Uğur MUMCU'nun unutulmaz eseri SAKINCALI PİYADE
Bu gün, 11:04
Çoğunuz mutlaka okumuşsunuzdur ama ben yine de her okuyuşuma kızayım mı güleyim mi yoksa acınacak halimize ağlayayım mı karar veremiyorum.
Uğur MUMCU'nun unutulmaz eseri SAKINCALI PİYADE kitabından ağlayalım mı, gülelim mi dedirten bir anı..
ANISINA SAYGIYLA...
BAYRAKLI SINIF TAHAKKÜMÜ
Solculuk üzerine simdiye kadar yüzbinlerce, milyonlarca yazı yazılmıstır. Türk siyasal yasamı, bu «sol»
sözcüğünden sonra da İyice renklenmistir.
«Sola dönmek için sola yanasınız».
Bu bir trafik kuralıdır. Fakat, siyasal «taktik» ve«strateji açısından da, son derece anlamlı bir sözdür.
«Sola dönülmez».
Bu da bir trafik kuralıdır. Bu kuralın geçerli olduğu düzenlerin adı «fasizm» oluyor. Bizdeki gibi olursa da
«azgelismis fasizm», tabii! Ne de olsa kendimize göre, allayıp-pulluyoruz.
«Sağı, solu belli olmaz.»
Bu söz, ne yapacağı belli olmayan kimseler içindir. Türk siyasal yasamında bu söz çok geçerlidir. Adama
bakarsınız, solcu mu solcu, ilerici mi, ilerici, ama bir tehlike gördü mü, haydi, öbür tarafa. Hani nerede bu adamın
sağı, nerede solu? Kıssadan hisse: Görünüse aldırmayacaksınız ve aldanmıyacaksınız!
Bu «sol» sözcüğünü en ilginç biçimde kullananın kim olduğunu bilmezsiniz! Ben de, Sıkıyönetim «abonesi» olup,
Ankara 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesinde yargılanmasaydım, hiç süphesiz, öğrenmemis olacaktım. Bu konudaki
eğitimim biraz «külfetli» oldu ama, sonunda öğrendik sağı, solu...
Davamızın savcısı «esas hakkındaki mütalâasını» okuyor. Savcı, ufak-tefek bir adam. Yargılamalar sırasında
yarbaydı, simdi albay oldu. Adı, Mustafa Akın. Ağır
ağır konusur, herkesin mahkûmiyetini ister, hiç tahliye İsteminde bulunmazdı. Huy. ne yapacaksınız?
Sorgumu yaparken, «aman ne iyi» demistim, iyiliği, nezaketinden gelmiyordu. «Bu savcının karsısında iyi
savunma yapılır. Allah cümle sanıklara, böyle savcı ihsan eylesin, âmin dedim içimden. Durusmalar sırasında
yanılmadığımı da anladım.
Askerî Savcı, bir yazımın içinde «sol» sözcüğü geçen bir bölümünden dolayı kahredici darbeyi vurmustu!. Suç da
büyüktü. Bir halk türküsünü yazıda anarak, komünistlik yapılmıstı. Kaçırır mıydı bunu, koskoca savcı? «Soldan
sağa salla bayrağı düsman üstüne». İste dehsetengiz yazı bu. Savcı, uzun arastırmalardan sonra bu sözde
komünizm propagandası olduğunu saptayıp, imzayı basmıstı. Evet yakalamıstı komünisti. Hem de kıskıvrak!
«Komünist düzenin getirilmesinde bayrağın soldan sağa düsman üzerine sallanacağını belirtmektedir».
Vay anasına! Demek böyle demis! Demis mi? Demis! öyleyse bastır cezayı...
Savcı, ciddi ciddi kürsüde bu türküyü okuyor. Beni bir gülmek aldı ki, sormayın.. Sıkıyönetimler, emirler,
geceyarıları ev basmaları, ranzalar, nevresimler, nöbetçiler, adlî müsavirler, demek, hep bu tür suçlar içindi?
«Komünist düzenin getirilmesinde bayrağın soldan sağa düsman üzerine sallanacağını belirtmektedir».
Düsünün bakalım, Lenin böyle mi yapmıs?. Ya yapmıssa?. Yapmıssa yandığın gündür. Hiç adamın gözünün
yasına bakmazlar. Sallamasaydın bayrağı efendi. Eloğlu sallıyor mu? ,
Savcı, esas hakkındaki mütalâasının bu bölümünü okurken, ben de içimden bu Kars türküsünün melodisini
mırıldanıyordum : «Nan nan-nan-nam nan-nan-nan-nam. Salla bayrağı düsman üstüne».
Hem aksilik, o günlerde, Tuzla Piyade Okulu'nda yedek subay eğitimi yapıyoruz. Sabah sporunda söylediğimiz
türkü de bu. «Soldan sağa, sağdan sola salla bayrağı düsman üstüne».
Düsman kim? Düsman burjuvazi!. Bayrağı sallayan kim? Kim olacak? Proletarya.. Nasıl sallıyorlar?. Soldan sağa
Sonra efendim, sağdan sola, sonra bir daha. İste bayrağın tam sallandığı yer, «sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar
üzerindeki tahakkümü.» bayrak sallanmaya devam ettiği için de «memleket içinde müesses, iktisadi veya siyasi
veya hukukî temel nizamlar» böyle yıkılıp gidiyor, öyleyse bayrağı sallamayın. Sallayan olursa, yakalayın, atın içeri!
