesi çağlara ait kaya ve mağara resimlerinin bulunduğu bilinmektedir.9 Bunlardan özellikle Adıyaman, Malatya, Kars, Van ve Hakkari bölgesindekiler dikkat çekicidir.
Oktay Belli'nin Van bölgesinde, Muvaffak Uyanık'ın Hakkari Gevaruk ve Tirişin yaylasında tespit etmiş olduğu resimler, Azerbaycan Gobustan Yazıtlarının benzerleridir.10 Gobustan kaya resimlerinin Kazakistan buluntuları ve Kuzey Kafkasya'daki Teşikle ve ZelençükKrayda kaya mezarlarındaki resimlerle benzerlikleri ve Doğu Anadolu kaya resimleriyle ilgisi açıkça görülmektedir. Resimler şekil ve muhteva yönünden birbirinin benzeridir.
Arkeologlar, Doğu Anadolu'daki mağara duvarlarında bulunan insan, tanrı, tanrıça, güneş ve hayvan resimlerinin günümüzden 15.000 yıl öncesine ait11 olduğunu ifade etmektedirler. Yüksekova Gevaruk köyünde bulunan koç heykeli üzerindeki kabartma resim ve Erzurum Cunni Mağaralarındaki yazıt, Kuzey Kafkas buluntularıyla benzerdir.
Üzerinde kabartmalar Tirişin Yaylası bnan Gevaruk Koç heykeli Çilgiri Yazıtı Piktogramlar
Azerbaycan Gobustan kayalıklarında bulunan resim yazısı dönemine ait kalıntılardaki bazı motiflerin, ZelencükKrayda Hazar kaya mezarları, Teşikle mevkii kaya mezarları ve Kazakistan Kara Sıg (Ullu Kem'in bir kolu) Kurgan Sin taşındaki kaya resimleriyle aynı olması, bu yazıtların yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Daha önce de belirttiğimiz gibi bazı Batılı ilim adamlarınca iddia edilen, Vikinglerin İskoçya'dan Kafkasya'ya, Bakü'ye ve Kazakistan'a gitmiş oldukları gibi bir düşüncenin doğru olmadığı bu yazıtların mukayesesi ile açıkça görülecektir.
Doğu Anadolu, Azerbaycan ve Kafkasya'da bulunan bu kaya mağarası resimlerinin Mısır ve Mezopotamya'da bulunan hiyerografik döneme ait şekillerden muhteva ve şekil yönünden çok farklı olduğu âşikardır. Buna karşılık, bahsi geçen eserlerin kendi aralarındaki muhteva ve şekil benzerliği dikkat çekicidir.
Bu eserlerden hareketle Runik (Göktürk) yazı ideogram /E piktogram ve damga dönemlerini, Doğu Anadolu (Van, Hakkari, Trabzon, Erzurum), Azerbaycan (Gobustan Kayalıkları) ve Kuzey Kafkasya (Elbruz çevresi) merkezleri başta olmak üzere Kafkasya'da geçirmiştir diyebiliriz.
Bu tartışma, Runik yazı olarak adlandırdığımız yazıyı hayata geçiren ve yayan kavmin 'Anavatanını' da ortaya koymaktadır.
Sümercedeki Türkçe kelimelerin varlığını ve ses denkliklerini ortaya koyan O. N. Tuna, Sümer Devri'nde, yani M.Ö. 3500 yıllarında Doğu Anadolu ve Mezopotamya'nın kuzeyinde Sümerlerle iç içe yaşayan ya da komşu bir Türk varlığının olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu ifade etmektedir.13
Hakkari, Van ve Erzurum gibi Doğu Anadolu'daki kaya ve mağara resimlerinin, Azerbaycan Gobustan Yazıtları ile Kazakistan ve özellikle Kuzey Kafkasya'daki Teşikle, ZelençükKrayda ve Sutul kayamağara resimleriyle motif ve mahiyet yönünden aynı olması bir tesadüf değildir.
Bugün dahi kullanılan aile, soy damgalarının, Kuzey Kafkasya buluntuları arasında sıkça görülmesi ve Göktürk yazısının Kafkas versiyonunun Doğu Avrupa ve Orta Asya versiyonlarından daha eski özellikler göstermesi de ayrı bir husustur.
Çin'de bir müzede bulunan M.Ö. 3000'li yıllara ait bir mumyanın üzerindeki kumaşın anatomik yapısının Kafkasya Türklerine ait olduğunun ortaya çıkması M.Ö. 3000 yıllarında Kafkasya'da ileri seviyede bir medeniyete sahip Türk varlığını ortaya koyan önemli bir destektir.14
Bu bilgilerin ışığında Türklerin bugünkü Doğu Anadolu, Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya'yı içine alan coğrafya içerisinde M.Ö. 3500'den daha önceki bin yıllarda var olduğunu rahatlıkla düşünebiliriz.
Yrd. Doç. Dr. İsmail Doğan
TEREF