Karşımızda bu memleketi 22 yıldan bu yana yöneten bir iktidar var...
Her türlü yetkiyle donatılmış durumda ama gelin görün ki memleketin irili ufaklı hiçbir sorununu çözemiyor.
Tam tersine her işi karıştırıyor.
Sanki birileri bu iktidarın elini kolunu bağlamış, sanki birileri başarısız olsun diye onlara büyü yapmış!
Dikkatle izleyiniz, gerçekten de hiçbir sorunu çözmeleri mümkün olmuyor.
Kendilerini acayip bir büyüklük kompleksine kaptırdılar.
Tek adam rejimi...
Yargıyı kendilerine bağladılar, medyayı, Türk ordusunu ve özel sektör dahil bütün kurumları tek tek ele geçirdiler.
Üstlendikleri bu ağır yük artık omuzlarından aşağıya doğru kayıyor.
★★★
Şu teğmenler olayını tekrar düşünün...
Neydi suçu bu çocukların?
Hırsızlık mı yaptılar, yolsuzluk mu yaptılar, ihaleye fesat karıştırıp arada malı mı götürdüler, neydi, neydi?
Ya da komutanları tarafından verilen emirlere karşı itaatsizlik mi sergilediler?
Hiçbiri olmadığını artık hepimiz biliyoruz.
★★★
Ama onlar affedilmez(!) bir suç işlediler...
Diploma töreninde kılıç çekip slogan attılar...
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”
Haklarında derhal disiplin soruşturması başlatıldı...
Bu ağır suçun(!) ilk hesabını bugün Yüksek Disiplin Kurulu önünde şakır şakır verecekler!
Bu kurul omzu kalabalık komutanlardan oluşuyor.
★★★
O gencecik pırıl pırıl teğmenlerin Mustafa Kemal’in askerleri olması demek ki TSK tarafından suç sayılıyormuş!
Güler misiniz ağlar mısınız.
Ya ne diyeceklerdi?
★★★
Peki, bundan sonra neler olacak?
Bu konuda elde sadece tahminler var.
En büyük olasılık şu:
TSK’dan ihraç edilecekler.
Böylece binlerce, belki on binlerce TSK mensubuna iyi bir ders verilmiş olacak ki bir daha bu suçu işlemeyi akıllarından bile geçirmesinler!
★★★
İkinci olasılık haklarında takipsizlik kararı verilecek olması...
Onlara şöyle denilecek...
“Gidin şimdi birliklerinize ve göreve başlayın. Sizin için verdiğimiz bu olumlu kararımızı da bundan sonra hiçbir zaman unutmayın ve sözlerinizi ona göre ayarlayın...”
Ancak işlemiş oldukları bu “büyük suç” her birinin sicillerine derhal işlenecek ve askerlik yaşamları boyunca karşılarında yıllar boyu durup terfilerine bile engel olacak.
Sonuç ne olursa olsun onların askerlik hayatı şimdiden kaydı diyebiliriz.
★★★
Yine belleklerimizi biraz olsun tazeleyelim zira pek çok önemli olayı ne yazık ki unutuyoruz.
Bundan bir süre önce TSK’da bir amiral vardı.
İsmini cismini doğal olarak hiçbirimiz bilmezdik.
Günün birinde medyada bu amiralin ismi ve fotoğrafları çıktı.
-Bir tarikat toplantısına katılmıştı.
-Toplantıya devletin kendisine tahsis ettiği resmi plakalı aracıyla gitmişti. Araç kendisini kapıda bekliyordu.
-Toplantıya resmi üniformasıyla katılmıştı.
-Ama üzerinde cüppe, kafasında sarık vardı.
-Adamın ismi Mehmet Sarı idi.
★★★
Maşallah, olay belgelendikten sonra bizim “Atatürkçü” ordumuz bu şahısla ilgili hiçbir açıklama yapmadı...
Kendisi hakkında herhangi bir yasal işlem yapılıp yapılmadığı kamuoyundan ısrarla gizleniyordu.
Günün birinde karşımıza ilginç bir haber daha çıktı.
Sarıklı amiral kendi isteği ile emekli olmuştu!
Amiral Bey’in şimdi neler yaptığı bilinmiyor.
Oysa bu yaptığı tamamen suçtu.
★★★
Sevgili okurlarım, şimdi şu tabloya, daha doğrusu şu acı gerçeğe bakalım!
Bir yanda hakkında hiçbir şey yapılmayan cüppeli sarıklı bir amiral...
Öbür yanda ise diploma töreni bittikten sonra “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atan genç teğmenler.
Milli Savunma Bakanlığı birbiri ardına açıklamalar yaptı, teğmenleri defalarca kınadı!..
Ve bu pırıl pırıl subayların TSK’dan ihraç edilmelerinin yolu böylece açılmış oldu.
Demek ki böyle haykırmak, Atatürk’ün adını anmak bile suçmuş!
Yazıklar olsun.
Emin ÇÖLAŞAN