Kevin Costner’ın bir arkadaşı vardı, adı Michael’dı
Bu gün, 09:04

Kevin Costner’ın bir arkadaşı vardı, adı Michael’dı. Zor bir dönemden geçiyordu. Costner her zaman ona yardım etmek isterdi ve küçük yazı işleri bulurdu. Ancak her seferinde geri dönüşler olumsuzdu; kimse Michael’ın işinden memnun görünmüyordu. Costner bir gün itiraf etti: “Herkesi kızdırdı.”
Bir gün, sabrı tükenen Michael öfkesini patlattı:
— Hollywood’dan nefret ediyorum! Hepinizden nefret ediyorum!
Bu, bardağı taşıran son damla oldu. Costner, onun şikayetlerinden bıkmıştı ve sert bir dürüstlükle karşılık verdi:
— Belki sorun Hollywood değildir. Belki de daha iyi bir yazar olmalısın. Belki de yeterince iyi değilsin.
Tartışma hararetlendi ve Costner, dostluklarının bu sözleri atlatamayacağını düşündü. Ama bir hafta sonra Michael aradı. Gidecek hiçbir yeri yoktu. Aralarındaki kavga rağmen Costner ona kapısını açtı.
Michael aylarca onun evinde yaşadı. Her gece inatla yazıyordu. Yazdıklarını Costner’a okutmak istese de, Costner hâlâ kırgın olduğu için reddediyordu. Zaman geçti. Michael başka bir okuyucu buldu: Costner’ın üç yaşındaki kızı. Ona her gece hikâyelerini okuyordu. Ancak Costner’ın eşi bu durumdan hoşlanmadı ve sonunda Michael’ın evden ayrılması konusunda ısrar etti.
Beş parasız ve umutsuz bir şekilde Arizona’da bir Çin restoranında bulaşıkçı olarak iş buldu. Ama hayalinden asla vazgeçmedi. Sürekli Costner’ı arıyor, yazdıklarını okuyup okumadığını soruyordu. Ama Costner hâlâ kırgındı ve direniyordu. Ona battaniyeler, erzak, uyku tulumu gönderdi… ama yazıları hakkında tek kelime etmedi.
Derken bir gün pes etti. Önce kendi evinde, sonra da Çin restoranının mutfağında Michael’ın yazdıklarını okudu.
Karşısında bir başyapıt vardı.
Michael Blake, Kurtlarla Dansı yazmıştı.
Gerisi artık tarihe geçti. Film, 12 dalda Oscar’a aday gösterildi ve 7 ödül kazandı. Kevin Costner En İyi Yönetmen seçildi. Hollywood’un reddettiği, bulaşıkçılıkla geçinen o adam, Michael Blake, En İyi Uyarlama Senaryo Oscar’ını aldı.
Eğer bir hayalin varsa, onu koru. Bir şeyi gerçekten istiyorsan, onun için savaş. Bahanelere yer yok.
Hamza Gökkaya
TEREF