İrqimizin Qəhrəmanları: TOMRİS
9-01-2023, 09:54
Tarihimizin sayısız erkek kahramanları arasında, yiğit adını almayı hak etmiş Türk kadınları da vardır.
Kahramanlık yerleri olan savaş alanlarında, düşmanlarla, erler gibi vuruşan, milletleri ve şerefleri için kanlarını akıtmayı göze alabilen bu kahramanların en büyüklerinden birisi, günümüzden yirmi beş yüzyıl önce yaşamış olan Tomris’tir.
Asıl adının Demir olması gereken, fakat eski Yunan tarihçilerinin Tomiris ve Demurus şekillerinde adlandırdıkları bu kadın, Peçenek Türkleri’ndendi.
Onun, taşıdığı ad gibi bir demir olduğunu, tarihin bize bıraktığı satırlar arasından bulup çıkarmak güç değildir.
M.Ö. 6. yüzyılda Türkistan’da Saka ve Peçenek Türkleri bulunuyordu.
Aynı çağda İran’da Ahamenid sülalesi vardı. Bu sülale zamanında Acem orduları doğuya doğru ilerleyerek Türkler’le birkaç yol çarpışmışlardır. Tarihte bunların en ünlüsü, Tomris’in Peçenekler’e baş bulunduğu çağda yapılandır.
Ahamenidler’den Kirus, önce Sakalarla vuruşarak onları yenmiş, Batı Türkistan’ın güney topraklarını ele geçirmişti. Bu savaşlardan on yıl kadar sonra Kirus, Peçeneklerle de çarpıştı.
Çarpışmanın sebebi Kirus’un Peçenek hükümdarı Tomris ile evlenmek istemesi ve Peçeneklerin kadın başbuğunun bu isteği geri çevirişidir. İran hükümdarı, gururunu ayaklar altına alan bu komşu kadın başbuğdan öç almak için ordularını doğuya sürünce, tarihin ünlü Türk-Acem savaşlarından biri meydana geldi.
Kirus, önce Tomris’in oğlunun buyruğundaki Türk öncü kuvveti ile karşılaştı, onları bozdu. Tomris’in oğlu, düşmana yenilmenin verdiği üzüntüyle kendini öldürdü.
Bu çarpışmayı kazanan Kirus, zaferlerine bir yenisini eklemek hülyası ile Tomris’in buyruğundaki asıl Peçenek ordusunun üzerine yürüdü.
Türkler’le Acemler’i karşı karşıya getiren savaşlardan biri olan bu çarpışma pek kanlı oldu. Önce iki ordu pek yakın bir mesafeden oklaştılar. Bu oklaşma o kadar kanlı oldu ki, her iki taraftan da, yaralanmayan pek az savaşçı kaldı. Bu korkunç başlangıçtan sonra ordular mızrak ve kılıçlarla göğüs göğüse geldiler.
Türklerin kadın başbuğu ile, İranlıların erkek hükümdarının baş’lık yaptığı bu sert vuruşma, kavganın sonunu çabuk getirdi. Yalnız; kahramanlığın, askerlik kabiliyetinin ve zekânın hakim olduğu her vuruşmada olduğu gibi, bunda da kahramanlık, askerlik ve zekâda üstün olanlar ağır bastılar.
Peçenekler o kadar sert vuruştular ki, İran ordusunun büyük bir kısmı topraklara serildi.
Tomris’ten öç almaya gelmiş olan düşman hükümdarı Kirus da savaş alanında kalmıştı. Bu büyük Acem bozgunu, yalnız tarihimize bir zafer eklemekle kalmıyor, mağrur Türk düşmanlarına tarihi bir ders de vermiş oluyordu.
Kirus, hayatında çok kan akıtmış bir hükümdardı. Peçenek ordusunun kahraman kadın hükümdarı Tomris, yok ettiği düşman ordusunun toprağa serilmiş bu kan akıtıcı hükümdarına, layık olduğu muamelede bulundu.
Kirus’un kafasını kan dolu bir fıçıya atarak: “Hayatında kan içmeye doyamamıştın, şimdi doya doya iç!” dedi.
Tarihin, Tomris hakkında verdiği bilgi bu kadardır. Herhangi bir düşman ordusunu yenmek ve onun başını toprağa sermek, yapılamayacak bir şey olmamakla beraber, şartlar düşünülürse bu zaferin büyüklüğü ortaya çıkar.
Kirus, bütün İran’ın güçlü ordusunun erkek hükümdarı, Tomris ise Türklerin bir koluna baş’lık yapan bir kadındır. Bir kadının başbuğluk yaptığı bir ordunun kazandığı zaferde, o kadına düşecek şan payı, imrenilecek kadar büyük sayılmaya değer.
Ayrıca ordusuyla düşmanı tepeleyen bu kahraman kadının; savaşı, düşman hükümdarı ile evlenmemek, yani ‘temiz Türk kanını bozmamak’ için yapması ayrı bir değer taşımaktadır. Damarlarındaki kanı bozulmuş olarak devam ettirmemek için o kanın hepsini akıtmayı göze alan ve bunun için de savaş alanına yürüyen Tomris, Türk kızları için güzel bir örnektir.
Damarlarında onun kanını taşıyan Türk kızları, beyaz perdelerin hokkabaz kılıklı yaratıklarına değil, tarihin karanlıkları arasında bir yıldız gibi parlayan demir yürekli Tomris’e benzemeye uğraşmalıdırlar. Bu, bir vazife ve bir şereftir.
NEJDET SANÇAR
(Irkımızın Kahramanları, Aylı Kurt Yayınları, 1943, s: 5-6)
Teref.az