Savcının bu öldürücü darbesi karsısında ne yapmak gerekirdi. Gidip, bu Kars türküsünün plâğını alıp,
durusmada bunu çalayım mı?.
«İste sayın yargıçlar, bu bir halk türküsüdür». Amma da yaptık? «halk türküsü» ne demek?. «Halk» yok, «millet» var.
«Devletiyle milletiyle, bölünmezlik» var. Halktan, halk iktidarı, halk İktidarından halkların kardesliği, halkların
kardesliğinden, halk mahkemesi, halk mahkemesinden, yine bir sosyal sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerine
tahakkümü... Sonra sallanan bayraklar, bayrak sallayarak kurulan tahakküm, bayraklı tahakküm.. Bayraklı
tahakküm suçtur!
Ben de cesaretimi toplayıp kendimi söyle savundum. — Bu bir halk türküsüdür. Her gün radyolarda,
televizyonlarda çalınmaktadır.
Buraya kadar iyi. Kimsenin bir itirazı yok. Ya sonra?. Evet sonra?
Benim suçum su: Türkü, sağdan sola, soldan sağa, salla bayrağı düsman üstüne, diye bitermis. Ben, ne
yapmısım? «Büyüklere masallar» baslıklı yazımda, Mustafa Kemal Pasa'nın öyküsünü anlattıktan sonra, sunları
yazmısım :
«Kemal Pasa girmis bir Eylül günü İzmir'e. Yerle bir olmus İstanbul Pasaları. Sonra tarih yazmıs: Vahdettin
haindir.. Damat Ferit satılıktır.. Pasalar usaktır.. Ve halk unutur mu Kemal Pasa'sını, söyledi türküsünü: Askerinle
bin yasa, Mustafa Kemal Pasa, salla bayrağı düsman üstüne, soldan sağa salla bayrağı düsman üstüne».
Simdi savunma yapacağım, nasıl savunayım kendimi?
Cinayet islesen, islemedim dersin, peki buna ne dersin? İstanbul Pasaları, İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik
Türün mü?. Değil.. Yazıda adı geçen Damat Ferit, Basbakan Ferit Melen mi? Değil.. Bayrağı sallayan kim?.
Mustafa Kemal Pasa. Kime karsı? Düsmana.. Düsman kim?. Yunan, İngiliz, Fransız..
Yahu ne ilgisi var?. Komünistlikle ne ilgisi var bunun? Kars türküsü bu, basbayağı türkü. Ama savcı kaçırır mı?
— Komünist düzenin getirilmesinde bayrağın soldan
sağa düsman üstüne sallanacağını belirtmektedir.
Komünist düzen nasıl getirilir?. Komünist düzen gelirken, bayraklar soldan sağa mı sallanır? Herkesin bir
bayrağı var, bayraklar sola da sallanır, sağa da.
«Sağına sarımsak, soluna soğan».
Acaba böyle mi savunsam kendimi?. Sonra savcı ne
der?
Sonunda buldum suçumu: Soldan sağa demisim de, sağdan sola dememisim. İste tam suçüstü. Yakayı ele
verdik. Kökü dısarıda olduğumuz, son bağımsız Müslüman Türk devletini yıkarken yakalandığımız, böylece ortaya
çıktı. Ne yapacağız simdi?
Ben de söyle savundum kendimi:
— Bu bir halk türküsüdür. Her gün radyolarda ve
televizyonlarda çalınmaktadır. Yazı, tümüyle, Kurtulus Savasımızı
anlatmakta, bundan bazı dersler çıkartmak gerektiğine
değinmektedir.
Burası da oldu?.. Simdi geliyoruz, sağ sol isine...
— Eğer, türküyü olduğu gibi aktarsaydım, yazı için
de sol sözcüğü iki kez kullanıldığı için cezam artmaya
cak mıydı?
Tam bunları söylüyordum ki, Durusma Yargıcı Saadettin Üçüncüoğlu, gülmeye basladı. Üye Binbası Fersat Oltulu
da gülüyordu. Mahkeme Baskanı, Albay Azmi Isıklar da hafifçe tebessüm ediyordu. Aa, baktım, savcı Mustafa Akın
da gülüyor!
Sonra?
Efendime söyleyim, sonra, karar günü geldi. Baktım, Mahkeme Baskanı değismis. Karar okundu. Anayasa'yı
İhlâlden, payımıza düsen cezayı almısız. Ne yapalım, «her eve lâzım» Üye Yargıç Fersat Oltulu, beraatımız gerektiği
düsüncesiyle, karara karsı çıkmıs. Durusmaları bastan sona izleyen Mahkeme Baskanı Albay Azmi Isıklar gitmis,
yerine, Albay Remzi Siretli gelmis. O da basmıs imzayı, böylece ikiye karsı bir oyla mahkûm olmusuz.
Kararı okuyunca ne göreyim?. Bunca suçun yanında «komünist düzenin getirilmesinde bayrağın soldan sağa
sallanacağını belirtmektedir» gerekçesiyle de mahkûm olmaz mıyım?
Kararı okurken, yüksek sesle türkü söylemeye basladım: «Soldan sağa, sağdan sola, salla bayrağı düsman
üstüne».
Ve «Bayraklı sınıf tahakkümünü» kurmaya, orada da devam ettim, yani cezaevi hücresinde..
Tahakküm kurulacaksa, bayraklısından olsun, hem soldan sağa, hem sağdan sola...
Merih Tan
TEREF