KUR'AN VE KADIN : KADININ ADI YOK

Bu gün, 12:04           
KUR'AN VE KADIN : KADININ ADI YOK
Bakara 228:
Boşanmış kadınlar üç kur (üç ay hali müddeti) kendi kendilerine beklerler (hamile olup olmadıklarına bakarlar). Eğer Allah’a ve yevm’il âhire îmân ediyorlarsa, rahimlerinde Allah’ın yaratmış olduğu şeyi gizlemeleri onlar için helal olmaz. Şayet onların kocaları barışmak (arayı düzeltmek) isterlerse, bu (bekleme süresi) içinde onlara tekrar geri dönmeye (başkasından) daha çok hak sahibidirler. Erkeklerin, kadınları üzerinde (hakları) olduğu gibi, kadınların da erkekleri üzerinde maruf (hakları) vardır. Erkeklerin, kadınların üzerindeki (hakkı) bir derece daha üstündür. Ve Allah, Azîz’dir, Hakîm’dir.
Bakara Süresindeki dereceyle anlatılmak istenenin ne olduğunu, Kur'an yorumcular ve İslam hukukçular açıklarlarken su görüşleri savunmuşlardır:
Erkek kadından birçok yönden üstündür:
1- Erkeğin akılca üstünlüğü vardır.
2- Diyette (kurtulmalıkta) üstünlüğü vardır.
3- Miras konularında üstünlüğü vardır.
4- Erkek, "kadı (yargıç)", hükümdür olur, kadın olamaz. Erkek tanıklığa da daha elverişlidir.
5- Erkek, kadının üstüne evlenebilir. Dilerse karısının, karılarının üstüne cariye de alabilir. Kadın için kocasının üstüne evlenmek gibi bir hakkı yoktur.
6- Mirasta erkeğin payı daha çoktur.
7-Erkek kadını boşayabilir; kadın erkeği boşayamaz. Erkek karısını boşadıktan sonra da süresi içinde dönüş yapabilir, kadının bu yönde bir hakkı yoktur.
8- “Erkeğin ganimetten payı, kadınınkinden çoktur..." İslam dünyasının ünlü ve en yetkili Kur'an yorumcularından Fahreddin Razi böyle sayar. [1]
Öteki yorumcular da benzer sıralamalar yaparlar ve Bakara Suresinin, "erkeğin, kadından derece yönünden üstün olduğunu" anlatan 228. ayetini böyle yorumlarlar.
Şimdi bu kadar Kuran tefsir alimi Bakara 228’ den saçma sapan fikirler çıkarmışlar diyorsanız sizi inancınızla baş başa bırakmak isterim. Çünkü mevcut yaşadığınız dini onların tefsir ve açıklamaları şekillendirdi.
Hadi Bakara 228 de eğme ve bükme yapabildiniz. Bakalım ne diyor Nisa 34?
Nisa 34:
Nisa Suresinin 34. ayetinin, Diyanet tercümesi şöyle:
"Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ve erkeklerin mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar. Sâliha kadınlar Allah’a itaatkârdır; Allah’ın korumasına uygun olarak, kimsenin görmediği durumlarda da kendilerini korurlar. (Evlilik hukukuna) baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları DÖVÜN. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür."
Kadının incitilmeden dövülebileceğini savunanlar, ayetteki "dövmenin gerekçesini anlatırken, bunun bir "ilaç" olduğunu da savunurlar. "Kadını yola getirmenin bir ilacının da DÖVMEK olduğunu" yazarlar.
Biraz örnekleri çoğaltalım birkaç hadise bakalım:
"Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, erkeklerin kadınlar üzerinde olan haklarından dolayı kadınların erkeklere secde etmelerini emrederdim."
"Kocanın vücudu irin ile kaplı dahi olsa ve karısı onu yalayarak temizlese yine de kocasının hakkını ödemiş olmaz."
"Ey kadınlar! Eğer kocalarınızın size olan haklarını bilseydiniz, ayaklarının tozunu yüzlerinizle silerdiniz."
