Türk Töresi ve Çocuk hukukunda Evlatlık Alma Geleneği

19-02-2023, 12:38           
Türk Töresi ve Çocuk hukukunda Evlatlık Alma Geleneği
Evlatlık alma konusunda Türk Töresinde bağlayıcı ve zorunlu hükümler vardı.
Arap kültüründe evlatlık kurumu oluşmamıştı.Türklerde evlatlık çocuğun diğer çocuklar gibi mülkiyet hakkı vardı.Avrupa hukukundan alınmış olan Medeni Kanunumuzda evlatlık çocuk diğerlerine göre yarım hakka sahipken Türk Töresinde eşit pay alırdı.Evlatlık oğul Kağan bile olabilirdi.Günümüzde verilen töreye aykırı fetvalar doğrudan arap kültürünün dinsel hükümler olarak algılanmasıdır.Türk Töresine gelenek ve göreneklerimize uymaz.
Aşağıda Araştırma Görevlisi Mehmet Mandaloğlunun eski Türklerde Türk töresi ve Çocuk hukuku Makalesinden bir kısım sunuyorum.Herkes için Aydınlatıcı olacaktır.
***
Eski Türklerde çocuk ile ilgili kavramlardan bir diğerini evlatlık müessesesi oluşturmaktadır. Ailenin itibarı açısından çocuğun varlığı önemlidir. Çocuk sahibi olamayan karı-kocanın toplumdaki itibarları zayıflamakta, hatta kaybolmaktadır.
Bir nevi velayet diyebileceğimiz yetiştirme hakkına ana ve babanın dışındaki kimseler de sahipti.
Eski Türklerde çocuk sahibi olmanın toplumsal önemi dolayısıyla, çocuğu olmayanlara evlat edinebilme hakkı tanınmıştı. Evlat alan kimse, evlat edinilen çocuğu korumak, yetiştirmek ve topluma kazandırmak zorundaydı (Serdar 2008: 156).
Yapılan araştırmalar eski Türklerde evlatlık müessesesinin olduğunu göstermektedir. Eski Türklerde evlatlık edinme usul ve âdetinin olduğu hikâye, masal ve hukuki vesikalardan anlaşılmaktadır.
Eski Türklerde evlatlığa kabul edilmiş oğula “Tutunç Oğul” derlerdi (Arsal 2002: 94; Arsal 1947: 344). Tutunç Oğul ifadesi “tutulmuş oğul” anlamına gelirdi (Ögel 2001: 449; Ögel 1979: 193).
Buradaki anlamıyla evlatlığın aynı zamanda “oğulluk” olarak kullanıldığı da görülmektedir. Evlatlık olarak alınan çocuklar öz değildir. Evlatlık olarak alınan çocuğa üvey anlamında “baldır” ifadesi kullanılmaktadır. “Baldır oğul”, üvey oğul anlamında; “baldır kız”, üvey kız anlamında kul anılmaktadır (Kaşgarlı Mahmud 1985: I, 456).
O halde evlatlık alınan çocuğun cinsiyeti de önemlidir. N. Haruzin evlatlık alımının cinsiyeti noktasında yabancı kabileden erkek çocuk evlatlık olarak alınamadığını, kız çocuğun evlatlık olarak alınabildiğini ifade etmektedir. Kız evlâtlık yalnız yakın akrabadan alınır.
Umumiyetle kız evlâtlık edinme çok yeni zamanda âdet olmuştur (İnan 1948: 130-131). Yabancı kabilelerden erkek çocuğun evlatlık olarak alınmaması soyun devamı ile ilgili olmalıdır. Türk kavimlerinde evlatlık, ancak yakın kardeşlerden alınmaktadır. Bu eskiden kalma bir kaidedir. Evlâtlığın yakın akrabadan alınması, kabile teşkilâtı yasası icabı olarak kabul edilmektedir (İnan 1948: 129-130).
Evlatlık alımıyla ilgili başka bir yöntem, savaşlarla alakalıdır. Evlatlık alımıyla ilgili başka bir yöntem, savaşlarla alakalıdır. Bir harpten sonra, düşmanın bırakıp gittiği çocuklar da evlatlık olarak alınabilirlerdi.
Cengiz Han’ın başlangıçta böyle evlatlıklar aldığı görülmektedir (Ögel 1979: 194). Cengiz Han, Moğol Devleti’nin teşkilat yapısını oluştururken eski Türklerdeki anlayışı uygulamıştır. Bu yüzden Cengiz İmparatorluğundaki kültür unsurları eski Türklerle ilgili bilgilerimize kaynak oluşturmaktadır.
Cengiz Han, devletinin kuruluşunu tam olarak gerçekleştirdikten sonra kendisine tabi olan hükümdarlar ile soyluların çocuklarını evlatlık olarak almıştır. Bu evlatlıkları kendi muhafız kıtalarında yetiştirmeğe başlayan Cengiz Han ve oğullarının imparatorluğu, bu soylu evlatlıklardan büyük faydalar görmüştü (Ögel 1979: 194).
Eski Türklerde evlatlık alımıyla ilgili bazı tören ve merasimler yapılmaktadır. Törenler şu şekilde yapılmaktadır: “Bozkaska” (alnında bir işareti olan boz koyun) kurban kesilir; tanıklar hazır bulunur. Kurbanın “âşıklı kemiği”ni aksakal (soyun ihtiyarı) çocuğun eline verir. Evlâtlık çocuk, orada bulunanlara göstererek bu kemiğin etini yer.
