MU KITASI VE UYGUR İMPARATORLUĞU
Bu gün, 12:18
BÜYÜK UYGUR İMPARATORLUĞUNUN KADİM KÖKENİ “ MU ” ÇOCUKLARI!
HER ŞEY GÜNEŞ İMPARATORLUĞU İLE BAŞLADI...
Dünyanın var olduğu günden bu güne kadar uzayan var oluş ve insanlık tarih sürekli, Mu Kıtası inkâr edilmeye veya kabul edilmemeye çalışılıyor. Oysaki ne kadar da inkâr edilse de gün geçtikçe daha da aralanan sır perdesi İle “ Güneş İmparatorluğu “ nu kuran, MU halkının izleri artık yavaş, yavaş su yüzüne çıkmaya başladı.
Şu ana kadar araştırmacıların elde etmiş olduğu bilgilere göre hazin bir şekilde 64 milyon insanı ile birlikte 14.000 ila 12.000 önce, bu yıllar arasında Okyanus’ta batarak yok olan, MU kıtası, batmadan önce birçok koloni kurmuş olduğunu ortaya çıkardılar.
Elde ki bilgilere göre 70.000 yıl önce Güneş İmparatorluğuile Dünya ‘da ki, en büyük imparatorluk olan, " MU "halkı, aynı zamanda dünyada ilk koloni imparatorluğunu da kurmuştur.
Güneş İmparatorluğuna ait en büyük koloni olarak da “ BÜYÜK UYGUR İMPARATORLUĞU “ dur. Uygur İmparatorluğu “ Güneş İmparatorluğu ( MU ) “ dan sonra , dünyanın bu zaman kadar var olmuş en büyük imparatorluğu olarak tarihte yerini almıştır.
Uygur haritası ( 744 / 800 ) ( RESİM 2 )
Bir sınırı doğu Pasifik sınırı diğer sınırı bu gün, Rusya’nın başkenti Moskova yakınlarına kadar olan Büyük Uygur İmparatorluğu, ileri karakolları ile Avrupa’nın iç kısımları boyunca Atlantik okyanusa kadar uzanmıştı. Kuzey sınırları ile bilgi olmamasın karşı, elde ki bazı bulgulara göre, Kuzey buz denizine kadar, dayandığı kabul edilmekte. Güney sınırı ise o zaman ki Koçin Çini, Hindistan ve Pers ülkesinin bir bölümünü içine alacak şekilde ye almaktaydı.
Uygur imparatorluğu Tarih de ilk ARİ ırk olarak yer alır. (Turan' lıların oluşumundan on binlerce sene önce olabilir ).Çünkü elde ki tüm bilgiler Ari ırkının atalarının tamamının Uygur Atalardan geldiğini kanıtlamıştır. Kanıtlanan bilgilerde göstermektedir ki ,Uygurlar Tertiyer dönemlerinde Avrupa’ya doğru giderek Avrupa’nın iç kısımlarında yerleşim zincirleri oluşturdular.
Slavlar, Tötonlar, Keltler, İrlandalılar, Brötonlar ve Baskların hepsi Uygur asıllıdır. Brötonlar, Basklar ve gerçek İrlandalılar, Avrupa'ya Tertiyer ( Üçüncü zaman ) dönemlerinde gelen Uygurlardır. Bu insanların kökleri, manyetik felaket ve dağların yükselmesinden sonra sağ kalan Uygurların torunlarıdır. Dünyanın en büyük imparatorluğu denmesinin en büyük özelliklerinden biri de budur.
Avrupa'ya Tertiyer ( Üçüncü zaman ) dönemlerinde gelen Uygurlardır.( RESİM 3 )
Uygur imparatorluğunun en güçlü olduğu dönemlerde, yasadıkları bölgelerde dağlar daha yükselmemişti. Bu gün Gobi çölü olan yer büyük bir göl ve sulak bir bölge olarak zaman ki coğrafya da yer almaktaydı. Baykal gölünün yakınlarda güney tarafında Uygurluların başkenti Khara Khota vardı. Efsanelere göre Himalaya dağları dâhil olmak üzere Orta Asya’nın tamamı düzlük ve tarım alanıydı. Ormanlar ve göller ve bir sürü nehir vardı. Uygur şehirleri mükemmel denilecek kadar inşa edilmiş caddeler evler idare binaları saraylara sahipti. Oysa bu gün Gobi çölüne baktığımızda tüm nehir ve göllerin kuruduğunu geride bıraktığı yataklarından anlayabiliriz.