"Kadınların dinleri ve akılları eksiktir."
"Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir." [9]
"Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz ve çok istiğfar ediniz. Çünkü ben Cehennem halkının çoğunun sizler olduğunu gördüm."
"Bir kadın kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse cennete girer."
"Kadınların hayırlısı, erkeklerin yaramazlıklarına, kötü huylarına sabredendir, bu sabır onların cennete girmesine sebeptir."
Peki ya diğer haklar:
Nisa suresi 7: Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından -onun azından da çoğundan da- farz kılınmış bir nasip olarak kadınlara da bir pay vardır.
Ne diyor Nisa 7, “Kadınlara da”. Kadınları neden erkekler ile aynı şekilde yazılmıyor? Hadi bunu geçelim neden erkek kadın ayrı ayrı belirtiliyor? Çocukları yaz geçsin gitsin. Neden çocukları denmiyor? Evrensel ilahi bir yaratıcı neden cinsiyet ayrımı yapma gereği hissediyor?
Hadi Bakara 282’ ye de bir bakalım:
Bakara 282:
"Ey iman sahipleri! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah`ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borç altına giren kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabbinden korksun da borcundan hiçbir şey eksiltmesin. Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf-çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa ötekisi ona hatırlatsın diyedir. Tanıklar, çağırıldıklarında çekimser davranmasınlar. Küçük veya büyük, borcu, süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında adalete daha yakın, tanıklık için daha sağlam, kuşkuya düşmemeniz için daha elverişlidir. Ancak aranızda döndürüp durduğunuz tamamen peşin bir ticaret söz konusu ise onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Karşılıklı alış-veriş yaptığınızda da tanık bulundurun. Yazıcıya da tanığa da zarar verilmesin. Böyle bir şey yaparsanız bu, kendinize kötülük olur. Allah`tan korkun. Allah size öğretiyor. Allah, her şeyi en iyi biçimde bilendir."
Bu ayet ile ilgili yorumu da size bırakıyorum. Bir erkek iki kadına bedel. Neden iki kadın? Birisi diğerine hatırlatsın diye.
Hadi Nisa 15’e bir bakalım:
"Kadınlarınızdan eşcinsellik/sevicilik yapanlara karşı içinizden dört tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, ölüm canlarını alıncaya ya da Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde tutun."
Şimdi bu ayete bakarak şunu diyebilirsiniz. “iyi de kadın sapkınlık yapmış. Cezası da belirlenmiş. Ne var bunda?”. Şöyle ifade edeyim değerli salak: sen kim oluyorsun da hem savcı hem yargıç oluyorsun? Bu yetkiyi nereden buluyorsun? Hapishane mi kurdun sen? Dört tanık için ne yapacaksın? Kadın baktı senin uzuvda bir iş yok ya da başka bir hemcinsine ilgi duyuyor. SANA NE?
Şimdi bu ayetle ilgili bu kadar eleştiri yapabildiğimi düşündünüz kabul edin. Yok, en önemlisini sona sakladım. Ayet nasıl başlıyor: “Kadınlarınızdan,” kaç kadının var paşam senin? Tenasül uzvunun şehvetini kaç kadın giderebiliyor? Ayet resmen kadınlarınızdan diyor. Çoğul yani kaç tane alırsan al. Helal sana paşam. Ondan sonra eğme bükmeler başlasın. “Yok, efendim bir kadın bize helal. Ondan sonrasının kuralı kaidesi var. O zaman ki şartlar, ama o dönem savaş vardı…” Sıkın paşam sıkın. Alan boş nasıl olsa. Sen mevcut kadın ya da kadınların üzerine savaş ganimeti cariye bile alıyorsun bol bol. Ona hesap soran yok.
Ne? Olmaz mı öyle şey? Cariyeler sadece hizmetçi işi mi görüyor?
