HUNLARIN KAYIP KİTAPLARI VE SUTRALAR

12-01-2024, 17:18           
HUNLARIN KAYIP KİTAPLARI VE SUTRALAR
Özet:
Tarihte Türklerin bilinen ilk yazılı eserleri taş kitabelerdir. Soğdca ve Göktürkçe kullanılarak yazılmış olan bu eserler tüm Orta Asya’ya yayılmış olarak günümüze kadar gelmişlerdir. Peki Çinlilerle yüzyıllarca coğrafi, siyasi ve kültürel açıdan yakın ilişkilerde bulunan Türkler Çin yazısı kullanmışlar mıydı? Çin kaynaklarının IV-V. yüzyılda Çinde kurulan dört Hun devletiyle ilgili verdiği bilgilerde Hunların yazıya geçmiş olduklarının ipuçlarını sunarlar. Bu devletlerin liderleri çeşitli sebeplerle yazıtlar diktirmişlerdir. Ancak daha da önemlisi bu devletlerin bazıları kanunname, bazıları ise kendi tarihlerini de kapsayan çeşitli kitaplar yazdırmışlardır. Zaman içerisinde Hindistan ve Orta Asya yoluyla Çin’e gelen Budhizmi kabul eden Hunlar kutsal Budhist metinlerinin tercüme edilmesinde çok büyük rol oynamışlardır. Tüm bu kitap ve sutraların yazılmasında Çince kullanılmış bile olsa bu eserler Türk yazılı edebiyatının en erken dönemlerini oluşturmuş olma ihtimalleri yüksektir.
Anahtar Kelimeler: İlk Chao, Sonraki Chao; Büyük Hsia Devleti, Kuzey Liang, Kansu, Wu-wei
Giriş Güney Hunlarının devamı olan Hun boyları, IV. ve V. yüzyılda Merkezi Çin’de dört devlet kurmuşlardır. Han veya İlk Chao (304-329), Sonraki Chao (319-352) Hsia (407-431) ve Kuzey Liang (397-439) adlı bu devletler, Çin topraklarını ele geçirmekle kalmamış, Çin yönetimini, 317 yılında Yangtze Nehri güneyine göç etmek zorunda bırakmışlardır. Çin, bu tarihten itibaren artık kuzey ve güney olarak anılmaya başlanmıştır. Çin topraklarını ele geçirir geçirmez kendilerini Çin’in yeni hakimleri ilan eden bu Hun devletlerinin ch’an-yüleri1 , ch’an-yülük unvanının yanına “imparator” unvanı almayı da ihmal etmemişlerdir. Çin’in yeni Hun imparatorları, devletlerinin kısa ömürlerine rağmen olağanüstü saraylar, binalar, köprüler yaptırmış, birçok bölgeyi tarıma açmış, dut ağacı ekimini desteklemiş, yeni kanunlar çıkarmış ve eğitime birinci planda yer vermişlerdir. Konar göçer bozkır kültüründen
beklenmedik bir şekilde yerleşik hayata uyum sağlayan bu devletler kendi yazı dilleri olmadığından Çince’yi kullanarak kendi tarihlerini ve kabul ettikleri Budhizmle ilgili çeşitli kitapları yazdırmakta da gecikmemişlerdir.
Gelişme
Hun imparatoru Liu Yao’ın İlk Chao Devletiyle2 yollarını ayıran eski kumandan Shih Lo, 319 yılında Chao Bölgesinde “Sonraki Chao Devletini”3 kurmuş, ancak Liu Yao’ın devleti yıkılıp Hun imparatoru ölünceye kadar “imparator” unvanı almamaya özen göstermiştir. “Chao Kralı” unvanıyla yetinen Shih Lo, başa geçtiği andan itibaren Çinli okumuş ve memur sınıfını yerlerinden almamış, onlardan istifade etme yoluna gitmiştir. Eğitime oldukça önem veren Shih Lo, Çin kaynaklarının ifadesine göre Çince okuma-yazma bilmemesine rağmen emrindekilere Çin yıllıklarını okuturdu. Hatta savaşa gittiği zamanlarda bile kendisine bu yıllıkları okumaları için çömezleri de yanında götürür, çadırında özellikle Han Hanedanlığı yıllığını dinler, eski Çin imparatorlarının ve komutanların hatalarından dersler çıkarırdı (FANG., 648: 105/2735-36; TSUİ, 386-535: 14/104).
