Abdülhamit Ahlakı
Dünən, 15:54

Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Karal, Osmanlı arşiv belgelerine dayanarak anlatıyor:
Sultan II. Abdülhamit’in baskı rejiminde ahlâki çürüme, daha önceki dönemlerle kıyaslanamayacak kadar yaygındı.
Neden mi?
1. O dönemin temel “ahlak bozucuları” şunlardı:
• Korku
• Rüşvet
• Kölelik ruhu
Ve bu bozulma bizzat saray eliyle teşvik ediliyordu.
Evet, II. Abdülhamit köleliği destekliyor, cehaleti de bilinçli olarak yayıyordu.
2. Sultan II. Abdülhamit, esir ticaretini destekliyordu.
Çünkü “kölelik ruhu”nu hem seviyor, hem de baskı rejiminin temel taşı olarak görüyordu.
Ona göre baskıya karşı gelmeyen, boyun eğen bir halk yaratmak, en iyi “itaat ekonomisi”ydi.
3. Peki eğitime bakışı nasıldı?
Bir gün Amerikan elçisiyle konuşurken, elçiden şu görüşü duyar:
“Yerlileri uygarlaştırmaya gerek yok, doğal hallerinde kalsınlar.”
Sultan da hemen aynı kararı verir:
“Arnavutlar ve dağlılar için okul açmak gereksizdir.”
4. Ve bu kararı uygulamaktan gurur duyar.
Çünkü ona göre “dağlıların cesaretlerinden” yararlanmak için onları cehalet içinde bırakmak en etkili yoldur.
Eğitimsiz ama sadık kalsınlar, yeter…
5. İnsanları nasıl sınıflandırırdı dersiniz?
II. Abdülhamit’e göre insanlar 3 sınıftı:
Çıkar karşılığı elde edilecekler
İyilikle kazanılacaklar
Gölge edenler — yani yok edilecekler
Kaba kuvvet son seçeneğin “çözümü”ydü!
6. Bu “korku rejimi” öyle yayıldı ki,
• Mithat Paşa
• Sait Paşa
• Kâmil Paşa
gibi sadrazamlar (bugünün başbakanları) bile can korkusuyla yabancı elçiliklere sığındılar.
Saray kadınları bile konsolosluk kapısına dayandı!
7. Rüşvet mi?
Abdülhamit döneminde resmî gelenek haline geldi.
Eskiden rüşvet kanıksansa da meşru sayılmazdı.
Ama II. Abdülhamit, bunu hem savundu hem de kurumsallaştırdı.
Rüşvet artık “mazur görülen” bir kazanç yoluydu!
8. Devletin dış borçlarına dair bir örnek:
1.300.000 liralık fatura çıkarıldı.
Ama sadece 200.000 lirası gerçekten harcandı.
Geriye kalan:
• 800.000 lira Sultan’ın kişisel hazinesine
• 300.000 lira saray ve vezirlere “pay edildi”
Belgeli yolsuzluk.
9. Peki memuriyet sistemi nasıldı?
Liyakat? Unutun.
Yalakalık, biat ve kişisel onurdan taviz verip itaat etmek yeterliydi.
Devlet yönetimi, vasıfsız ama sadık adamlara teslim edildi.
Sonuç? Çürüme her yere yayıldı
10. Din ne için kullanıldı?
Toplumu aydınlatmak için değil…
Yobazlığı yaymak, halkı korkutmak, baskıyı meşrulaştırmak için.
Hocalar; cehennem, günah, azap anlatıp itaat etmeyi kutsal görev gibi pazarladı.
Bu da rejimin “manevi polisi” oldu.
11. Okullarda bile din dersleri, hurafelerle doluydu.
Amaç; “ahlak eğitimi” değil, korku terbiyesi vermekti.
Toplum bilinçlensin diye değil, uysallaşsın diye din dersleri okutuldu.
12. Ve bugün…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, II. Abdülhamit için şöyle diyor:
“Ecdadım”
“Rol modelim”
Peki bu yazıda okuduklarınızı gördükten sonra…
Sizce Türkiye bugün ne yaşıyor?
13. Yine korku mu hâkim?
Rüşvet meşrulaştırıldı mı?
Liyakat yerini sadakate mi bıraktı?
Din, birleştirmek yerine bölmek için mi kullanılıyor?
II. Abdülhamit dönemine ne kadar benzediğimizi düşünün.
14. Tarih ibret içindir.
Unutanlar, benzer karanlıkları yeniden yaşar.
Ve gerçek şudur:
Abdülhamit ne “Ulu Hakan”dı…
Ne de “İslam Halifesi”ne yakışır bir yönetici.
Sadece baskı, korku ve yozlaşmanın sembolüydü.
Kaynak: [https://gundemarsivi.com/abdulhamit-ahlaki/…](https://t.co/i4VXkJmRSK)