Uygurların güçlü dönemlerine ait tarihler birçok efsanede anlatılmasına rağmen artık ede kesin bilgilere göre konuşmak mümkün. Bunun nedeni Tibet Manastırında bulunan Naacal tabletlerinde bu bilgiler yer almakta. İngiliz Albay James Churchward Tibet de bulduğu bu tabletlerde , örgenmiş olduğu Naga-Maya ( MU dili ) dilinden yaptığı , çevire de şu bu konuda paylaştığı bilgi şöyledir. “Naakaller, 70.000 yıl önce, Anakara’nın Kutsal Metinlerinin kopyalarını Uygur başkentine götürdüler ” diye yazmıştır.
Uygur Şehirleri Dünya da en mükemmel şehirlerdi. ( RESİM 3 )
Buda demek oluyor ki Uygurlar Anakara’dan yani, " MU " kıtasında gelmiş ve Asya’da ki, ilk yerleşimlerini de, bugün Sarı Deniz kıyısında ki yerlere yapmışlardır. Yine bu tabletlerden alına bilgiler altında, İngiliz Albay James Churchward, tarafından verilen bilgilerde, şöyledir;
“Buradan hareketle içerilere doğru yayıldılar. İlk göçleri son derece sulak ve düzlük bir ovaya doğru oldu (Gobi).” Bundan sonra tüm Orta Asya’dan Hazar Denizi’ne dek onlarla ilgili kayıtlara rastlanılmaya başlandı. Sonra, bu kayıtlar, Orta Avrupa’dan Atlantik Okyanusu’na dek uzandı.
Bazı Çin kaynakları, Uygurları “açık renk saçlı, mavi gözlü” şeklinde tanımlıyor: “Uygurların hepsinin parlak simaları, süt beyaz tenleri, farklı renkte gözler ve saçları vardı. Kuzeyde, mavi göz ve açık renk saç baskındı. Güneyde koyu renk saç ve göz rengine rastlanıyordu.” Başka bir Çin eski kaynağında şöyle yazmaktadır; “ Uygurların başkenti tüm insanlarıyla birlikte, İmparatorluğun doğu yakasını boydan boya etkileyen ve her şeyi yok eden bir tufan tarafından yok edildi.” Bu eski kayıt, araştırılmış ve jeolojik kanıtlarına elde edilerek doğrulanmıştır.,
Çin kaynaklarında halen Uygur Türkleri hakkında çok bilgi olmasına rağmen Çin hükumeti bunu açmamaktadır.Mesela ;
Milattan 600 yıl önce yaşayan Çinli düşünür Lao Zu tarafından yazılan Dao De Jing (Fazilet Desturu) adlı eserde de ilk insanın ikili ilkeyle yaratıldığı hususundaki ifadeler vardır. Yukarıda bahsedilen yazıtlarla ve vahiy edilmiş metinlerle aynı şekilde " Tao ( Yol ) biri yarattı, bir iki oldu, iki üçü üretti, üçten bütün insanlık türedi " olarak izah edilmiştir.
Dao De Jing' in büyük kısmı, MU İnsanlarının ilhama dayalı kutsal metinlerinin Uygurca kopyalarından yapılmış alıntılardan ibarettir.
Uygurlar, uygarlık üstünlüğünden dolayı ilk Çin İmparatorluğunu, damarlarında Uygur kanı taşıyan ve büyük Uygur uygarlığından nasibini alan kişilerce oluşturulmasına azmettiren halktır.
Ne yazık ki, eski Çinle ilgili tüm tarihi eserler, büyük Çin Seddini ( yani, o devirdeki Çin hududunu ) inşa ettiren İmparator Ching Shihuang tarafından toplatılıp yakılmıştır.
İngiliz Albay James Churchward yazmış olduğu kitabında önemle UYGUR İMPARATORLUĞUNU anlatmıştır. Ve onu verdiği bir diğer olan " TERTİYER " dönemi de aynen şöyledir.
TERTİYER DÖNEM UYGUR İMPARATORLUĞU
Tertiyer dönem Uygur İmparatorluğu’ndan söz ettiğim zaman, 20.000 yıl önceki Uygur İmparatorluğu’nu kastediyorum. Bu, Kutsal Kitaptaki “ Tufan”ın ta kendisi olan Manyetik Felâketten mitolojik jeolojik “ Buz Çağı”ndan ve dağların yükselmesinden önceki dönem demek oluyor.
Günümüze kadar gelen ve sadece hayalen yapılan haritalar tam gerçek değildir. Ancak Büyük Uygur İmparatorluğu’nun boyutlarını ve büyüklüğünü göstermek üzere günümüz toprakları çerçevesinde yalnızca bir fikir vermektedir. 20.000 yıldan bu yana birçok kara parçası sulara gömülmüş, birçoğu da sonradan ortaya çıkmıştır. Pasifik’ten Atlantik Okyanusu’na doğru Asya ve Avrupa’nın iç kesimleri boyunca ilerleyen bir hat çizdim. Bu hat aynı zamanda İmparatorluğun merkeziyle de ilgilidir.