İyi bir politikacı olan Shih Lo, başa geçer geçmez bir çok etnik grubu barındıran topraklarında gerekli gördüğü yeni kurumlar açmıştır. Bunlar Ekonomi Bakanlığı, Hukuk Bakanlığı ve Tarih Bakanlığıdır (SSU-MA,1084: 2871; FANG 648: 105/2735; TSUİ 386-535: 13/97). Yaptığı bir çok savaş sonucunda ülke içinde eski kanunların değişen şartları karşılayamadığını, hukuk ve kanunların iyi uygulanmadığını ve yeterli olmadığını farketmiştir. Üstelik Hun, Çinli, Moğol ve Tibetli gibi değişik milletlere mensup halkı sadece tek tip eski Çin kanunlarına göre ya da bozkır törelerine göre idare etmenin mümkün olamayacağını düşünüyordu. Farklı kültürlere aynı anda hitap edecek yeni bir kanunname hazırlanması gerekiyordu. Bunun için büyük bir buyruk yazdırarak civarda yaşayanların adet ve kanunlarının toparlanarak yeni bir kanunname yazılmasını emretti. Nihayet Hsin Hai Chih tu adındaki kanunnameyi yazdırdı. Bu kanunname 5000 kelimeden oluşmaktaydı ve devlet yıkılıncaya kadar 10 yıldan fazla zaman yürürlükte kaldı. İçeriği hakkında bilgimiz yoktur.
“…勒又下書曰:“今大亂之后,律令滋煩,其采集律令之要,為施行條制." 于是命法曹令史貫志造《辛亥制度》五千文,施行十余歲,乃用律令。” … “Lo, yine buyruk çıkardı: ‘Bugün büyük kargaşadan (savaş) sonra, kanunlarda sıkıntılar meydana gelmiştir. Düzeni kontrol etmek için kanunların gereksinimleri toplansın.’ Böylece hukuki işler görevlisi Kuan Chih’ya 5000 kelimelik Hsin-hai Chih-tu’yu yazdırdı. Bu kanunlar on yıldan fazla yürürlükte kaldı” (FANG., 648: 104/2730).

Kaynakların bize aktardığı bu kısacık bilgi bize Türk tarihinin ilk yazılı kanunnamesinin bilinenden çok daha önceleri, yani IV. yüzyılın ilk yarısında yazıldığının açık bir ifadesidir. Ayrıca Hun imparatoru Shih Lo, okumuş Çinlileri mesleklerine göre istihdam etmek ve devlete yeni bürokratlar yetiştirmek amacıyla Hsiang-kuo şehrinin batı kapısında yazı, edebiyat, din ve saray memurluğu için çeşitli dersler içeren on kadar ilkokul açtı. Yüzden fazla otoriter subay çocuğunu öğretmen olarak bu okullara tayin etti. Ayrıca bir “Üniversite” kurarak 300 öğretmen idaresinde eğitime açtı (TSUİ, 386-535: 13/96). Gençlerin eğitimi için imkanlar sağladı, onları eğitimli olmaya teşvik etti. O, sadece okulları kurmakla kalmamış, yapılan eğitimi ve okulların durumunu yakın takibe almıştır. Örneğin Shih Lo, sık sık kurduğu ilkokulları ve üniversiteyi ziyaret eder ve öğrencilerin sınavlarını izler, yüksek derece alanlara ödüller verirdi (FANG.,648: 105/2741; TSUİ, 386-535: 14/104). Tarihe duyduğu sevgi ve önemden dolayı kendi ülkesinin tarihini de yazdırmış olduğu görülmektedir. Çin yıllıkları üç kitaptan bahsederler:
…”命记室佐明楷、程机撰《上党国记》,中大夫傅彪、贾蒲、江轨撰《大 将军起居注》,参军石同、石谦、孔隆撰《大单于志》。 “Emir vererek Kayıt memurları Tzuo Ming-k’ai4 ve Ch’eng Chi5 ’ye “Shangtang Şehri Kayıtları’, Saray Müfettiş Yardımcıları 6 Fu Piao7 , Chia P’u8 ve Chiang Kuei9 ’ye ‘Baş Kumandanın Günlüğü’, asker toplamakla görevli olan subay Shih T’ung10, Shih Ch’ien11 ve Kung Lung12’a ise ‘Büyük Ch’anyü’nün Tarihi’ adlı kitapları yazdırdı (FANG 648: 105/2735-2736).” Bu eserler;