Mürtet oldun dinden çıktın değerli Tatlısu Müslümanı kardeşim. Buyur:
Nisa 3:
"Ve eğer yetimler konusunda adalete riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, o takdirde hoşunuza giden (size helâl olan diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Fakat eğer (onlara da) adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile veya elinizin altındaki sahip olduklarınızla (cariyelerinizle) yetinin. İşte bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur."
Müminun 5-6:
"Ve onlar, iffetlerini (ırzlarını) koruyanlardır. Zevcelerine (eşlerine) veya ellerinin altında sahip olduklarına (Cariyeler) hariç. O takdirde muhakkak ki onlar, levmedilmiş (kınanmış) değildirler."
Mearic 29-30:
"Ve onlar, iffetlerini (ırzlarını) koruyanlardır. Zevcelerine (eşlerine) veya ellerinin altında sahip olduklarına (Cariyeler) hariç. O takdirde muhakkak ki onlar, levmedilmiş (kınanmış) değildirler."
Hayda. Olmadı. Siz şimdi diyeceksiniz ki: “Sayın yazar yakaladım seni. Kopyala Yapıştır yaparak cımbızla seçtiğin bilgileri yapboz gibi birleştirip yazı yazıyorsun. Deşifre ettim seni! Müminun 5-6 ile Mearic 29-30 da kopyala yapıştır yapma hatası yaptın. Hiç Kuranda birbirinin aynısı ayet mi olur? Sapkın seni!” Yakalandım ne diyeyim.
Evet, sayın ahmak. Buyur istediğin Kuran-ı Kerim, istediğin tefsir, istediğin meale bak. Bu ayetler birbirinin aynısı. Koyan da ben değilim. Bu hususu o ayeti kim koyduysa ona soracaksın. Ben olanı aktarıyorum.
Neyse ayetleri yazmaya devam. Yorum sizin.
Ahzab 50:
"Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer mü'minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber'e bağışlayan, Peygamber'in de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mü'min kadını da (sana helal kıldık.) Mü'minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."
Ahzab 51:
"Ey Muhammed! Bunlardan (hanımlarından) dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha uygundur. Allah kalplerinizdekini bilir. Allah hakkıyla bilendir, halimdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)"
Ahzab 52:
"Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile, başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helal değildir. Ancak sahip olduğun cariyeler başka. Şüphesiz Allah her şeyi gözetleyendir."
Nisa 24:
"Ve evli kadınlarla evlenmeniz (haram kılınmıştır), elinizin altında bulunan (harp esirleri) cariyeler müstesna. (İşte bunlar) Allah'ın size yazdıklarıdır (farz kıldığı hükümlerdir). Ve bunların dışında olanlar, iffetli olmak ve zina yapmamak şartıyla mallarınızla istemeniz (mehirlerini verip almanız) size helâl kılındı. Artık onlardan faydalanmak isterseniz o takdirde farz olan mehirlerini onlara verin. Ve bu farzdan sonra, razı olduğunuz konuda onunla anlaşmanızda sizin üzerinize bir günah yoktur. Muhakkak ki Allah Alîm'dir, Hakîm'dir."
