"TÜRKLER, GÜNEŞİN DOĞDUĞU YERDEN BATTIĞI YERE KADAR HAKİMDİRLER" ve "CARTHASİS"
Bu gün, 07:14
Quintus Curtius 'in " İskender " kitabında :
İskender Makedonya'dan çıktıktan sonra 328' lerde Semerkant civarında bir yere gelir ve Sakaların komutanı kendisini karşılar. Komutan kendisine şöyle der ;
'' Buraya dost olarak geldiyseniz mesele yok, sizi ağırlamaktan şeref duyarız. Yok düşman olarak geldiyseniz , unutmayın ki biz sizinle Tuna'da hemhududuz.(sınır komşusuyuz)"
İskitler ,Sakalar veya Divan-ı Lügati Türk'te, İskender'in karşılaştığı Chou'lar , hepsi aynı millet . Buradan da şuraya varıyoruz, demek ki M.Ö.7 .yy'da Zeki Veli Togan'ın dediği gibi Macaristan ovalarından Çin sınırına kadar uzanan yekpare bir Türk İmparatorluğu var.
Prof.Dr.Dursun Yıldırım
Hacettepe Üniv.Öğr.Üyesi
Türk Kültürünü Araştırma Ens.Başkanı
***
Kaynaklarda "İskit kralının kardeşi CARTHASİS" diye geçen "Carthasis" aslında "KARDEŞİ" kelimesinin kendisidir.
Yanlış kullanım sonucu kaynaklarda:
1 - "They were led by Carthasis, brother to the Scythian king..." - "İskit kralının kardeşi Carthasis tarafından...."
The Macedonian Empire: The Era of Warfare Under Philip II and Alexander the ...: James R. Ashley
2 - "... whose name was Carthasis..." - " ..adı Carthasis olan..."
The History of Alexander : Quintus Curtius Rufus
3- Quintus Curtius'un İskender kitabının 36.sayfasında da aynı ifade vardır." İskit kralı kardeşi Carlofis ..." ( yani Carthasis)
Büyük İskender'in karşılaştığı "Carthasis" İskit kralının kardeşidir evet, ama "kardeşi" - "kardaschi" kelimesi carthasis olarak okunup yazılınca, Türk Dilini bilen/bilmeyen, bilinçli/bilinçsiz "Kardeşi" kelimesini bir "ad" olarak tarih kitaplarına geçirmiştir.
Kelimenin "Kardeşi" olduğunu bildiren Almanca kaynak:
Die Türken und das Osmanische Reich....
Eugen Oberhummer
Semra Bayraktar
Kaynak.
https://tarihvearkeoloji.blogspot.de/.../carthasis...
ALTIN ELBİSELİ ADAM
Esik (Issık, Issyk) Kurganı, İskitlere ait olduğu düşünülen bir kurgan. Önemli kaynaklarda İskitlere ait olduğu iddiası kabul görür. M.Ö. 5. yüzyıl’dan kalma olduğu sanılır. Kazakistan’da Kazak arkeolog Prof. Kemal Akişef [oğlu] tarafından gün ışığına çıkarılmıştır.
2 milyon nüfusuyla Kazakistan’ın en büyük kenti konumundaki Almatı’nın yaklaşık 50 kilometre doğusunda yer alan Esik (Issık) bölgesinde 1969–1970 yıllarında, Kazak Bilimler Akademisi’nin, Tarih, Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü’nün Arkeoloji bölüm başkanı Kemal Akişoğlu’nun yönetiminde kazılan, Alma Ata şehrinin 50 Km. yakınındaki, şimdiki Issık Kasabası’nda bulunan Esik Kurganı bir tesadüf sonucu ortaya çıkarılmıştır.
1970 yılında yol yapımı için başlatılan kazılar sırasında iş makineleri büyük bir taş kütlesine rastladı. Bu engeli ortadan kaldırmak için harekete geçen işçiler, bir müddet sonra bunun sıradan bir taş kütlesi ya da kaya parçası olmadığını anladılar. Ardından, resmî makamlara haber verildi ve inceleme için bölgeye bir arkeolog heyeti gönderildi. Heyetin başkanı Kemal Akişev, kazıları bizzat yönetti. Yapılan çalışmalar sonucunda büyük bir kurgan (mezarlık) ortaya çıkarıldı ve bu kurgan içinden insanlık tarihine ışık tutacak nitelikte çok sayıda eşya gün ışığına çıktı.
Höyüğü açan arkeologlar muhteşem bir mezarla karşılaştılar.
Bu, bir lâhit değil, Mısır piramitlerindeki firavun odasını andıran, her tarafı kapalı, süslü kayalarla yapılmış bir oda idi. Bu odayı itina ile açtılar ve asıl şaşkınlık o zaman oldu. Çünkü, bu ölü odasının içi pırıl pırıl altın eşya ile doluydu. Altın olmayan eşyalar da çoktu.
Esik Kurganı Mısır Firavunu Tutankamon’un mezarından sonra dünyada en çok altın bulunan mezardır.
Sonraki kazılarda altın elbiseli adamların sayısı 6 ya yükseldi.S.S.
SAKLI TARİH
TEREF