1-上黨國記 Shang-tang Şehri Kayıtları Shang-tang13 şehri Hun imparatoru Shih Lo’nun doğup büyüdüğü yer, yani memleketidir. Hun boylarının III. yüzyılın başında Çin içinde yerleştirilmesi sırasında ailesi, bağlı olduğu Chiang-ch’ü boyuyla birlikte kuzeydeki Shangtang şehri Wu-hsiang kasabasının Chieh bölgesine yerleştirilmişti (FANG 648: 104/2707; TSUİ, 386-535: 21/73; SSU-MA 1084: 2709). İşte bu boy sonraları Çin tarihinde “Chieh Hunları” olarak anılmıştır. Shih Lo ise kayıtlardan tesbit ettiğimiz kadarıyla 273 yılında burada doğmuştur. Bu eser, Güney Hunlarının bazı boylarının buralara ne zaman yerleştiği ve nelere maruz kaldıklarını içeriyor olabilir. Çünkü kayıtlardan anladığımız kadarıyla bu bölgedeki Hunlar Çinli yöneticiler tarafından kötü muameleye uğramışlar hatta köle olarak satılmışlardır 14.
2- 大將軍起居注
Baş Kumandanın Günlüğü
Burada kastedilen başkumandan Shih Lo’nun kendisi olmalıdır. Çünkü Lo, kendi devletini kurmadan önce İlk Chao devletinde çok güçlü bir başkumandan olarak ün yapmıştı. Bu tür tarihi kayıtlar aslında imparatorun konuşmalarının kayıtlarıdır. İmparatorun söylediği sözlerin kayıt altına alınmasından oluşurlar. Han hanedanlığı döneminde ve daha sonraları kayıt edilmiş bu sözleri sonradan düzenleyen ve düzelten memurlar bulunmaktaydı. Bu kayıtlar imparatorun emirleri, protokol kuralları, kabul edilen elçi grupları, dini törenler, hava durumu, nüfusun azalıp çoğalması gün be gün kayıt edildiğinden tarihçilerin başvurduğu birinci elden kaynaklar olmuştur (YANG, 1986: 790).
3- 大單于志

Büyük Ch’an-yü Kayıtları
Eserin adından, Lo’nun Sonraki Chao Devleti’ni kurmasından sonraki yani 319 yılında “Büyük Ch’an-yü” unvanı almasından sonraki dönemleri kapsadığı anlaşılmaktadır. Eseri yazan görevlilerden bazıları Hun İmparatoru gibi “Shih” soyadı taşımaktadırlar. Bundan bu görevlilerin Hun imparatorunun akrabası oldukları anlaşılmaktadır.
Bu üç eser genel olarak bakıldığında Hun imparatoru Shih Lo’nun tüm hayatını anlatan eserler olmalıdır. Belki de Hunlar Türk tarihinin ilk resmi tarih yazıcılığını bu eserlerle başlatmışlardı ve yine Türkler ilk kez kendi tarihlerini kendileri yazmaya başlamışlardı. Bu eserlerin isimden ibaret bile olsa varlığının ortaya çıkması Türk tarihinde bir çok yanlış bilgi ve bundan doğan ön yargıyı ortadan kaldırmaya yetecektir.
Bu Hun Devletinin yaşadığı tarihten yaklaşık bir asır sonra Kansu Bölgesi civarında Kuzey Liang Hun Devleti’ni (397-439)15 kuran Chü-ch’ü Menghsün, Çin sarayında yetiştiği için çok iyi Çince bilen, eğitimli bir Hun lideriydi. Bu yüzden rahipleri ve bilim adamlarını himayesi altına almış, bir çok kitap yazdırmıştı. Budhizmi kabul eden bu Hun lideri, Kuçalı rahip Dharmaksema yani Çince adıyla “Tan Wu-chen”16ı, sarayın himayesine almıştır. Bu rahip sayesinde Liang-chou Bölgesinde bir çok Budist sutra17 çevrilmeye başlanmış, kısa zamanda Tun-huang18 ve Ku-tsang19 şehirleri birer tercüme bürosu haline gelmiştir (ESİN, 1971: 319).
