Avşar’ın Aslanı: Türk’ün Savunma Savaşları ve Tarihin Tahrifine Direnişi
Bu gün, 11:54

Giriş: Tarihi Kim Yazdı?
Tarihi her zaman kazananlar yazmaz. Bazen tarih, kaybedenlerin düşmanına dönüştürdüğü halkların üzerine damga gibi basılır. Türklerin tarihi de bu şekilde birçok tahrife, indirgemeye ve yanıltıcı genellemelere maruz kalmıştır. Özellikle Avşar Türklerinin kökeni, savaşları, komutanları ve sembolleri bu çarpıtmaların en fazla hedef aldığı alanlardan biridir.
Bugün 1071 Malazgirt’i fetih olarak, 1516 Çaldıran’ı Osmanlı’nın hilafet hamlesi olarak, 1922 Büyük Taarruz’u ise “son kurtuluş” olarak anlatıyoruz. Peki ya bunlar gerçekten birer fetih mi? Yoksa büyük savunma savaşları mıydı? Ve bu savaşların öznesi kimdi?
Avşar’ın Totemi Aslandır, Kurt Değil
Tarihi anlatılarda Türklerin totemi sıklıkla “kurt” olarak kodlanır. Oysa bu genelleme, özellikle Batı kaynaklı tarihçiler tarafından, Peçenekler üzerinden yapılmıştır. Peçenekler, Bizans ordularında paralı askerlik yapan, asimile olmuş ve devlet kuramamış bir Türk boyudur. Totemleri “kurt”tur, ancak bu tüm Türklerin değil, yalnızca Peçeneklerin sembolüdür.
Avşarlar ise tam tersine; devleti kuran, orduyu çeken, Anadolu’yu yurt edinen ve Cumhuriyeti taçlandıran boydur. Onların totemi aslandır. Bu sembol, sadece hayvani bir figür değil, gücün, vakarın, asaletin ve bağımsızlık karakterinin bir simgesidir.
Anıtkabir’in Aslanlı Yolu, bu gerçeği açıkça gösterir. Her biri 24 Oğuz boyunu temsilen yerleştirilmiş aslan heykelleriyle donatılmıştır. Kurt değil, aslan. Çünkü Cumhuriyet’in ruhu Avşar’dan doğmuştur.
1071 Malazgirt: Bir Fetih Değil, Bir Savunmadır
1071’de Alparslan’ın Malazgirt’te savaştığı ordu bir Bizans ordusudur; ancak bu ordunun hatırı sayılır bir kısmı Peçeneklerden oluşur. Peçenekler, Hristiyanlaştırılmış Türkler olarak Bizans hizmetindedir. Alparslan ise Horasan’dan, Türk-İslam coğrafyasından gelen bir Selçuklu Hakanıdır.
Ve unutmamalıyız: Malazgirt Savaşı Bizans’a karşı yapılmıştır ama savaşın mekanı, zaten Selçuklu toprağıdır. Bu nedenle Malazgirt bir fetih değil, Türk yurduna karşı Bizans’ın yaptığı bir işgale karşı verilmiş büyük bir savunma savaşıdır.
1516 Çaldıran: Osmanlı’nın Hilafet Hamlesi mi?
Tarih derslerinde 1516 Çaldıran Savaşı, Osmanlı’nın Safevilere karşı kazandığı büyük bir zafer olarak gösterilir. Ancak gözden kaçan şey şudur: Safeviler de bir Türk devletidir. Üstelik doğrudan Selçuklunun ve Oğuz geleneğinin devamı niteliğindedir. Başında ise Avşar kökenli bir komutan olan Şah İsmail Hatai bulunur.
Bu savaş, Safevi Avşarlarının kendi inanç ve özgün devlet yapısını koruma mücadelesidir. Bir başka deyişle, 1516 bir fetih değil, Osmanlı’nın Roma mirasına dayanan merkeziyetçi, Sünni modeline karşı Anadolu’nun heterodoks Türklerinin verdiği bir direniş savaşıdır.
1922 Büyük Taarruz: Son Aslanların Hücumu
26 Ağustos 1922’de başlayan ve 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz, bir işgal ordusu olan Yunanistan’a karşı verilmiştir. Ancak bu savaşın ruhu yalnızca bir kurtuluş mücadelesi değil, yüzyıllardır süren bir savunma zincirinin son halkasıdır.
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, bir Avşar Türkü’dür. Emrindeki ordu da Anadolu halkından derlenmiş, gönüllü, yorgun ama inançla dolu bir Halk Ordusudur. 200 bin kişilik Yunan ordusuna karşı 50 bin kişilik bu ordunun kazandığı zafer, tarihin en büyük savunma başarılarından biridir. Ne bir istiladır, ne bir yayılmacılıktır. Türkler bir kez daha, yurtlarını korumuşlardır.
Fetih Miti: Arap-İslam Tarihinin Gölgesindeki Türk Gerçeği
Türkler hiçbir zaman fetihçi bir millet olmamıştır. Bu anlayış, Emevi ve Abbasi döneminin Arap yayılmacı zihniyetinin bir yansımasıdır. Türkler ise yaşadığı coğrafyayı vatan belleyen, orada üretim yapan, inanç özgürlüğüne önem veren bir kültür kurucu millettir.
Avşarlar, Selçuklu’dan Safevi’ye, Karakoyunlu’dan Akkoyunlu’ya, oradan da Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar gelen devlet aklının taşıyıcısıdır. Bu miras bir “fetih” mirası değil, bir savunma ve kuruculuk mirasıdır.
Sonuç: Aslanlı Yolun Hikmeti
Bugün Anıtkabir’de yürüdüğümüz o Aslanlı Yol, yalnızca mimari bir unsur değil, aynı zamanda bir tarihsel mesajdır. Kurt mitiyle Türkleri Roma’ya, Peçeneklere ve asimilasyona indirgeyen Batılı anlatılara karşı bir cevap, bir isyandır. Aslan, Avşar’ın sembolüdür. Ve Türklerin tarih boyunca verdiği tüm büyük savaşlar – Malazgirt, Çaldıran, Sakarya – birer savunmadır.
Tarih, ancak onun hakikatiyle yüzleştiğimizde bize aittir.
Mehmet Özgür Ersan Özgür Dede