Şimdi Nisa 24 hakkında biraz hadislere de bakalım. Yorumları yine size bırakıyorum:
Muhammed b. Abdirrahman b. Bünanî, Muhammed b. Ahmed b. Hamdan’dan, o Ebû Ya’la’dan, o Amr en-Nakıd’dan, o Ebû Ahmed Zübeyri’den, o Süfyan’dan, o Osman el-Bettî’den, o Ebu’l-Halil’den, o da Ebû Said el-Hudrî’den şöyle dediğini bize rivayet etti: “Evtas Gazvesi’nin olduğu gün kocaları olan esir kadınları ele geçirmiştik. Onlara mücamaatta bulunmayı çirkin bulmuştuk. Peygamber (s.a.v.)’e bunu sorduk da bu âyet nazil oldu. Biz de o kadınları böylece helal bulduk.” [13]
Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. el-Haris, Abdullah b. Muhammed b. Cafer’den, o Ebû Yahya’dan, o Sehl b. Osman’dan, o Abdurrahim’den, o Eş’as b. Sevvar’dan, o Osman b. Bettî’den, o Ebu’l-Halil’den, o da Ebû Said el-Hudrî’den bize şöyle dediğini haber verdi: “Rasulullah (s.a.v.) Evtas ahalisini esir alınca dedik ki: “Ey Allah’ın Rasulü, soylarını, kocalarını tanıdığımız esir kadınlarla nasıl mucamaatta bulunabiliriz?” Bunun üzerine bu âyet nazil oldu.” [14]
Ebû Bekr Muhammed b. İbrahim el-Farisî, Muhammed b. İsa b. Amraveyh’ten, o İbrahim b. Muhammed b. Süfyan’dan, o Müslim b. Haccac’dan, o Ubeydullah b. Ömer el-Kavarirî’den, o Yezid b. Zuray’dan, o Said b. Ebî Arube’den, o Katade’den, o Ebû Salih Ebû Halil’den, o Ebû Alkame el-Haşimî’den, o da Ebû Said el-Hudrî’den bize şu rivayette bulundu:“Rasulullah (s.a.v.) Huneyn Günü, Evtas Kabilesi’ne bir grup ordu gönderdi. Bu grup bir düşman birliğine rastlayıp onlarla savaştılar da onlara galip gelerek, kadın esirler elde ettiler. Rasulullah (s.a.v.)’ın Ashabı’ndan bir grup, müşrik kocalarından dolayı o esir kadınlarla münasebette bulunmaktan sakındılar. Allah Teala da bu âyeti indirdi,” [15]
Ebu Saîd Hudrî’den Nesâî, Tirmizî, Ebu Davut ve Buharî rivayet etti. Ebu Saîd:Bize, Evtâs esirlerinden esirler isabet etti. Kadınların kocaları vardı. Biz onlarla birleşmeyi çirkin gördük, Nebî Aleyhisselâm’a sorduk., Nisa: 4/24 âyeti indirildi. Ancak Allah’ın sizin üzerinize Efa ettiği şeydir, biz onların ferclerini helal kıldık, buyurdu. [16]
İbnu Abbas’tan (r.a.) Taberânî anlattı. İbnu Abbas (r.a.): Huneyn gününde indi. Allahü Teâlâ, Huneyn günü Müslümanlara fetih müyesser kılınca, ehli kitabın kadınlarından müslümanlara kadınlar isabet etti. Onların kocaları vardı. Bir erkek, kadınlardan biri ile olmak istediğinde, Kadın: Benim kocam var, derdi. Bundan Rasûlullah’a soruldu. Allahü Teâlâ, Nisa: 4/24 âyetini indirdi, dedi. [17]
Şimdi Cariyeler ile ilgili görüş nedir, Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN Hoca şöyle söylüyor: “Cariyeler ile cinsel ilişki günah mıdır? Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir. Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir.” Yorum sizin.
İslam âlimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikâh akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur. [18] Yani eğer Cariyeniz/Cariyeleriniz ile ilişki yaşayacaksanız mülkiyetini elinizde bulundurmanız gerekiyor.
Neyse son bir bombadan daha bahsedip konuyu kapatalım:
Nitekim hür eşi de olsa kocası kendisini cimaya çağırdığında, karısının bunu özürsüz olarak reddetmesi, caiz değildir. Hatta adetli olması da bir özür değildir. Çünkü kocası onun, adetli iken haram olan bölgesi dışında bir yerinden yararlanabilir. [19]
Buradan ne anladınız diye sormayacağım. Zaten açık ve seçik. Erkek, ilişkiye girdiği eşinin başka yerlerinden de yararlanabilir diyor. Bahsettiğim hadisler sahih hadisler. Boşuna reddiye dizmeyin.