Sutra çevirilerinin yanı sıra tarihçilere “Liang Tarihi” ve “Tun-huang Tarihi” gibi kitaplarla kendi tarihini de yazdırmıştır. Meng-hsün, zaman zaman elçiler göndererek Sung sarayına Budhist Sutra çevirileri göndermiş, onlardan ise bir takım tarih kitapları istetmiştir (TSUİ,386-535: 9/670-671). Meng-hsün kadar kitaplara düşkün olan oğlu Mu-chien, babasından sonra tahta geçtiğinde hem kuzeyin hakimi Tabgaç imparatoruyla hem de güneydeki Çinlilerin Sung Hanedanlığı (420-494) yla iyi geçinmeye çalışmıştır. 436 yılında,
SLKCC;
“...周生子十三卷,时务论十二卷,三国总略二十卷,俗问十一卷,十三 州志十卷,文检六卷,四科传四卷,敦煌实录十卷,凉书十卷,汉皇德传 二十五卷,亡典七卷,魏驳九卷,谢艾集八卷,古今字二卷,乘丘先生三 卷,周髀一卷,皇王历三合纪一卷,赵.20传并.元历一卷,孔子赞一卷,合 一百五十四卷.” 又求晋赵起居注诸杂书数十件.
“...Chou Sheng-tzu, 13 cilt, Shih-wu Lun, 12 cilt, San-kuo Tsung lueh, 20 cilt, Ssu-wen, 11 cilt, Shih-san Chou chih, 10 cilt, Wen-chien, 6 cilt, Ssu-k’o Ch’uan, 4 cilt, Tun-huang Shih-lu10 cilt, Liang Shu, 10 cilt, Han Huang Te Ch’uan 25 cilt, Wang-tien, 7 cilt, Wei-po, 9 cilt, Hsieh Ai Chi, 8 cilt, Ku-chin tzu, 2 cilt, Sheng Ch’iu Hsien-sheng, 3 cilt, Chou Pai, 1 cilt, Huang Wang Li san-ho Chi, 1 cilt, Chao Fei-chih chuan pin-chia. Yuan-li, 1 cilt, Kung-tzu Tzan, 1cilt21; (adlı) toplam 154 cilt (kitap)hediye etti. Ayrıca Chin, Chao Günlükleri ile on değişik konuda kitap istedi.”
SS. ise: “....十四年,茂虔奉表献方物,并献《周生子》十三卷,《时务论》十 二卷,《三国总略》二十卷,《俗问》十一卷,《十三州志》十卷,《文 检》六卷,《四科传》四卷,《敦煌实录》十卷,《凉书》十卷,《汉皇 德传》二十五卷,《亡典》七卷,《魏驳》九卷,《谢艾集》八卷,《古 今字》二卷,《乘丘先生》三卷,《周髀》一卷,《皇帝王历三合纪》一 卷,《赵匪攵传》并《甲寅元历》一卷,《孔子赞》一卷,合一百五十四 卷。茂虔又求晋、赵《起居注》诸杂书数十件,太祖赐之。 (http: //win.mofcom.gov.cn/book/htmfile/78/s11935_6.htm, (31-01-2007)
“...On dördüncü yılda Mu-chien, değişik hayvan ve eşyalardan oluşan vergi gönderdi.
Bunun yanında ; Chou Sheng-tzu, 13 cilt, Shih-wu Lun, 12 cilt, Sankuo Tsung lueh, 20 cilt, Ssu-wen, 11 cilt, Shih-san Chou chih, 10 cilt, Wenchien, 6 cilt, Ssu-k’o Ch’uan, 4 cilt, Tun-huang Shih-lu, 10 cilt, Liang Shu, 10 cilt, Han Huang Te Ch’uan, 25 cilt, Wang-tien, 7 cilt, Wei-po, 9 cilt, Hsieh Ai Chi, 8 cilt, Ku-chin tzu, 2 cilt, Sheng Ch’iu Hsien-sheng, 3 cilt, Chou Pi, 1 cilt, Huang-ti Wang Li san-ho Chi, 1 cilt, Chao Fei-chih ch’uan ve Chia-yen Yuanli, 1 cilt, Kung-tzu Tzan, 1cilt toplam 154 cilt hediye edildi.
