İşte okumanın gerçek amacı budur. Gaye, hafızanı doldurmak değil ruhunu yıkamak, onu arındırmaktır.
Dünən, 16:04

Hocam, o kadar çok kitap okudum ki... Ama çoğunu unuttum. Öyleyse, okumak ne işe yarar?"
Bu, meraklı bir öğrencinin samimi sorusuydu.
Öğretmeni cevap vermedi. Sadece sessizce ona baktı.
Birkaç gün geçti. Nehrin kenarında oturuyorlardı. Aniden yaşlı adam dedi ki:
"Susadım. Bana biraz su getir, ama yerde duran o eski süzgeci kullan."
Öğrenci şaşkınlıkla ona baktı.
Bu mantıksız bir emirdi. Delik deşik bir süzgeçle nasıl su getirilebilirdi ki?
Ama yaşlı adama itaatsizlik etmeye cesaret edemedi.
Süzgeci aldı ve denedi. Bir kez. Sonra bir kez daha. Ve tekrar… Koştu, doldurdu, yolda suyun hepsini kaybetti.
Daha hızlı gitmeye çalıştı. Parmaklarıyla delikleri kapatmaya çalıştı. Süzgecin açısını değiştirdi. Hiçbir şey işe yaramadı.
Bir damla su bile kalmadı. Bitkin ve umutsuz, öğretmeninin ayağına geri döndü.
"Üzgünüm. Başaramadım. İmkansızdı…"
Öğretmeni ona şefkatle baktı ve dedi ki:
"Başarısız olmadın. Süzgece bak."
Öğrenci gözlerini kaldırdı.
Ve gördü ki, o kirli, eski, kararmış süzgeç şimdi parlıyordu. Su, defalarca içinden geçerken onu temizlemişti.
Ve öğretmeni ekledi:
"Okumak budur işte. Okuduklarının hepsini hatırlamamış olman önemli değil. Bilginin hafızandan, süzgeçten akan su gibi akıp gitmesi önemli değil. Çünkü okurken zihnin arınıyor. Ruhun yenileniyor. Düşüncelerin aydınlanıyor. Ve farkında olmasan bile, içten bir dönüşüm yaşıyorsun."
İşte okumanın gerçek amacı budur. Gaye, hafızanı doldurmak değil ruhunu yıkamak, onu arındırmaktır.
Bulent Dundar
TEREF