Yok, ben illa eğip bükeceğim. “Bu ayetlerde ve hadislerde anlatılmak istenen aslında şu, o dönemin şartları bunu gerektiriyordu, 1400 yıllık İslam âlemin âlimleri yanıldılar. Aha da ben doğrusunu buldum. Aslında orada bir ilim var. Eşitlik var.” Diyorsanız size de eyvallah.
Yorumsuz olarak önünüze ayetleri ve sahih hadisleri koydum.
Bakın bakalım inandığı dinin kitabını tamamen anlayarak ve özümseyerek yaşayan İslam/Arap ülkelerinde kadın hakları ne âlemde? Kaç kadın alıyorlar? Nasıl yaşıyorlar?
Boşuna onlar sapmış demeyin. Adamlar dinlerini okuyup anlayarak yaşıyor. Aynen Kuran-ı Kerim’de ve sahih hadislerde yazdığı gibi…
Şimdi sizlere soruyorum. Yazıma başlarken annelikten, ilk aşkınızdan, sevdiğinizden, eşinizden bahsettim. Onlara toz kondurmaya kıyamazsınız. Hele ki bir kızınız veya kızlarınız varsa, onları uçan kuştan sakınırsınız. Kaçınız annenizi, karınızı, sevdiğinizi, aşkınızı, kız kardeşinizi, kızınızı SAVAŞ DURUMUNDA YENİLİRLERSE CARİYE OLARAK ALINABİLECEĞİNİ VE CİNSEL OLARAK YARARLANABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN bir inancı savunabilir?
Sağlıcakla kalın.
________________________________________
Kaynaklar:
[1] Râzî, e't-Tefsiru 1-Kebîr, 6/95
[2] Taberi, Camiu'l-Beyân, 2/275-276; Tefsiru Ibn Kesîr, 1/271; Dr. Kâmil Musa, Derece, Beyrut, 1987, s. 15-26.
[3] Dr. Kâmil Musa, Me-sail fi'il-Hayati'l-Zevciyye, Beyrut, 1985, s. 126
[4] Muhammed Ali e's-Sabuni, Revayiu'l-Beyan Tefsiru Âyati'l-Ahkâm, 1/474-475.
[5]Turan DURSUN - Din Bu 1
[6] Tirmizi, Rada, 10/1159; Ebu Davud, Nikah 40/2140 Ahmed b. Hanbel, Müsned VI, 76; İbn Mace, Nikah 4/1852
[7] İbni Hacer El Heytemi 2/121 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 239
[8] Hafız Zehebi Büyük Günahlar Sayfa 187
[9] Sahihi Buhari
[10] Müslim, İman, 34/132 İbn Mace, Fiten 19/4003
[11] Riyazus Salihin.
[12] Kadınlara Dini Bilgiler sayfa: 88
[13] Müslim; er-Rada’: 35, 35 mükerrer/1456 s. 1080, Tirmizi; Nikah: 11/32; İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 120; Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 2/509.
[14] Müslim;er-Rada’:35, 35mükerrer/1456 s.1080, Tirmizi;Nikah:11/32.
[15] Müslim; Rada’: 33, 34/1456 s. 1079, Ebu Davud; Nikâh: 1132.
[16] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 1/183.
[17] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 1/183.
[18] Reddu’l-Muhtar, 3/163
[19] Fetâvây-i Hindiyye (yazma) 611/45 Müslim, hayz 16, Nesâî, taharet 180; Ibn Mâce, taharet 124
[20] Kur'an-ı Kerim
Merih Tan
TEREF












Teref.az © 2015
TEREF - XOCANIN BLOQU günün siyasi və sosial hadisələrinə münasibət bildirən bir şəxsi BLOQDUR. Heç bir MEDİA statusuna və jurnalist hüquqlarına iddialı olmayan ictimai fəal olaraq hadisələrə şəxsi münasibətimizi bildirərərkən, sosial media məlumatlarındanda istifadə edirik! Nurəddin Xoca
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.
E-mail: n_alp@mail.ru