""Yıl 1972. Mahzuni Şerif, elinde sazı, sivas'ın sivrialan köyü'ne Aşık Veysel'i ziyarete gider. Aşık Veysel'e Mahzuni'nin geldiğini söylerler. Mahzuni içeri girince Veysel baba ayağa kalkar. Yanındakiler şaşırırlar, çünkü Aşık Veysel o tarihe kadar kimseyi ayakta karşılamamıştır. Veysel baba'ya neden Mahzuni'yi ayakta karşıladığını sorarlar. Veysel baba'nın cevabı çok açıktır: --Susun, gelen Pir Sultan olsa gerektir..! ☆ Mahzuni Şerif Aşık Veysel'i hocası olarak görmüştür. Ayrıca Aşık Veysel, Mahzuni'yi anadolu'da keşfedip istanbul'a göndermek için cebine para koymuştur. Mahzuni Şerif: “Çok yoksul durumdaydım. Aşık Veysel’in o gece bana verdiği bir yüz lira, bana epeyce gün yetti." İkisi de asrın en ustalarındandır, Aşık Veysel geleneği sürdürmüştür, Mahzuni Şerif ise bir adım öteye gidip, atom çağına ayak uydurmuş, memleket meselelerine biraz daha önem vermiştir..."" AşıkVeysel MahzuniŞerif Sema Gunes