Her gün üç kilometre yürürdü, sadece oğlu futbol antrenmanına gidebilsin diye

Bu gün, 08:54           
Her gün üç kilometre yürürdü, sadece oğlu futbol antrenmanına gidebilsin diye
Her gün üç kilometre yürürdü, sadece oğlu futbol antrenmanına gidebilsin diye.
Peyton Manning bunu duydu — ve ona bir minibüs hediye etti.
Adı Angela’ydı.
Bekâr bir anne.
İki işte çalışıyordu.
Ve tek bir kez bile şikâyet etmedi.
Her akşam — yağmur da yağsa, rüzgâr da esse, hava güzel de olsa —
oğluyla birlikte lise sahasına kadar üç kilometre yürürdü,
sırf o antrenman yapabilsin diye.
Sonra beklerdi.
Bazen saatlerce.
Bazen soğukta.
Bazen ayaklarında su toplamış halde, bir sonraki iş vardiyası onu beklerken…
Ama hiçbir günü kaçırmadı.
Bir gün antrenörlerden biri fark etti.
Neden arabayla gelmediğini sordu.
Angela sadece gülümsedi ve şöyle dedi:
“Arabamız yok.
Ama onun bir hayali var.
Ve hayaller, birinin bırakmasını beklemez.”
Antrenör, bu hikâyeyi yerel bir bültene yazdı.
Sessiz bir saygı duruşuydu.
Bir hatırlatma: Gerçek kahramanlar çoğu zaman spot ışığında değil, spor ayakkabılar ve atıştırmalık dolu çantalarla yürür.
Fakat bilmediği bir şey vardı:
Bu yazıyı başka biri daha okuyacaktı.
Peyton Manning.
İki hafta sonra, bir antrenmandan sonra Angela’dan okulun otoparkına gelmesi istendi.
Orada onu gümüş rengi, yepyeni bir minibüs bekliyordu.
Deposu doluydu.
Üstünde mavi bir kurdele vardı.
Gösterge paneline bırakılmış bir zarf.
İçinde, el yazısıyla yazılmış bir mektup:
“Sevgili Angela,
Kimi hızlı koşar.
Kimi uzağa top fırlatır.
Ama en güçlü olanlar?
Onlar yürür.
Yorgunluğun içinden.
Şüphenin içinden.
Günde üç kilometre —
ve her adımda sevgiyle.
Tanıdığım en güçlü insanlardan birisiniz.
Bu araç sizi taşısın —
tıpkı sizin oğlunuzu taşıdığınız gibi.
Tüm saygımla,
Peyton Manning”
Angela ağladı.
Oğluna sarıldı.
Antrenöre sarıldı.
Ve tek kelime etmeden arabaya bindi, camları açtı,
ve evine döndü —
yüreği biraz daha hafiflemiş halde.
Jacob hâlâ futbol oynuyor.
Angela her maça katılıyor — ön sırada, ellerini kavuşturmuş, gururla gülümsüyor.
Peki ya araba?
Ona “Minnettarlıkla Yol Alan Hediye” diyor.
Çünkü bir gün, hiç tanımadığı bir adam ona sadece bir araç vermedi —
nefes alma hakkı verdi.
Görülmenin hissini verdi.
Ve onun sevgisi gibi bir sevginin asla fark edilmeden geçmeyeceğini gösterdi.
Edamutfakta
TEREF












Teref.info © 2015
E-mail: n_alp@mail.ru            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.