Baklava kutusundaki paralar ve Atatürk’ün Rıza Şah’a turşu hediyesi
Bu gün, 15:04

Tahran Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Asgar Ferdi yıllar önce bana aktarmıştı. Bu vesileyle 2018 yılında kaybettiğimiz Türkiye dostu Hocamızı rahmet ve saygıyla anıyorum:
İran`ın çağdaş tarihi metinlerinde bir mevzudan sohbet gider ki belki Türkiye’de pek de bilinen konu değildir. O yüzden tanıdık bir konu olmadıysa size hatıra olarak takdim ediyorum.

Bizim Şah Rıza Pehlevi, Atatürk’ün davetiyle Türkiye ziyaretine giderken (1934) İran’ın en pahalı halılarından çok enfes ve büyük ölçülü birkaç parça halı (Tebriz halısı) götürmüş ve bir murassa (mücevherlerle süslü) kılıç, murassa vazolar gibi kıymetli hediyeler vermiş.
Rıza Şah, İran’a dönerken Atatürk ona birkaç kavanozda turşu ve baharatlar ikram etmiş. Rıza Şah, Kemal Paşa’nın bu hediyelerinden alınmış ve demiş ki bizim hediyeye ihtiyacımız yoktur. Kemal Paşa bu hediyelerle bize hakaret etmek mi istemiş? Ne bunlar? Benim hediyelerimin karşılığı bunlar mı?
Onun bu sitemini Kemal Paşa duymuş istasyonda onu yolcu ederken hediyesinin maddi değeri olmadığından özür dilemiş ve demiş ki:
“Sayın Şahım, ben kardeşlerime vermek istediğim hediyeleri kendi maaşımla alırım. Bu yüzden de Zat-ı Şahanenize layık olacak bir nesneyi alıp hediye etmek için de param yetmez. Bunları bir kardeş payı olarak kabul etmenizi rica ederim. Hem turşu almak aklıma geldi ki bozulmaz ve birkaç müddet kardeşim yemekleri sırasında onlardan tadar ve beni hatırlar, bu kadar. Sakın aklınıza herhangi bir art niyetten yaptığım bir hakaret falan gelmesin.”
Ercan Aydın Dolapçı
TEREF