Mu Chien ayrıca Chin ve Chao’lara ait günlükler ile değişik konularda on çeşit kitap rica etti.
T’ai-tzu yolladı.” olarak kaydetmiştir. Bu iki kaynakta kitap isimlerinin bazılarında farklılık gözükmektedir. Bu farklılıklar Çince klasik eserlerdeki noktalama işaretinin olmamasından kaynaklanmaktadır. Sonradan yapılan noktalamaların hatalı yerlere konulması bu eserlerinin adlarının yanlış okunmasına sebep olmaktadır. Kanaatimizce bu iki eser arasında Sung Shu’da22 verilen eser isimleri daha doğrudur.
Sung Shu’yu esas alarak toplam 154 cilt olan eserleri şöyle sıralayabiliriz:
Chou Sheng-tzu, 13 cilt, Tun-huanglı bir yargıçtır (http: //www.cass.net.cn/chinese/s15_wxs/fengcai/other/zhaokf/04.htm,31- 05-2005. 2. Shih-wu Lun, 12 cilt, 3. San-kuo Tsung lueh, 20 cilt,

Üç Devlet Dönemi Genel Tarihi:
Doğu Han Hanedanlığı 220’de yıkıldıktan sonra toprakları üzerinde Wei, Shu han ve Wu adlı üç devlet kurulmuştur. 220-265 yıllarında hüküm süren bu üç devlet zamanla birbirlerini yıkmış, yerlerini 265 yılında Chin Hanedanlığı (265-317) almıştır.
Bu kitap o dönemin tarihi olmalıdır.
Liang Tarihi: Kuzey Liang Hun devleti Liang-chou denilen Liang Bölgesinde kurulmuştur. Bu tarih kitabı bölgenin tarihini içeren bir kitap olmalıdır.
Chou Kemikleri: Chou Hanedanlığı (M.Ö. 1050- M.Ö. 247) zamanında hayvan uyluk kemiğine kazınan yazılar sonradan ateşe atılır ve yandıktan sonra kalan yazılar fal gibi yorumlanırdı. Çin yazısın çıkmasına ve gelişmesine yol açan bu kemikler “fal yazıtları” olarak adlandırılmıştır. Bundan dolayı Çin yazısının tarihi gelişimiyle ilgili veya fal yazıtlarının içeriklerinin incelendiği bir eser olduğu çıkarımını yapabiliriz.
“Mu-chien ayrıca Chin ve Chao devletlerinin Günlükleri ile değişik konulardan oluşan on kitap istedi. T’ai-tzu gönderdi.”
Bu son cümleden çok ilginç bir durum ortaya çıkmaktadır. Mu-chien’in istediği kitaplardan biri Chao Devleti Günlüğüdür. Eğer sözü geçen Chao Devleti, Hunların Mu-chien’in devleti olan Kuzey Liang Hun Devleti’nden yaklaşık 100 yıl önce kurmuş olduğu İlk ve Sonraki Chao adındaki iki Hun devleti ise, Mu-chien kendi soydaşlarının kurduğu devletin tarihiyle ilgileniyor ve onların kayıtlarını topluyor demektir.
Bu kitapların akıbeti bilinmemektedir. Günümüze kadar ulaşıp ulaşmadığı ya da ulaşmadıysa bile bunların içeriğinden bahseden eserleri araştırmak son derece elzem bir çalışmadır, bizce bir an önce Türkologlar tarafından ele alınmalıdır. Bu eserlerin bulunması Türk yazılı edebiyat tarihinde çok önemli bir dönüm noktası olacaktır.
