BEDEVİ’NİN TÜRK’E İHANETİ

7-01-2024, 17:08           
BEDEVİ’NİN TÜRK’E İHANETİ
Uğur Dündar
★★★
Kadıköy denilince akla Fenerbahçe gelir.
Kulübün adıyla ilçe adeta özdeşleşmiştir.
Ancak Kadıköy’de Galatasaray Kulübü’nün tesisleri de bulunur. Hem de Fenerbahçe’nin Faruk Ilgaz Tesisleri ile yan yana!..
Fenerbahçe Atatürk Stadyumu’nun girişinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, karşısındaki Yoğurtçu Parkı’nda da Fenerbahçe efsanelerinin; Lefter Küçükandonyadis, Can Bartu ve Alex de Sauza’nın heykelleri yükselir. Stadyumun diğer cephesinde de bu yıl 10 Kasım günü Başkan Ali Koç ile Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı tarafından açılışı yapılan dev Atatürk resmi göz kamaştırır.
Kalamış’ta ise tüm kulüplerin taraftarlarının gönlünde taht kurmuş “Taçsız Kral” olarak anılan Galatasaraylı Metin Oktay’ın heykeli vardır...
O heykelde Metin Oktay’ın Atatürk’e sevgisini ve saygısını anlatan şu sözleri yer alır:
“Yazı tura atıldığında ben hep tura derim. Varsın gelmesin! Benim tek derdim, Mustafa kemal Atatürk’ün yüzü yere gelmesin!..”
Metin Oktay sadece muhteşem bir gol kralı değildi, gerçek bir Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısıydı.
★★★
Suudi Arabistan’da oynanması planlanan Süper Kupa final karşılaşması öncesi, Suud yetkililerin her iki takım oyuncularının Atatürk portresini taşıyan 100. yıl formalarıyla ısınmaya çıkmalarını, Fenerbahçe’nin seremonide Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözlerinin yazılı olduğu, Galatasaray’ın ise “Ne mutlu Türk diyene” pankartıyla katılmalarını engellemeleri üzerine, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in bu dayatmayı protesto ederek maçı oynamadan yurda dönmeleri muazzam takdir topladı.
Yeri gelmişken petrol zenginliğinden aldıkları güçle Atatürk’ün ve Türk’ün adını sileceklerini zanneden bedevilerin kimler olduğunu da anlatayım:
Londra’daki Kraliyet Savaş Müzesi’nde (Imperial War Museum) sergilenen silahlardan biri, üzerindeki irili ufaklı çok sayıda çentik nedeniyle, ziyaretçilerin hemen dikkatini çeker.
★★★
“Lee-Enfield Rifle, 7.7 mm” etiketiyle tanıtılan bu piyade tüfeği, Çanakkale Savaşları sırasında İngilizlerden ele geçirildikten sonra Harbiye Nazırı Enver Paşa’ya hediye ediliyor. Enver Paşa da Hicaz Emiri Şerif Hüseyin’e gönderiyor. Silahın son sahibi kim biliyor musunuz?
Şimdi sıkı durun!
“Arabistan Kahramanı” olarak ünlenen İngiliz casusu Lawrence!..
★★★
1’inci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu Mekke ve Medine gibi kutsal şehirlerin savunması için Cemal Paşa’yı görevlendiriyor. Hicaz’da ise Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in sülalesinden geldiklerini iddia eden Şerif ailesinin hakimiyeti sürüyor.
Hicaz kutsal bir yer olduğundan Osmanlı’ya vergi ve asker vermiyor, buna karşılık Osmanlı Hazinesi’nden sürekli altın çekiyor! Hicaz’ın istediği altınlar, padişahın özel hediyeleriyle birlikte Saray’dan Surra Alayı adı verilen birlikler ve törenlerle yollanıyor. Şerif ailesi mensupları yaz aylarını Boğaziçi’ndeki muhteşem yalı ve köşklerde geçiriyorlar. Yani Osmanlı Sarayı’nca adeta baş tacı ediliyorlar...
★★★
Ama gelin görün ki Saray’ın bir dediğini iki etmediği bu aile, 2 Haziran 1916 günü, yukarıda anlattığım tüfeği ateşleyerek Osmanlı’ya karşı isyan başlatıyor. Sonra da silah, isyanın anısı olarak casus Lawrence’a hediye ediliyor.
★★★
Dipçikteki bazıları büyük, bir bölümü de küçük olan çok sayıdaki çentiğin dehşet verici hikayesine gelince...
Müzedeki resmi kayıtlara göre; büyük çentikler bizzat Lawrence’ın sıktığı kurşunlarla şehit düşen Türk subaylarını, küçük çentikler ise şehit edilen rütbesiz Türk askerlerini gösteriyor!
Böylece Lawrence bir bakıma Çanakkale’nin intikamını almış oluyor!..
Giderek yayılan Hicaz kalkışması öylesine vahşi bir isyana dönüşüyor ki asiler, Mekke’de hastanede yatan Türk askerlerini hasta yataklarında bile şehit etme acımasızlığını gösteriyorlar.
★★★
Buna karşılık Fahri Paşa komutasındaki bir avuç Türk askeri Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in kabrini, onun sülalesinden geldiklerini söyleyip emperyalistlerle iş birliği yapan, sırtlarını İngilizlere dayayıp Osmanlı’yı sırtından hançerleyen hainlere karşı korumak için I. Dünya Savaşı’nın en zorlu mücadelelerinden birini veriyorlar...
Ve canları pahasına sürdürdükleri bu mücadeleyi insanın okurken gözlerini yaşartan bir marşla anlatıyorlar.
“Bırakmayız Medine’de yatanı, can veririz, kurtarırız vatanı...”
★★★
Çentikli tüfeğin kan donduran hikâyesi işte budur!
O tüfek, Çanakkale’de İngilizlerin başını çektiği tarihin en büyük emperyalist saldırılarından birini, Anafartalar kahramanı olarak ünlenen Mustafa Kemal’in komutasında, bedenini siper ederek, can vererek durduran kahraman vatan evlatlarımızca ele geçirildikten sonra Hicaz Emiri’ne gönderilen, onların da kalkışmada İngiliz casusuna vererek, Türk askerlerini şehit etmesini sağladıkları Arap ihanetinin simgesidir.
Bedevilerin dayatmalarına hâlâ bir anlam veremeyenler, hatta şaşıranlar varsa, bu tüfeğe ve üzerindeki çentiklere iyi baksınlar.
Onların gerçek yüzlerini apaçık görürler!..
★★★
Atatürk’ün büyüklüğüne bakın ki, burada yana yana gelemeyen Fenerbahçe ve Galatasaray’ı Arabistan topraklarında bir araya getirmeyi başardı!..
Hepinize güzel seneler dilerim...
Görsel: Londra’daki Kraliyet Savaş Müzesi’nde bulunan Osmanlı’ya karşı isyanda kullanılan piyade tüfeği.
Teref: Xocanın Blogu












Teref.info © 2015
E-mail: [email protected]            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.