BEN OLSAM BUNU YAPMAZDIM
Bu gün, 08:04

Türkiye’de gerçekten ‘acayip’ olaylara tanık oluyoruz...
Son zamanlara kadar hiç bilmediğimiz, duymadığımız ve ummadığımız bir takım gelişmeler karşımıza çıkarılıyor.
Başka çare yok, biz de bunları şaşkınlık içerisinde hayretle izlemeye devam ediyoruz...
Ve daha da çok uzun süre izleyeceğimiz anlaşılıyor. Şaşkınlığımız izledikçe artacak, buna artık alışmalıyız.
★★★
TSK’dan ihraç edilen teğmenler olayı ve devamı bunun son örneği...
Diploma töreni bittikten sonra kılıç çatıp topluca haykırmışlardı:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”
Recep Tayyip bu olanlara çok bozuldu...
Kimdi bu tıfıl teğmenler!
TSK’nın en üst düzey komuta kademesi bunu disiplinsizlik olarak gördü ve uzun süren bir süreç sonrasında bu genç, pırıl pırıl subayları ordumuzdan ihraç etti.
Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verilen bu karar doğal olarak Türkiye’yi sarstı.
Sarsması bir yana siyasi polemiklere neden oldu.
Böyle olacağı zaten belliydi. Olmaması mümkün değildi.
★★★
İhraç kararı sonrasında işler daha da çok kızıştı...
Bu Kurul’un üyesi olan iki general karardan sonra görevden ayrılmak zorunda bırakıldı.
Üstelik söz konusu ihraç kararı 4’e karşı 5 oyla alınmıştı.
Bu gelişmelerle birlikte Türk ordusu kendini siyasi tartışmaların tam da göbeğinde buldu!
Başta CHP olmak üzere bütün muhalefet kesimi veryansın ediyordu.
Gerçekten de bu teğmenlere verilen ceza bir miktar ağır kaçmıştı!..
Kamuoyu vicdanı bu doğrultuda oluştu.
Başka türlüsü zaten söz konusu olamazdı.

★★★
Özgür Özel geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada, alınan bu kararı ağır sözlerle eleştirdi.
Bu konuşmaya ilk tepki Recep Tayyip’ten geldi...
Ve o konuşmada ismi geçen komutanlara çağrıda bulundu.
“Hakkında derhal dava açın...”
Dilekçeler hazırlandı ve davalar açıldı.
Davacılar Milli Savnma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri komutanları.
Her biri ayrı ayrı manevi tazminat davaları açtılar.
Rakamın ne olduğunu, Özel’den kaç para istendiğini henüz bilmiyoruz.
Rakam açıklanmadı.
★★★
Türk ordusunun komutanlarını kamuoyu önünde böyle davacı-davalı konumlara çekmek doğrusunu isterseniz hiç yakışık almadı...
Zira bu davaların bir tek sonucu olacaktır.
TSK’yı siyasi polemiklerin içine çekmek!
Bunun hiç gereği yoktu.
Şimdi duruşmalar başlayınca her iki tarafın avukatları hukuk açısından konuşacak, kendilerini savunacak ve karşı tarafı eleştirecek.
Karşılıklı suçlamalar birbirini izleyecek.
Adliye binaları yine büyük kalabalıklarla dolacak, gösteriler belki de sokağa taşacak...
Kovulan teğmenler olayı Türkiye’nin gündeminde yine ilk sıraya oturacak.
★★★
Recep Tayyip bu olayda da niçin ön aldı?
Komutanları niçin ‘dava açın’ diye uyardı?
Bu talimatı “Başkomutan” sıfatıyla verdi. Yani bunun askerlik açısından tam karşılığı emirdir.
Emri alan komutanlar da gereğini derhal yerine getirmek zorunda kaldılar!
Davacı olmayan tek kişi Hava Kuvvetleri Komutanı.
★★★

Şimdi size bir itirafta bulunayım...
Bunca yıllık gazeteciyim. Belki inanmayacaksınız ama Milli Savunma Bakanı dışında ben bu komutanlardan hiçbirinin ismini bilmem!
Garipsemeyin, doğrudur!
İsimlerini bilmediğim gibi haklarında hiçbir ek bilgiye sahip değilim.
Çevrenize sorun, büyük çoğunluğundan aynı yanıtı alacaksınız.
★★★
Kim ne derse desin, yaşadığımız teğmenler olayı ve sonrasındaki gelişmeler siyasi kimliğe büründürülmüştür.
Aslında Mustafa Kemal’in askerlerinin üzerine ‘disiplinsizlik’ nedeniyle gidilmemiştir. Komutanlar bunu hepimizden daha iyi bilir.
Yanlış yapılmış ve neresinden bakarsanız bakın TSK bu ihraç kararıyla yıpratılmıştır.
Şimdi Recep Tayyip’in talimatıyla bunun üzerine yeniden gitmenin sonucu, bu işin üzerine tuz biber ekip konuyu yeniden canlandırmaktır.
TSK’nın koskoca komuta kademesi bunları bilmez olur mu!
Ben Recep Tayyip’in yerinde olsam bu davaları her zamanki siyasi görüşlerim doğrultusunda yeniden ateşlemezdim.
Davacı komutanların yerinde olsam söz konusu davaları hiç açmaz, siyasi polemiklerin yolunu inşa etmezdim.
Onlara bu olayda sessiz kalmak yakışırdı.
Gitsinler, o davaları ordumuza, devrimlere ve Atatürk’e her gün söven siyaset madrabazlarına açsınlar.
Emin ÇÖLAŞAN