Bu tür tarih ağırlıklı kitapların yanısıra bu dönemde Sanskritçe’den tercüme edilen Budhist metinler de oldukça önemli bir yer tutarlar. Yabancı kavimlerin Çin Konfüçyanizmine karşı “bir yabancı din” olan Budhizmi destekleme politikaları, Budhizm tarihi açısından çok önemli bir dönemin başlangıcını oluşturur. Sonraki Chao Devleti’nin kurucusu olan Hun beyi Shih Lo, Kuça asıllı yaşlı Budhist rahip Buddhachinga’yı 23 gösterdiği olağanüstü kehanetlerden dolayı himayesine almıştı. Kısa süre içerisinde hem saray hem de sıradan halkın sevgi ve saygısını kazanan bu rahibin etrafında binlerce çömez toplanmış, onun yetiştirdiği bu öğrenciler Çin’de başlayacak olan Budhizmin en parlak çeviri döneminin temelini atan büyük rahipler olmuşlardır. Bunların içinden en önemlileri Tao-an24 (312-385), Chu Fa-ya25 (IV. yüzyılın ilk yarısı) ve Hui-yuandir26 (334-416). Artık tamamı Orta Asyalı veya Hintli olan Budhist rahipler yerli halktan öğrenciler yetiştirmeye başlamış, bu öğrenciler ise Kuzey Çin’in Budhistleşmesinde önemli rol oynayarak Budhizmin Sanskritçe metinlerini Çince’ye çevirmişlerdir. Hun imparatoru Shih Hu zamanında bu Hun Devleti Budhizmi resmi din olarak kabul etmiştir. Bundan sonra Buddhachinga ve müridleri imparatordan aldıkları destekle çevirilere devam etmişlerdir (Jitsuzo 1985: 151).
SUTRALAR
Dharmaksema yalnızca Kuzey Liang Devletinin Budhizmi kabulünde değil, Doğu Asya’nın da Budhistleşmesinde büyük rol oynamış kişiydi. Liangchou'da birçok sutra çevirdi, onun sayesinde bu bölge Budhist metinlerinin çeviri merkezi haline geldi. Çevirdiği eserler şunlardır:
1- 414-421 tarihleri arasında Mahaparinirvana Sutra (大般涅槃經)’yı tercüme etmiştir. “Büyük Ölüm Sutrası” anlamına gelir. Budhizmin Mahayana mezhebinin en önemli Sutrasıdır. Bu eserin Çin Budhizmine etkisi büyüktür (LİU 1969: 94).
2- 2- 414-426 arasında Mahasamnipata Sutra (大方等大集經). “Sutra Büyük Külliyatı” anlamına gelir. Başlamış ama bitirememiştir. Eseri 566 yılında Narendrayashas29ı tamamlamıştır.
3- 3- Buddhacharita (佛所行讚). II. Yüzyılda Hindistan’da yazılmış olan bir epik yazıdır. Bu eserde Buddha’nın doğumundan ölümüne dek geçen olaylar yazılmaktadır.
4- 4- 418 yılında Bodhisattva Bhumi Sutra30 (菩薩地持經) tercümesini tamamlamıştır. Bu sutra “Boddhisatva’nun Ruhsal Yapıları Sutrası” olarak bilinir.
5- 5- Suvarnaprabhasa Sutra, (金光明經) . “Altın Işık Sutrası”31 anlamına gelir.
6- 6- Upasakasila Sutra (優婆塞戒經).
7- 7- Karuna Pundarika Sutra32 (悲華經), “Şefkat Lotusu Sutrası” anlamına gelir. http: //www.akshin.net/literature/budlitsourcessanskrit.htm 20-03-2005
8- 8- Mahavaipulya Mahasamnipata Sutra. Tercümeyi 414-426 yılları arasında Ku-tsang şehrinde yapmıştır.
9- 9- Bhadra Kalpika Sutra. “Budha’nın Bin İsmi” anlamına gelir. Bin isimden 300 tanesini çevirmiştir.
