Anadolu Selçukluları (1075-1308)

11-04-2024, 15:43           
Anadolu Selçukluları (1075-1308)
I. Keykâvus’un kardeşi ve halefi I. Keykubad devri Anadolu Selçukluları tarihinin altın devridir. Bu dönemde yapılan fetihler sonucunda devletin sınırları doğuda Erzurum ötesine ve Van gölü havzasına ulaştı. Güneyde Antalya’nın doğusundaki Kalonoros Kalesi alınıp (619/1222) yeniden inşa edildi ve buraya Alâiye adı verildi. Alâiye’de bir tersane kuruldu. Karadeniz’in kuzeyindeki Suğdak şehri Hüsâmeddin Çoban tarafından fethedildi (1224). Hüsâmeddin Çoban burada bir cami yaptırdı; şehre görevliler tayin ettikten sonra yine donanmayla Sinop’a döndü. Suğdak seferi Selçuklular’ın ticarete verdikleri değeri gösteren bir örnektir.
I. Keykubad imar faaliyetleri ve hayır severliğiyle tanınmıştır. Orta Anadolu’daki şehirlerde inşa ettirdiği ulucamiler, biri Konya-Aksaray, diğeri Kayseri-Sivas arasındaki iki kervansaray muhteşem yapılardır. Onun Konya’da da bir hastahane yaptırdığı bilinmektedir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin yükseliş devri I. Keykubad’ın ölümüyle sona erdi (634/1237) ve yerine geçen oğlu II. Keyhusrev ile birlikte çöküş devri başladı. II. Keyhusrev’in hükümdarlığının ilk yıllarında Âmid Selçuklu topraklarına katıldı (1240).
Bu tarihte devletin sınırları Erzurum’un doğusundan başlayarak Van gölüne iniyor, oradan Âmid önündeki Dicle’ye, güneyde Urfa ve Ayıntab’ın kuzeyinden geçerek Maraş’ın güneyindeki Nur dağlarına uzanıyor, batıda Dalaman çayından başlayıp Denizli önünden geçerek kuzeyde Sakarya’ya ulaşıyordu. Çukurova’daki Ermeni Krallığı, Halep Eyyûbî Melikliği, Artuklular, Trabzon Rum Devleti, İznik Bizans Devleti bu dönemde Anadolu Selçuklu Devleti’ne tâbi oldu. Ancak devlet maddî bakımdan kudretli olmasına rağmen mânen çökmüştü. II. Keyhusrev devlet işleriyle ilgisiz, korkak, siyasî zekâdan mahrum, sefahate düşkün bir hükümdardı. Devlet adamları ve emîrler arasında da israf ve sefahat yaygındı.
***
Bilhassa Malatya ve Maraş yörelerinde yaşayan Türkmenler ise yoksulluk içindeydi. Moğol istilâsından kaçarak Anadolu’ya gelen Türkmenler sürüleri için uygun otlaklar bulamamışlardı. İslâmiyet anlayışları ise çok yüzeyseldi. Malatya bölgesindeki Türkmenler 1240 yılında Horasanlı Baba İshak’ın işareti üzerine ayaklanıp devlet kuvvetlerini mağlûp ettiler, Baba İshak yakalanıp asıldığı halde ayaklanmalarını sürdürdüler. Sultan korkudan Beyşehir gölündeki Kubadâbâd sarayına kaçtı. Sonunda Baba İshak Türkmenleri’nin ayaklanması Kırşehir’in Malya ovasında kanlı bir şekilde bastırıldı.
Baba İshak ayaklanması Selçuklu ordusunun mânen kuvvetli olmadığını açıkça ortaya koymuştu. Azerbaycan’daki Moğol kumandanı Baycu Noyan, Anadolu’ya yürüyüp Selçuklu ordusunu Sivas’ın kuzeydoğusundaki Kösedağı eteklerinde kolayca yendi (Muharrem 641/Temmuz 1243). Bu mağlûbiyet üzerine Anadolu Selçuklu Devleti, Moğollar’a yıllık vergi vermeyi kabul etti ve barış yapıldı, fakat devlet bir türlü kendini toparlayamadı. 643’te (1246) vefat eden II. Keyhusrev’in yerine devlet adamları oğullarından II. Keykâvus’u tahta çıkardılar. II. Keykâvus 1249 yılına kadar müstakil olarak hüküm sürdü.
Aynı yıl kardeşi IV. Kılıcarslan, Moğol Hanı Güyük Han’dan aldığı yarlık ile Sivas’ta hükümdarlığını ilân etti. Emîr Celâleddin Karatay ortaya çıkan krizi çözmek için üç kardeşi (II. İzzeddin Keykâvus, IV. Rükneddin Kılıcarslan ve II. Alâeddin Keykubad) birlikte sultan ilân etti, üçü adına hutbe okutup para bastırdı. Böylece Anadolu Selçuklu Devleti tarihinde müşterek saltanat devri başladı (1249-1254). Celâleddin Karatay ve II. Keykubad’ın ölümünden sonra II. Keykâvus ile IV. Kılıcarslan anlaşmazlığa düştü. IV. Kılıcarslan kendini Kayseri’de müstakil sultan ilân etti (652/1254).
