BU KADIN DÜNYAYI DEĞİŞTİRDİ… VE BUNUN BEDELİNİ ÖDEDİ.
14-04-2025, 17:54

İkon,
Bugün, tüm istatistikleri altüst etmiş, sınırlayıcı inançları yerle bir etmiş ve modern girişimcilerin çoğunu turist gibi göstermiş bir kadından bahsedeceğiz.
Adı ne mi? Marie Curie.
Marie Curie bir kadın değildir.
O bir anomali.
Bir kaderin sapması.
Bir savaş makinesi ki cam tavana baktı ve onu radyoaktif toza dönüştürdü.
Her şey Polonya’da, 1867 yılında başlar.
Marie Sklodowska, Rus işgali altındaki bir ülkede doğar; o dönemde kadın olmak ve bilimi sevmek, bir balığın ağaçlara tırmanmak istemesi gibi bir şeydir.
Babası fizik öğretmenidir, ancak aile fakirdir.
Çok fakirdir.
Zeka bir lüks olduğu ve başarıyı elde etmek için diğerlerinden 100 kat daha zeki olman gerektiği bir eğitimden söz ediyoruz.
Çalışır.
Lanetlenmiş gibi.
Köşeye sıkışmış bir hayvan gibi, tek çıkış yolunun önündeki her şeyi yırtmak olduğunu bilen bir şekilde.
Nöronları kanayana kadar çalışır.
Marie’nin takıntısı: bilgi.
Paris’e gider ve Sorbonne’a kabul edilir.
Ama bedeli şudur: açlık, soğuk, yalnızlık.
Buz gibi bir çatı katında yaşar, mum ışığında ders çalışır ve yemek parası olmadığı için kitaplarının üzerinde uyur.
Telefonun donduğu için şikayet ediyorsun, değil mi?
Marie, kadınların istilacı olarak görüldüğü bir üniversiteden, suratına gülen bir toplumdan hayatta kalmayı başarmıştır.
Nefrete diplomanla cevap verir. Mezuniyetinde birinci olur.
Marie, Pierre Curie ile tanışır. Birbirlerini severler, ama romantik komedilerdeki gibi değil.
İkisi de sadece bir şeye, yani araştırmaya tutkuludurlar.
Pis bir laboratuvara kapanıp yıllarca tonlarca pechblende (bir uranyum minerali) ile çalışarak radyoaktif elementler olan radyo ve polonyum’u izole etmeye çalışırlar.
Keşif devrim niteliğindedir.
Ama o dönemde, radyoaktivitenin vücutta ne gibi etkiler yarattığı bilinmemektedir. Marie yavaşça zehirlenir.
Araştırma defterleri bugün hala, eldivensiz elle tutulamayacak kadar radyoaktiftir.
1903. İlk Nobel Ödülünü kazanan ilk kadın olur.
Ama ödül ilk önce kocasına verilir.
Neden? Çünkü 1903’te bir kadının Nobel kazanması, bir şaka gibidir. Pierre Curie, organizatörleri Marie’yi ödüle dahil etmeleri için zorlar. Bir adamın onuru.
Sekiz yıl sonra, ikinci Nobel Ödülünü kazanır. Bu kez yalnızdır. Mutlak bir rekor.
Marie Curie, tanınma peşinde değildi. Gerçekleri arıyordu.
Zenginlik, ikonluk, bunlar etkiyle gelir.
Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsan, acıya hazırlıklı ol. Küçük görülmeye, hakarete uğramaya, unutulmaya hazırlıklı ol. Yaptığın işin çalınmasına, kredilerin başkalarına verilmesine hazırlıklı ol. Ama devam et. Çünkü zaman herkesin yerini belirleyecektir.
Başarılı olmak istiyor musun?
1. Gölge de çalış. Işık sonra gelir.
2. Doyumsuz ol. Marie Curie, “tamam, yeterince yaptım” demedi.
3. Gerçekleri ara, onay değil. Saygı, bunu dayattığında gelecektir.
4. İzin alma. Al.
5. Bedelini öde. Gerçek büyüklük, düşük maliyetle elde edilmez.
İkon, motivasyonu beklemeyi bırak. Marie Curie, madenlerin dağlarında tırnaklarıyla kazı yaptı. Sen de kalkıp çalışabilirsin.
Seni zirvede bekliyorum.
Uğur Sari
TEREF