Sutralar Budhizmin kutsal kitabını oluşturan bölümlerdir. Sakyamuni Budha’nın veya diğer Budhaların vaazlarını içerir. Genellikle manzum olan bu konuşmalar Buddha ve müridlerinin soru ve cevaplarından oluşur. Bir müridin sorusuna bazen nazari olarak cevap veren Budha bazen de kendi hayatından ya da başka Budhaların hayatından hikayeler anlatarak soruyu aydınlatır. Bu hikayelere “Cataka” denir (Ercilasun 2004: 248). Ancak daha sonraki yüzyıllarda bir kısmı büyük değişikliklere uğramıştır. Bu yüzden klasik Budhist metinleri bazı bölgelerde aslı gibi kalmamıştır. Örneğin sutra adı verilen her metin orjinal sutra değildir (Tezcan 1978: 293). Türkçe’ye “su dur” adıyla giren sutralar Türk edebiyatında önemli yer tutarlar. Sayısız sutra ve Budhist metin, Uygurlar zamanında Uygurca olarak yazılmış ve geçen yüzyılın başında batılı ilim adamlarınca Doğu Türkistan ve Kansu eyaletlerinde yapılan kazı ve araştırmalarda bulunarak koruma altına alınmış, böylece günümüze kadar gelmişlerdir
Hunların yazdırdığı tarih kitaplarının aksine bu sutralar günümüze kadar gelmiştir. Budhizmin Çince’ye ilk çevirileri olan bu sutralar yüzyıllar içerisinde defalarca kopya edilmiş, başka yabancı dillere yapılan çevirilere de temel teşkil etmişlerdir. Ayrıca kutsal metin olmaları nedeniyle iyi korunmuş ve bu yüzden çok az hasarlı olarak günümüzü dek gelebilmişlerdir. Hun döneminde yazılan eserlerin varlığı kültür ve edebiyat tarihimiz açısından önümüze yeni sayfalar açmaktadır. Kayıp eserlerin aranması, yazılan sutraların çevrilmesi ile tarihimizin bir dönemi daha aydınlanacaktır.
SONUÇ:
Türkler bilinenden çok önce, yani M.S. IV. asırda kendi yazı dilleri olmadığı için Çin dilini kullanarak tarih yazıcılığına başlamışlardır. Tarih yazıcılığıyla birlikte kendi devletleri hakkında kayıt tutma geleneğini de başlatmışlardır. Günümüze ulaşmamış, akibetini bilemediğimiz bu eserlerin adları ve yazarları 1500 yıl önceki Çin kaynaklarında gayet açık ve detaylı bir şekilde belirtilmektedir. Eserleri yazan görevlilerin bazılarının Hun kökenli olması, Hunlarda en azından üst sınıftan insanların Çince okur yazar ve eğitimli olduğunu ortaya çıkarmaktadır. 100 yıl sonra bir başka Hun Devletinin önceki Hun Devletlerinin günlüğünü aratması, eski Türklerde tarih yazıcılığının geçici bir heves olmadığının ispatıdır. Ayrıca birçok Çin kaynağında okur yazar olmamakla, eğitime önem vermemekle suçlanıp küçümsenen Hunlar, söylenenin aksine daha IV. asrın başlarında ilkokullar ve yüksek okullar açmışlar, eğitimi desteklemişlerdir.
Hunların yabancı Budhist rahiplere çevirttirdikleri bir çok kutsal metin, ilk kez Çinceye tercüme edilmiş ve Budhizm, Kore ve Japonya’ya bu Çince çeviriler yoluyla girmiştir. Bu dönemde bir çok Budhist kutsal metnin yanısıra yeni hikayeler de yazılmıştır. Bu hikayelerin elbette ki Hun yaşantısından ve hayat anlayışından önemli ögeler içermesi kaçınılmazdır. O halde günümüze kadar gelmiş olan bu budhist hikayeler Türkçeye kazandırılmalı ve müteakiben içerdiği Hun kültürü açığa çıkarılmalıdır. Türkler uzun ve büyük Türk Edebiyatında Farsça, Arapça gibi yabancı diller kullanarak nadide eserler vücuda getirmişlerdir. Bu yabancı diller içinde Arapça ve Farsçadan önce Çince ile yazılmış Türk eserleri Türk yazılı edebiyatını M.S. IV. yüzyıla kadar geriye çekmektedir. Türk tarihi ve kültürü alanında yapılacak araştırmalarda Türklerin Çinceyi de kullandıklarının hatırlanılıp araştırmalarımızın o yöne doğru açılım yapmasına çalışmalıyız.
Prof.Dr. Tilla Deniz BAYKUZU
Trakya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü / TRAKYA
bilig - Kış / 2008 sayı 44: 195-210 © Ahmet Yesevi Üniversitesi
Teref: Xocanın Blogu












Teref.info © 2015
E-mail: n_alp@mail.ru            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.