Eleanor Graves - Ölümsüzlüyü qazanmış qadın...
Dünən, 15:04

Londra, 1910.
Buz gibi bir kış sabahında, sekiz yaşında
bir kız her gün Whitechapel'de bir fırının vitrininin önünde durdu.
Savaşta diş telleri vardı, parmakları soğuk kırmızı, yırtık bir elbisesi vardı...
ve göğse sıkıca bağlı boş bir torba.
Adı Eleanor Graves'ti.
Burada, pencerenin arkasında, altın çörekler, sıcak çörekler ve reçelli tartlar dizildi.
Ama Eleanor'un parası ve yiyeceği yoktu. Gelecek yok.
İrlandalı bir işçi olan babası bir kazada öldü.
Annesi yorulmadan çamaşırhane kadını olarak çalıştı.
Ama en çok acıtan midedeki açlık değildi...
Fırsat için bir açlıktı.
Eleanor sessiz bir söz verdi:
"Bir gün çalışacağım. Ve hiçbir çocuk bu kadar aç hissetmemeli. »
Kendi başına okumayı öğrendi, sokaktan topladığı gazetelerle.
Bir papaz onu fark etti ve ona kilise okulunda bir yer aldı.
Tıbbı orada keşfetti... ve görevini.
İyileşmeyi, rahatlamayı, hayal etti.
1923'te, burs sayesinde Eleanor üniversiteye girdi.
Zavallı, görünmez bir kadındı... ama başardı.
1930 yılında bebek yetersiz beslenme konusunda uzmanlaşmış bir çocuk doktoru oldu.
On yıllar sonra, Doktor Graves olarak bilinen,
Mayfair'de bir klinik işletiyordu.
Ama her gece varoşlara ilaç, giysi ve ekmekle döndü.
Dedi ki:
"Dünyayı değiştiremem,
ama bir çocuğun gecesini değiştirebilirim. »
Le Bread of Dreams organizasyonunu kurdu,
Küçüklere ücretsiz sıcak yemek ve bakım sunan.Bütün parasını dağıttı.
O asla hiçbir şeyi kendine saklamaz.
1980'de kiralık bir odada öldü.
Harfler ve çizimlerle çevrili...
Ve minnet duygusu.
Adına bir heykeli ya da sokağı yok.
Ama bir çocuk korkusuzca yemek yediğinde...
Eleanor Graves hala hayatta.
Edebiyat Sevgisi
TEREF