UYGARLIĞIN YÜKSELİŞİ: MEZOPOTAMYA

8-06-2024, 10:38           
UYGARLIĞIN YÜKSELİŞİ: MEZOPOTAMYA
Antik Mezopotamya bölgesi binlerce yıldır tarihçileri ve bilim insanlarını büyülüyor. Çok çeşitli kültürler, şehir devletleri ve inançlardan oluşan Mezopotamya, birden fazla imparatorluğun ve birbirinden farklı uygarlıkların diyarıydı. Mezopotamyalılar pek çok yönden zamanın ötesindeydi ve kendisinden sonra gelen sayısız şehre, ülkeye ve imparatorluğa ilham verdi.
“Mezopotamya” kelimesi Antik Yunancada “nehirler arasında” anlamına geliyor, yani tam olarak bölgenin konumunu tanımlıyor. Mezopotamya; günümüzde Türkiye, Irak ve Suriye’den geçen Dicle ve Fırat nehirleri arasında uzanıyordu.
Dünyanın en eski şehirlerinden bazıları, muhtemelen dünyanın en eski yazı sistemi ile birlikte Mezopotamya’da inşa edildi. Bu bölgenin vatandaşları astronomi, matematik ve mimaride birçok önemli keşif ve gelişmeye katkıda bulundu. Mezopotamya’da Sümerler, Asurlular ve Babilliler de dahil olmak üzere binlerce yıl boyunca birçok kültür ve imparatorluk gelişti.
MEZOPOTAMYA’DA ORTAYA ÇIKIP TOPLUMLARA YÖN VEREN BAŞLICA DÖRT KÜLTÜR
Sümerler
Sümer bölgesi, bugünkü güney Irak ve Kuveyt’i içine alan, Mezopotamya’nın en güney bölgesiydi. Bölgeye ilk yerleşim MÖ 4500 yıllarında ve belki de daha önce başladı. Başlıca Sümer şehir devletleri arasında Eridu, Ur, Nippur, Lagash ve Kish vardı. Bunların içinde en öne çıkanı 40.000 ile 80.000 arasında bir nüfusa sahip olan ve bir ticaret merkezi haline gelen Uruk’du. MÖ 2800 civarında burası muhtemelen dünyanın en büyük şehriydi.
Şehrin evleri bataklık sazlıklarından veya kerpiçten yapılmıştı. Tarımda Dicle ve Fırat’ın sularından yararlanmak için açılmış karmaşık sulama kanalları vardı. MÖ 3000 civarında, ilk yazılı dillerin çivi yazısı şeklinde göründüğü yer burasıydı. Sümer yazı sistemi, insanların iletişim biçiminde devrim yaratacak ve dünyayı dramatik bir şekilde etkileyecekti.
Akkadlar
Sargon tarafından yönetilen Akad Medeniyeti, eski Mezopotamya’nın ilk imparatorluğuydu.
Akkadlar, MÖ 3. binde Mezopotamya’ya göç ettikten sonra, Mezopotamya’nın kurucu kültürü olan Sümerler’in sitelerinde (şehir) işçi olarak çalıştılar. ancak daha sonra Sargon liderliğinde ayaklanarak kendi devletlerini kurdular. Sümerler şehir devletleri şeklinde yönetilirdi yani her bir şehrin başında bir kral bulunurdu. Ancak Akadlar Sümerleri örnek almadı. Mutlak monarşi yönetimini benimseyerek dünyanın ilk merkezi krallığını kurdular. Akad imparatorluğunun ilk hükümdarı Sargon olarak biliniyor.
Akadlar, zamanla sınırlarını genişleterek tarihte bilinen ilk imparatorluk yapısını meydana getirdiler. Bu imparatorluğu korumak için de tarihte bilinen ilk düzenli orduyu kurdular. Akad imparatorluğu, tüm eski Mezopotamya uygarlıklarına hükmetti. Akadlar, Suriye, İran, Ürdün, Türkiye, Kuveyt ve muhtemelen daha güneyde ve Kıbrıs’ın bazı bölgelerine yayıldı. Ancak Akad kralı zaman içinde imparatorluklarını kontrol etmekte zorluk çekti. İmparatorluk, kurulduktan sadece birkaç yüz yıl sonra, MÖ 2150’de çöktü.
Asurlular
Akad imparatorluğu çöktükten sonra Asurlular Mezopotamya’nın güç merkezi halini aldı. 1400 yıla yakın bir süre Mısır, Türkiye ve günümüz Irak’ın bazı kısımlarını kontrol ettiler. Babilliler güney Mezopotamya’yı kontrol ediyordu ve Asurlular kuzeye sahipti.
Asur İmparatorluğu, Mezopotamya’daki teknolojik, bilimsel ve savaş amaçlı gelişmelerin itici gücüydü. İmparatorluk adım adım genişleyerek Ortadoğu’nun büyük kısmını birleştirdi, bölgedeki gücünü ve zenginliğini artırdı. MÖ 612’de Asur İmparatorluğu’nu yıkanlar Babilliler oldu.
Babilliler
Babil İmparatorluğu, Asur imparatorluğunun çöküşünden sonra antik dünyanın en güçlü devletiydi. “Tanrıların kapısı” anlamına gelen Babil, günümüzde Irak’ın bulunduğu orta güney Mezopotamya’da kurulmuştu. Şehrin antik dünyada oynadığı erken rol günümüzde bölgedeki su seviyesinin yükselmesi ve Eski Babil’in kalıntılarının kaybolması nedeniyle bilinmemektedir. Bu nedenle tarihi Babil’in bilinen, en ünlü kralı Hammurabi (MÖ 1792-1750) ile başlar.
Hammurabi, Babil’i küçük bir köyden güçlü bir şehre dönüştürdü. Mezopotamya’yı fethedip kendi idaresi altında birleştirdi ve Babil kutsal şehir olarak kabul edildi. Hammurabi ayrıca tarihin en eski yazılı kanunları arasında sayılan Hammurabi Kanunları’nı yürürlüğe koymasıyla bilinmektedir.
Babil, Dünyanın Yedi Harikasından biri olan Babil’in Asma Bahçelerine ev sahipliği yapıyordu. Aynı zamanda İncil’deki “Babil Kulesi” nin inşa edildiği ve nihayetinde yıkıldığı düşünülen yerdi.
Neden Mezopotamya Medeniyetin Beşiği sayılır?
Mezopotamya’dan bahsedilirken “medeniyetin beşiği” ifadesi sıkça kullanılır. Peki ama bu ne anlama geliyor?
Çivi yazısının geldiği yer
Mezopotamya, birçok akademisyenin dünyanın en eski olduğuna inandığı, 5.200 yıldan daha eski bir yazı sistemini doğurdu. Kil tabletler üzerine yazılan bu yazı sistemi, günümüz bilim insanları tarafından genellikle “çivi yazısı” olarak adlandırılır. Bu tabletlerdeki karalamalar genellikle kama şeklinde görünür ve Sümerce, Asurca ve Babilce gibi zamanla değişen bir dizi farklı dili kodlar içerir.
Yazı, hesapların ve mahsul verimlerinin kaydedilmesi zorunluluğundan doğmuştu ama sonradan gelişerek daha soyut fikirleri de temsil etmeyi sağladı. Mezopotamya halkı çok çeşitli konular hakkında yazılar yazdı. Bunlar arasında ” Gılgamış Destanı” gibi edebiyat eserlerinin yanı sıra din, ticaret, bilim, hukuk ve hatta eski bilmeceleri kaydeden bazı metinler yarattı.
Mezopotamya bilimi ve matematiği
Mezopotamya’da birçok bilimsel ve matematiksel keşif yapılmıştı. Örneğin, trigonometrinin en eski kanıtı 3.700 yıllık bir Babil tabletinden bulundu. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, eski Babillilerin ilkel bir matematik formu keşfettiğini ve bunu Jüpiter’in hareketini izlemek için kullandığını ortaya çıkardı.

