Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy’de (şimdi mahalle) 1705 yıl önce (1320’de) ölen Yunus Emre’yi mezarından çıkarıp soydular.
Bir Hak aşığıydı.
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Bana seni gerek seni
★★★
Bu dizeleri yazan Allah aşığı halk şairinin adıyla devlet 2007 yılında bir vakıf kurdu. Vakfın kurucuları arasında o dönem Cumhurbaşkanı, Milli Eğitim Bakanı, Maliye Bakanı, Kültür Bakanı, TOBB başkanı (25 yıldır değişmeyen başkan) yer aldı. Ankara Ulus’ta tarihi bir bina verdiler. Yunus Emre Vakfı bu binada çalışmaya başladı.
★★★
Vakıfın amacına; Türk kültür merkezleri kurmak ve bu merkezler aracılığıyla yurt içinde ve yurt dışında “Türk dili, kültürü ve sanatına dair faaliyetleri yürütmek” yazdılar. Vakfa bağlı bir de Yunus Emre Enstitüsü kuruldu. Aktı yurt içinden yurt dışına dövizler. Bu enstitü 66 ülkede 92 ofis oluşturdu. Türkiye’den aktarılan dövizleri harcadı, harcıyor.
★★★
Ayıptır.
Yazıktır.
Günahtır.
Diyen olmadı.
Cumhurbaşkanlığı’nın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Maliye Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı’nın her yıl bütçeden aldığı büyük paralar var.
Bütçeden aldıkları paralarla istiyorlarsa “Türk dili, kültür ve sanatını geliştirmek için” her girişimi başlatır, yurt içinde ve dışında gerekli olan harcamayı da yapabilirler.
★★★
Vakfa ne gerek vardı?
Niçin vakfı kurdular?
Çünkü Cumhurbaşkanlığı ve
3 bakanlık bütçelerinden harcanan her kuruşun hesabı Sayıştay tarafından incelenir, denetlenir, hesap sorulması için Meclis’teki milletvekilleri görevlendirilir. Fakat “Vakıf harcamalarını Sayıştay denetleyemez, inceleyemez” hesap soramaz.
Vakıf olursan!
Harcarsın parayı.
Denetim görmezsin.
Vergi de vermezsin.
★★★
Daha net anlatayım.
Halktan toplanan paraların aktarıldığı Cumhurbaşkanlığı, Milli Eğitim, Maliye, Kültür bakanlıkları altına “boru sistemi döşemenin adı” vakıf olur. Vakıf boru sisteminden akan paranın harcanmasında Sayıştay’ı devre dışı bırakmak için de Allah aşığı bir halk şairi olan Yunus Emre’nin adı vakfa konur.
★★★
Yunus Emre Vakfı!
18 yıl önce kuruldu.
Tam 2024 yılı biterken bence “Cumhurbaşkanlığı ile 3 önemli bakanlığın altına döşenmiş boru sisteminden akan devlet parasını paylaşmada kavga çıktığı” için Teftiş Kurulu, ihbar üzerine inceleme başlattı.
★★★
Yunus Emre Vakfı’nda “paylaşım kavgası çıktığı” için Teftiş Kurulu devreye sokuldu ve soygun ortaya çıktı. Savcılar harekete geçti. 8 tabela şirketine naylon fatura kesilerek vakfın zarara uğratıldığı (miktar henüz belli değil fakat milyonlarca diye ifade ediliyor) belirlendi.
Zimmet var.
Kötüye kullanma.
Fesat karıştırma.
Sahtecilik.
Nitelikli dolandırıcılık.
Haksızca edinilmiş malı, mülkü, serveti aklama da var. Bu soygun ortaya çıkınca Aile Bakanı’nın eşi ile bir MHP milletvekilinin oğlu Vakıf yönetimindeki görevlerinden istifa ettiler.
★★★
15 şüpheli bulundu.
11’i gözaltına aldı.
Gözaltına alınanların kimliği, siyasi bağlantıları, kaç milyon ya da milyar devlet parasının vakıf boru sisteminden çalındığı mutlaka biliniyordur. Fakat halka açıklanmıyor. Başkanın imzasıyla her biri “500.000 TL” olan 20’ye yakın harcama tespit edilmiş durumda. Yunus Emre Vakfı eski başkanı da yurt dışına kaçtı, gelmiyor.
Anlayacağınız!
Allah aşığı halk şairi Yunus Emre adı ile kurulan vakıf soyguna kalkan yapıldı.
★★★
Yunus Emre:
Gafil olma aç güzünü.
Diye şiir yazmıştı.
Ve; “Bir garip ölmüş diyeler/ Üç günden sonra duyalar/ Soğuk su ile yuyalar” diyerek yüksek ahlak ve vicdan önermişti.
Necati DOĞRU
TEREF