SİNAN ATEŞ’İN AYAK İZLERİ
2-01-2023, 00:14
80’li ve 90’lı yıllarda Ülkü Ocağı başkanlarını en çok etkileyenler Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker olmuştur. Bu ikisi örnek alınırsa fikir ve düşünce derinliğine gerek yoktur; üç beş beylik slogan, bir iki sayfalık ezber yeterlidir.
Kuraldışı bir isim vardır: Sinan Ateş.
Ateş üstelik hiç rastlanmayan bir şeyi başarmış, akademik kariyer yaparak doçent olmuştur. Düşünce odasının başköşesine oturttuğu isimse Mustafa Kemal Atatürk’tür. Sadece bu yönüyle bile gelecek kuşaklara adı “Örnek başkan” olarak sunulacak özge bir kişiliktir.
Bizim gençlik yıllarımızda "reisçilik tiyatrosu" yoktu, reis hitabı yoktu çünkü. Biz onlara "başkanım" derdik onlar da bize "gardaşım" . Hatta gardaşlık ideal birliğinden bile öndeydi. Her iki tarafta da "küçük dağları ben yarattım" kibri yoktu.
80'lerden sonra bir hal olmuştu bize: Şekilcilik ve kibir -bir iki istisna dışında- okyanusun dalgaları gibi Ülkü Ocakları başkanlarında kabardıkça kabardı, koyu renk gözlüklü, siyah takım elbiseli, yengeç yürüyüşlü tipler piyasayı sarmıştı.
Ülkü Ocağı Genel Başkanlığına getirildiği günlerde “Sinan Ateş Çölde Bir Vaha mı?” başlıklı bir yazıyı sayfamda paylaşmıştım. Orada diyordum ki:
“Doktorasını yapmış Sinan Ateş'in Ülkü Ocakları Genel başkanlığına getirilmesi tasvir etmeye çalıştığım çölleşme ortamında, ülkücü tabanda yeşil bir vaha sevinci uyandırmıştır. Ülkücülük ile lümpenliğin nerdeyse eş anlamlı hale geldiği günümüzde şekilcilik ve kibri, kirli bir mendil olarak görüp çöpe atma, aydınlık beyinli bireyleri öne çıkarma, aklıselim düşüneceği konusunda nedense bir ümit var içimde. Belki de yılların getirdiği o özlemin yanılgısı içindeyim. İlerleyen zamanda bunu daha net göreceğiz.”
Ertesi gün telefonum çaldı. Bende kayıtlı olmayan numaraları genelde açmam, o gün içimden bir ses “Aç bunu” dedi ve açtım.
Karşıdaki ses şöyle diyordu:
“Alper Bey, Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nden arıyorum sizi. Genel Başkanım Sinan Ateş dünkü yazınız için teşekkürlerini iletiyor. Yalnız sizden bir dileğimiz var”.
“Buyrun sizi dinliyorum”
“Genel başkanım Sinan Ateş’in size teşekkür telefonu açtığını yazmayın ve çevrenizde açıklamayın”.
Bu bilgiyi 3,5 yıldır yazmadım.. Ama çok acı bir durumdu. Geçmişte ülkücüleri birleştiren, kalpten kalbe giden yollar vardı. Öyle planlı ve derin bir proje içine düşmüştük ki bu kumpasın bilincinde olanlar da aptala yatmak zorundaydı, biz de öyle yapıyorduk.
Bir ömrü helal yaşadın, dünya sürgününü tamamladın, git güle güle Sinan Ateş.
Alper Aksoy