BU YAZIYI YAZMALIYIM MI? - Türk’üz, Türk doğduk, Türk Öleceğiz.
9-06-2019, 08:08
BU YAZIYI YAZMALIYIM MI?
İmamoğlu Ailesinin üzerine atılmaya çalışılan iftiralar ne acıdır ki çok değer verdiğim ve onlarla kader birliği yaptığım bir kısım arkadaşlar dada bir tereddüde sebebiyet vermiş olacak ki birçok arkadaşım beni arayarak soyumuz hakkında teyit istediler. Rum olup olmadığımızı sordular. Gerçi Anne ve babası Rum olan veya o soydan gelen insan eğer bulunduğu ülkeye hizmet ediyor ve ülkenin menfaatlerini koruyorsa ona söz sarf etmek, onu incitmek Allah’ın adaletine karşı isyan etmekten başka bir anlam ifade etmez. Zira kimsenin anne be babasını seçme şansı yoktur.
Ama ben Türk soyundan geliyorum. Annem ve babam da İmamoğlu ailesindendi ve bu ailenin Lakabı yanı soy bağı İMAMLI olarak geçerdi. Bir Türkmen aşiretiydiler. Orta Asya’dan İran ve Bağdat üzerinden Anadolu’ya gelmişler ve Anadolu’nun muhtelif vilayetlerine dağılmışlar hatta bir kısım kolları Tunus’a kadar gitmişti.
Çok geniş ve kalabalık bir Aile idiler. Ailelerde doğum oranı yüksek olup ortalama bir çekirdek ailesinde çocuk sayısı 5-10 hatta bazen bu sayılarında aşıldığı görülürdü.
Trabzon’daki ilk yerleşim yerleri Köprübaşı ilçesidir. Bu ilçeden Trabzon’un muhtelif kazalarına bilhassa Maçka ve Akçaabat’a, Giresun’a, Samsun’a, Sakarya-Karasuya, Kocaeli- Gebze, Düzce, Zonguldak -Akçakoca ve İstanbul vilayetlerine binlerce göç vermişlerdir.
Aile soyadına uygun olarak Kadı, Asker, Müftü, Vaiz ve imam ve olmak üzere çeşitli meslek kollarında Osmanlı İmparatorluğun da devlete hizmet vermiştir. Aynı hizmeti kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletin de çeşitli alanlarda(Müftü, Hâkim, Doktor, Mühendis, Vaiz, Öğretmen, imam ve diğer hizmet kollarında)vermişlerdir.
İmamoğluları devletlerine son derece bağlı bir aile idi.1877-1878 Osmanlı -Rus harpleriyle bu harpleri takip eden Balkan savaşında,1.dünya savaşında, Kurtuluş savaşında bu aileden binlerce kişi savaşa gitmiş ve bunların tamamına yakını geri dönmemişlerdi, Kimisi Balkanlarda, kimisi Allah’u Ekber dağlarında, kimisi yemen Çöllerinde, kimisi Çanakkale savaşında, kimisi Sakarya Meydan muharebesinde ve daha sayılamayacak birçok savaşta bu vatan uğruna şehit düşmüşlerdi,
Yetim büyüyen babam güç şartlarda okumuş ve Müftü olmuştu. Çok takva sahibi bir insandı. Ancak İlime çok önem verirdi. Görev yaptığı yerlerde kendisini fahri okul Aile Birliği başkanı yaparlardı. Eğitim camiası kendisini çok sever ve onun sohbetlerine iştirak ederlerdi.
Son derece ufku genişti. Okumanın kadın erkek herkese farz olduğunu belirtir, dini bilgilerin yanın da müspet ilimlerin mutlaka okunmasının şart olduğunu belirtirdi,
Çok vatanperverdi. Bir gün hiç unutmam Haritayı önüne koymuş ve ona bakıyordu. Yanına yavaşça yanaştım. Kendisine baktığımda gözlerinden yaş geldiğini gördüm. Neden gözlerin yaşardı diye sordum. Bana döndü. Ah oğlum dedi biz imparatorluktuk, Büyük topraklarımızı kaybettik ona üzülüyorum. Bunların hep sebebi ‘’bilimde geri kalmış olmamızdır’’ dedi.
Yine bir gün sabah erkenden yarı uyanık halindeyken kulağıma bir marşa benzer bir ses geldi. Uyanmıştım. İlk defa duyuyordum. ’Çırpınırdın Karadeniz bakıp Türk’ün Bayrağına’’ marşını söylüyordu. Sesi güzeldi. Dinlemiştim ve duygulanmıştım. Yine bir gün İlk mısralarını hatırladığım’’ Kafkas dağı yol ver bize’ ’Çıksam Kafkas Yaylasına, Baksam Bakü Ovasına’’ diye bir şiir okuyordu. Hangi tarafa dönsem tarihim, vatanım ve milletim karşıma çıkıyordu.
Genç yaşta kendisini 1969 yılında bir trafik kazasında kayıp ettik. Allah rahmet eylesin.
Benim ruhumun enginliği, vatanseverliğim, milliyetçiliğim her şeyim böyle bir ortamda doğmuştu.
Şimdi soyumuza atılan bir iftira sonucu kendimizi açıklamak durumuyla karşı karşıya bırakıldık.
Ama biz kendimizi biliyoruz. Türk’üz, Türk doğduk, Türk Öleceğiz.
Ne mutlu Türküm diyene.
Türklüğümüze söz eden alçaklara Ziya Gökalp’ın şu şiiriyle sesleniyorum.
Ben Türküm! Diyorsun, sen Türk değilsin!
Ve İslam’ım! Diyorsun, değilsin İslam!
Ben, ne ırkım için senden vesika,
Ne de dinim için istedim ilam!
Türklüğe çalıştım sırf zevkim için,
Ummadım bu işten asla mükâfat!
Bu yüzden bin türlü felaket çektim,
Hiç bir an esefle demedim: Heyhat!
Hatta ben olsaydım: Kürt, Arap, Çerkez;
İlk gayem olurdu Türk milliyeti
Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,
Kurtarır her İslam olan milleti!
Türk olsam olmasam ben Türk dostuyum,
Türk olsan olmasan sen Türk düşmanı!
Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak,
Seninki öldürmek her yaşatanı!
Türklük hem mefkûrem hem de kanımdır
Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil!
Türklük hadimine 'Türk değil! ' diyen
Soyca Türk olsa da 'piçtir', Türk değil!
Ziya Gökalp
Nafiz İmamoğlu