***
Ertesi yıl Kayseri yakınlarındaki Ahmedhisarı denilen yerde yapılan savaşta Kılıcarslan yenildi. Sultan Keykâvus, Antalya’da bulunduğu sırada Moğol kumandanı Baycu’nun Selçuklu topraklarına girdiğini öğrenince hemen harekete geçti, ancak Aksaray yakınlarında Sultanhanı’nda meydana gelen savaşta mağlûp oldu (654/1256). Bunun üzerine Burgulu’da (Uluborlu) bulunan IV. Kılıcarslan Konya’ya getirilerek tahta çıkarıldı (655/1257). Baycu’nun Anadolu’dan ayrılmasından sonra II. Keykâvus Konya’da tekrar tahta oturtuldu (14 Rebîülâhir 655 – 1 Mayıs 1257).
Ardından Mengü Han’ın yarlığıyla ülke İzzeddin Keykâvus ile Kılıcarslan arasında ikiye bölündü (657/1259). Ülkenin Moğol hâkimiyeti altında kalmasını kabul etmeyen Keykâvus mücadelesini sürdürdü; elinden geleni yaptıktan sonra askerleri ve kendine bağlı Türkmenler’le birlikte İstanbul’a gidip Bizans İmparatoru VIII. Mikhail Palaiologos’a sığındı (660/1262). Onunla birlikte Bizans’a giden çok sayıda Türkmen Dobruca’da yerleştirildi. Bunların arasında Sarı Saltuk da vardı. Bugün önemli bir kısmı Moldavya’da yaşayan Gagauz (Keykâvus) adlı hıristiyan Türkler İzzeddin Keykâvus ile Bizans’a sığınan Türkmenler’in torunlarıdır.
II. Keykâvus’tan sonra tek başına hüküm süren IV. Kılıcarslan kabiliyetsiz bir hükümdardı. Vezir Muînüddin Pervâne, Sinop’un kendisine mülk olarak verilmesine zorla razı olan Kılıcarslan’ı Moğollar’a öldürtüp (664/1266) yerine onun çocuk yaştaki oğlu III. Keyhusrev’i geçirdi. Devlete rakipsiz olarak hâkim olan Muînüddin Pervâne, Moğollar’ın sonu gelmez isteklerine tahammül edemeyerek Memlük Sultanı Baybars’ı yardıma çağırınca Baybars Kayseri’ye geldi (675/1277). Elbistan ovasında meydana gelen savaşta Moğollar ağır bir yenilgiye uğradı (Zilkade 675/Nisan 1277).
****
Baybars, Kayseri’de büyük sevgi gösterileriyle karşılandı. Ancak Muînüddin Pervâne’nin hem Baybars hem de Abaka Han ile ilişkilerini sürdürme konusundaki kararsız tutumu yüzünden Baybars’ın Anadolu’yu Moğol tahakkümünden kurtarma teşebbüsü sonuçsuz kaldı. Sultan III. Keyhusrev ile Tokat’a kaçmış olan Pervâne de kendisine yardımcı olmayınca geri döndü. Baybars’ın ayrılmasından sonra büyük bir orduyla Anadolu’ya gelen İlhanlı Hükümdarı Abaka Han, Memlükler’le iş birliği yaptıkları gerekçesiyle devlet adamlarından, halktan ve Türkmenler’den 200 000 kişiyi katletti.
İlhanlılar, Pervâne’nin de ihanetini anlayarak hayatına son verdiler ve Anadolu Selçuklu Devleti’ni Tebriz’den gönderdikleri memurlarla idare etmeye başladılar. Bu dönemde Anadolu’da aileleriyle birlikte çok sayıda Moğol askeri vardı. Moğollar’ın nüfusu İran’dan gelenlerle gittikçe arttı.
Bu yıllarda Moğollar’ın zulmüne karşı mücadele eden Karamanoğlu Mehmed Bey, Eşrefoğulları ve Menteşeoğulları’yla ittifak yaparak hâkimiyet sahasını genişletti ve mücadelesine meşruiyet kazandırmak için II. Keykâvus’un oğlu olduğunu iddia eden Alâeddin Siyavuş’u (Cimri) Selçuklu sultanı ilân etti, 9 Zilhicce 675’te (14 Mayıs 1277) Konya’yı ele geçirip ertesi gün Alâeddin’i tahta oturttu. Ancak Alâeddin ile Karamanoğlu Mehmed Bey, Moğol-Selçuklu kuvvetleri karşısında tutunamadılar. Mehmed Bey 17 Muharrem 676’da (20 Haziran 1277), Alâeddin Siyavuş ise iki yıl sonra 17 Muharrem 678’de (30 Mayıs 1279) öldürüldü.
https://islamansiklopedisi.org.tr/selcuklular












Teref.info © 2015
E-mail: [email protected]            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.