27 OCAK 1954… KARA GÜN … KÖY ENSTİTÜLERİ KAPATILDI
28-01-2025, 12:54
27 Ocak 1954 tarihi, Türk ulusal eğitiminde gerçek bir kara gün, kara lekedir.
Bize özgü bir eğitim uygulaması olan, toplumsal kalkınmayı toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan köyden ve köylüden başlatan bir kalkınma hamlesi olan Köy Enstitülerinin yasa marifeti ile kapatıldığı gündür bu kara gün.
Karanlığa atılan kirli bir adım.
17 Nisan 1940 ta uygulamaya konan ve kısa sürede savaş koşullarına, kısıtlı olanaklara karşın 17 binden fazla Öğretmen, 9 bine yakın Eğitmen, 7 bini geçkin sağlıkçı yetiştiren ve kamu hizmetini toplumun ayağına götüren benzersiz bir uygulama idi.
Anadolu aydınlanmasının köy ayağı idi. Halk ayağı idi. Damardan giren halkla buluşan, her alanda onunla bütünleşen bir proje idi.
Köy Enstitüleri, köy kökenli aydın yetiştirmekle kalmamış, okuyan yazan aydınlar da yetiştirmiş, yazın dünyamıza da katkıda bulunarak ülkemize yüze yakın yazar ve ozan da kazandırmıştır.
Projenin can damarı köyün içinden canlandırılması, yörenin olanakları ve insan kapasitesi kullanılarak kalkınmanın bulunduğu yerde gerçekleşmesi, her şeyin göz önünde olması, kaçın göçün önlenmesiydi.
Kemalist devrimin halk katmanlarında yer bulması, hızla yerleşmesi, halka anlatılması ve benimsenmesi arzu ediliyor, özgür düşünceli çalışkan bir toplum öngörülüyor, tam bağımsız saygın bir ülke amaçlanıyordu.
Doğrudan içinde yer almasak bile İkinci dünya savaşının sık boğaz eden koşulları, konan ve toplanan ağır vergiler, tek parti yönetimini zorluyor, zaman içinde tepki toplamasına neden oluyordu. Topraksız köylüyü topraklandırma çabaları çıkarları zedelenen, halk aydınlanırsa seçilme şansının azalacağını düşünen çıkar çevrelerini rahatsız ediyor, ateş harlanmadan söndürülmek isteniyordu. Öyle düşünenler, işbirliği yaparak, her fırsatı değerlendiriyor, gizli açık ifadelerle köy enstitülerine saldırıyorlardı.
Köy Enstitüleri, tüketici eğitimi üretici eğitime çeviren bir anlayışın eseriydi. Bunu istemeyenlerdi karşı çıkanlar.
Proje, 1946 lı yıllardan başlayarak önce içi boşaltılarak, üretime yönelik çalışmaları sonlandırılarak, kısacası kuşa benzetilerek bozuldu, sonra son darbe ile 27 Ocak 1954 tarihinde bir yasa marifeti ile kapatıldı.
Kapatma olayını gerçekleştirenler arasında toprak ağaları vardı. Toprak reformu yapılarak ellerindeki toprakların topraksız köylüye dağıtılmasını istemediler. Düzenleri sürdün istediler. İşbirliği yaptılar.
Yazı devrimi ile kazançları ellerinden alınan hacılar, hocalar, medrese hocaları dervişler, şeyhler, şıhlar vardı. Sürekli kötülediler, ileri geri konuştular.
Ülkenin, toplumun gelişmesini istemeyen uşak zihniyetli ABD yandaşı tavrıyla hareket edenler vardı. Belli kaynaklardan destek görüyor, oralardan besleniyorlardı.
Tek parti konumundaki CHP’nin ülkenin elitleri ve egemenleri tarafından ele geçirilmesi, parti içinde belli bir ağırlık kazanması vardı.
Yöneticilerin oportinist, günü kurtarma mantığı ile hareket eden anlayışları vardı. Projeye yeterince sahip çıkmayarak ülkeye kötülük ettiler.
Enstitü karşıtı düşüncelere karşı yeterli tepkinin gösterilmemesi, sessiz kalınması vardı. Her zamanki gibi aydın uyuşukluğu, bekle gör anlayışı vardı.
Tutarlı değil, ödünlü davranılması vardı.
Bütün bunlar 27 Ocak 1954 tarihinde yöresel birer aydınlanma merkezi konumunda olan, geleceğin köy ya da halk üniversitelerinin çekirdeğini oluşturmaya aday köy enstitülerini aşama aşama kapanışa götüren etmenlerdi.
Yalan yanlış suçlamalar, iftira atmalar, karalamalar, suçlu aramalar, kurumların içini boşaltmalar, yönetici değişiklikleri, öğrencilerin değişik gerekçelerle enstitülerden uzaklaştırılmaları, sahipsizlik, enstitü yöneticilerini aşağılamalar, cezalandırmalar, daha pek çok neden projenin sona ermesinde etkin oldu.
İşin özünde Menderes’in “Köy Enstitüleri, toplumu yöneten kesimden daha akıllı bir vatandaş profili oluşturuyor.” anlayışı vardı. İşin özünde “Benim bindiğim at benden daha akıllı olamaz” mantığı vardı.
Nemi oldu. Olan ülkeye oldu. Çağdaş bilimi rehber edinen kimlikli kişilikli özgüvenli insanlar yetiştirmek yerine “Kindar-dindar” noktasına gelindi. Sınavlarda sonunculuklara abone olduk. Eğitimin amacı insanı yaşama hazırlamak, eğitmek, ders vermektir. 27 Ocağın bana düşündürdükleri bunlar.
Umarız yaşadığımız bunca acı deneyim sonunda toplumca gereken dersi almışızdır. Eğitimde çıkış yolunun, halka dönük, toplumsal çıkarları gözeten, üreten, çağdaş düşünen, bilimi rehber edinen, insanı önemseyen, uşak değil, özgür yurttaş yetiştiren yol olduğunu anlamışızdır. Umarım kulluğu değil, olgun akılcı, sağduyulu insan olmayı kendimize yakıştırmışızdır. Umarım her ortamda her koşulda gereğini yapmaya hazırızdır.
Yavuz Ali Sakarya
YKKED Antalya şube başkanı
TEREF