Evlâtlık edinme geleneklerine göre “Kız evlâtlık” için tören yapmak mecburiyeti olmamakla beraber yapılan törende kız evlâtlığa “oyluk kemiği” vermek de mümkündür. Evlâtlık analığının göğsüne dokunur. Bu evlât olma sembolüdür.
Evlâtlık, kovulursa ona kalın (evlenme masrafı) veya “ʺençi” (muayyen bir hisse) verilir (İnan 1948: 130-131). Evlatlık olarak alınan çocuklar devlet içinde önemli bir yere sahiptir. Oğulluklar, çoğu zaman soyluların çocuklarından alınır ve saray muhafız kıtalarında yetiştirilirdi(Ögel 1979: 193-194). Evlatlıkların eğitimine de önem verilmektedir. Türklerde evlatlık olacak çocuklar özel ve yazılı mukavele ile evlatlığa alınmaktadır (Ögel 2001: 449; Ögel 1979: 193-194).
Türklerde evlatlık olarak alınan oğul ar, babalığının soy adını taşıyabilir (İnan 1948: 130; Ögel, 1979: 193-194). Evlatlık olarak alınan çocuklar ailenin bir ferdi sayılmaktaydı. Bu çocuklar asıl ailesindeki diğer kardeşlerinden ayrılmakta yeni ailesine katılmaktaydı(Koca 2002: 17). Türklerde evlatlık olarak alınan oğul ar, babalığının soy adını taşıyabilir (İnan 1948: 130; Ögel, 1979: 193-194). Evlatlık olarak alınan çocuklar ailenin bir ferdi sayılmaktaydı. (Koca 2002: 17). Evlâtlık, öz evlâdın bütün haklarına malik olur. Ana ve babasının rızasıyla evlât alınır (İnan 1948: 130). Evlatlığın baba soyuna geçmiş olması hukuki olarak babanın mirasından da hak sahibi olması anlamına gelmektedir. Bu oğullar, baba soyuna dâhil oldukları için onun egzogami dairesinden evlenemez (İnan 1948: 130).
Eski devirlerde evlâtlık edinmekten maksat kabilenin büyümesi, kuvvetlenmesi olduğuna göre -akrabadan, yani kabile içinden, evlâtlık edinmenin manası yoktu (İnan 1948: 132). Eski Türklerde babalarının soylarına giren evlatlıkların kağan bile olabildikleri görülmektedir.
Oğullukların siyaset sahnesine ve tahta çıkışları Uygurlarda görülmektedir.
Göktürklerin devleti kendilerinden başka bir kimseye emanet edemiyor (Ögel 1979: 193-194)olmaları oğullukların tahta çıkamadıkları sonucunu çıkarmamızı sağlıyor.
Uygurlarda evlatlık edinme usulü görülmektedir. Uygurlarda evlatlık edinme, satın alma ya da bir sözleşme yoluyla gerçekleştirilmektedir. Ancak, bu âdetin eski evlâtlık edinme müessesesiyle ilgisi yoktur.
Çocuk alım-satımına ait senetlerdeki satın alınan çocuklar evlâtlıktan ziyade, emekleri daha ucuza mal olan uşaklar ve işçilerdir (İnan 1948: 134).
Evlatlığın nafakası, babalığına aittir. Evlatlık, babalığına sadık olmak zorundadır (İzgi 1987: 91).
Uygurlarda, evlat edinmenin, evlat edinenle evlatlığın ana babası arasında yapılan yazılı sözleşmede evlatlığa miras hakkı tanınmaktadır. Evlatlık ilişkisinin sona erdirilmesi hakkı da bu sözleşmede yer almaktadır (Arsal 1947: 344). Eğer babalık, evlatlık olarak alınan kişiye karşı görevlerini yerine getirmezse, yapılan sözleşme ortadan kalkarak akrabalık sona erer (İzgi 1987: 91).
Evlâtlığın hukukî durumunu şu şekilde değerlendirmek mümkündür:
Çocuklarını evlâtlığa verenler geri alamazlar; Evlâtlık gerek öz babasının ve gerek babalığının ekzogami dairesinden evlenemez; Evlâtlık öz evlâdın bütün hukukuna maliktir; Evlâtlık edindikten sonra, babalığın erkek çocuğu dünyaya gelirse, evlâtlığın öz babası oğlunu geri istemek hakkını haizdir; Öz evladı tardetmek hakkı gibi, evlâtlığı tardetmek hakkı da yalnız babalığın değil, kabilenin hakkıdır; Evlâtlık, haklı olarak tardedilirse, öz evlâdın hakkı olan “at ton” (elbise ve binecek at) alır ve kendi boyuna döner (İnan 1948: 131).
Eski Türklerde evlatlık uygulamasının görülmesi, çocukların korunmasına yönelik bir uygulama olduğu gibi, çocuksuz aileye de çocuk sağlamaktadır. Bu uygulama ile hem aile hem de çocuk toplumsal olarak korunmuş olmaktadır.
Tamamı:
https://www.facebook.com/notes/353523499242898/
ESKİ TÜRKLERDE TÜRK TÖRESİ VE ÇOCUK HUKUKU
ARAŞTIRMACI Mehmet MANDALOĞLU
Teref.az












Teref.info © 2015
E-mail: [email protected]            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.