Mezopotamyalılar zaman kavramının öncüleridir. Zamanı ölçmek için 60 tabanlı sayı sistemini kullanan ilk insanlardı. Bugün bile onların izinden giderek dakikayı 60 saniyeye, saati 60 dakikaya bölüyoruz.
Mezopotamya halkının yaptığı matematiksel ve astronomik keşifler, günümüzde hala kullanılan takvim ve zaman tutma sistemlerinin geliştirilmesine olanak sağladı.
Mezopotamya’da mühendislik
Mezopotamya halkı aynı zamanda mimari, mühendislik ve inşaat konularında da ustaydı. Mahsullerini sulamak için karmaşık ve sürekli değişen bir kanal ve set sistemi inşa ettiler ve yiyeceklerin yağışsız bölgelerde yetiştirilmesine izin verdiler. Bu sulama sistemleri, tarımı desteklemek için genellikle yeterli yağış almayan güney Mezopotamya’da özellikle önemliydi.
Bir başka etkileyici Mezopotamya mimari başarısı, bölgedeki şehirlerin çoğunun silüetine hakim olan ayrıntılı, piramit benzeri kuleler olan zigguratların inşasıdır.
Zigguratlar yüksek, basamaklı platformlar üzerine inşa edilen tapınaklardı. MÖ 2000 yıllarında Sümer şehirlerinde ortaya çıktılar ve yavaş yavaş Babil ve Asur da dahil olmak üzere tüm Mezopotamya’ya yayıldılar.
Kesin amaçları bilinmese de zigguratların dinle bağlantılı olduğu ve her zigguratın büyük tapınak komplekslerine bağlı olduğu biliniyor.
Medeniyet geliştikçe kaçınılmaz olarak diğer kültürleri de etkiledi. Babil astronomisinin Yunanistan’ı, Hindistan’ı ve hatta Çin’i etkilediği sanılıyor.
İlk Mezopotamya kanunları daha sonra Yakın Doğu’da yapılacak kanunları derinden etkiledi. Vergi toplama ve daimi ordu gibi kavramlar tüm dünya ülkelerine ilham verdi.
Tarihçiler hâlâ Mezopotamya’nın antik dünya ve günümüz dünyası üzerindeki muazzam etkilerini araştırmaya devam ediyorlar.
Kaynaklar:
The 4 Major Ancient Mesopotamian Civilizations; https://medium.com/.../the-4-major-ancient-mesopotamian...
Mesopotamia; https://www.history.com/.../ancient-middle-east/mesopotamia
Mesopotamia: The Land Between Two Rivers; https://www.livescience.com/mesopotamia.html
Merih Tan
TEREF












Teref.info © 2015
E-mail: n_alp@mail.ru            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.