Uygurların kalıntılarına Balkanlarda da rastlanıyor. Batıdaki son ileri karakollar, Fransa’daki Brötonya ve İspanya’daki Bask memleketi. İmparatorluğun Asya’da nerelere kadar gittiyse bilinmiyor. Sibirya’nın uzak köşelerinde eski Uygur kentleri bulunmuştur.
Manyetik Felâket, Kutsal Kitaptaki “ Tufan ” ve ardınca gelen dağların yükselmesi sonrasında, bugün Arîler olarak bilinen küçük Uygur gurupları, Orta ve Batı Asya dağlarından inip Doğu Avrupa’ya dağıldılar. Bu noktaya, çalışmalarında Maxs Müller de değinmektedir.
Bu kişiler, tufandan ve Asya ve Avrupa’daki dağların oluşum felâketinden kurtulabilmiş olanlardı. Uygurların Avrupa’ya birinci ve ikinci göçlerinin her ikisinden de söz eden Doğu kayıtları mevcuttur. İlk göç dalgası, dağlar yükselmezden önce, Pliyosenik dönemde Avrupa’ya girmişti. İkinci göç ise Pleyistosenik dönemde ve dağların oluşumu esnasında, yâni ilk göçten binlerce yıl sonra gerçekleşir.
İlk Uygurlardan kalma pek az kalıntı ele geçmiştir. Bunlardan en önemlisi, kısa süre evvel bugün Moravya olarak bilinen bölgede ele geçmiş olandır. Burada, tufan ve dağların oluşumu sonucu tarihe karışmış bir topluluk yaşamıştır. Tüm yerleşim harabeleri, dağın etekleri altında bulunmuştur.
UYGUR DEVLETİ NASIL YIKILDI.
“Uygur Devleti 9. yüzyılın ilk çeyreğinde zayıflamaya başladı.” Bilhassa 839 yılındaki çok şiddetli korkunç soğuklar, onun getirdiği kıtlık, açlık ve öldürücü salgın hastalıklar, arka arkaya gelince, Uygurları daha da zayıf bir duruma düşürdü.
Tüm yerleşim bölgeleri dağların altında kalmış bu gün izler dağ eteklerinde bulundu
Kuzeyde, Sibirya’nın Abakan bozkırında yaşayan, en büyük ve tehlikeli düşman Kırgızlar bekledikleri böyle, fırsatı ,ganimet bilerek Uygur ülkesine yürüdüler.
Son Uygur kağanını öldürdüler. Ordu Balık’ı (başkent ve Türklerin kurduğu ilk kent) yakıp yıktılar.Uygurlar öldürülmemek veya tutsak düşmemek için kümeler halinde yurtlarını terk etti.
Kümeler halinde yurtlarını terk ettiler( RESİM 6 )
Böylece eski Türk yurdundaki son kuvvetli Türk siyasi örgüt temelleri, olan Uygur Devleti de felaketli bir şekilde sona erdi (840).
Uygurların çoğu, Beş Balık-Koçu bölgesinde toplanıp orada yeni bir devlet kurdu. Bu Uygur devleti de bilhassa ilk asırlarda oldukça kuvvetli idi.
Fakat sonraları bu kuvvetini sürdüremedi. 12. yüzyılın birinci yarısında Türkistan’ı istila ederek bir devlet kuran Kara Hıtaylar ’ nı tanımak zorunda kaldı.
Hatta Kara Hıtay hükümdarının buyruğu üzerine Uygur hükümdarı “ HAN ” unvanı yerine mütevazı bir unvan olan İdi Kut (<İduk Kut) unvanını taşımaya başladı. Çünkü han unvanını Kara Hıtay hükümdarı taşıyordu.”
Kısaca kim nasıl inkâr edilirse edilsin ve nasıl anlatılırsa anlatılsın Türklerin kökeni “ Güneş İmparatorluğu “ olan “ MU ÇOCUKLARIDIR “.
Daha öncede yazdığım gibi bir süre sonra 70.000 yıl önce var olan “ MU KITASI “ ve daha eski köklerden bahsederek birçok kadim bilgiyi vereceğim.
Türk ırkının ” MU “ insanları ile olan bağı konusunda “ UYGUR İMPARATORLUĞU “ ile olan bağını bu yazımda dünyevi bilgiler altında en kısa şekli ile yazarak açıkladım. Bundan Sonra ki yazılar , yine “ MU KITASI “ dan çıkan diğer koloni ve felaketlerden kaçarak başka kıtalara göçmüş “ ATLANTİS - MAYA - AZDEKLER - KIZLDERLİLER “ ve kadim sırlar taşıyan “ KAM “ ile ilgili sır perdelerini aralamaya devam edeceğim.
Uluç Levent ERTURHAN ( Bilge Kam )