İRAN'A SALDIRI, BOP, TÜRKİYE, LOZAN
Bu gün, 07:04

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında Ortadoğu'daki devletlerin parçalanacağı,sınırların yeniden belirleneceği,yeni uydu devletler kurulacağı;bu kapsamda Irak ve Suriye’nin dağılacağı,sonra sıranın İran’a ve hatta Türkiye’ye geleceği konuşuldu.
ABD’li Orgeneral NATO Eski Komutanı Wesley Clark,2007 yılında yaptığı bir röportajda şöyle demişti:
“Beş yıl içerisinde Irak’la başlayan sonrasında Suriye,Lübnan,Libya, Somali ve Sudan’la devam edip İran’la bitecek yedi ülkeyi dağıtacağız.”
Görülen o ki sıra İran'a geldi.
Geçmişte bu uyarıları dile getirenleri,çok bilmiş liberallerimiz,“komplo teorisyeni” diye küçümsedi.Ancak geldiğimiz noktada BOP'un"komplo teorisi" diye geçiştirilemeyeceği açıkça görülüyor.
BOP,söz konusu bölgeyi ve bu bölgedeki devletleri siyasi, sosyal ve ekonomik olarak olabildiğince istikrarsızlaştırıp etnik,dinsel, mezhepsel ayrılıklar üzerinden ayrıştırıp parçalamayı;bu süreçte kullanışlı, işbirlikçi yerel aktörlerden, tek adamlardan ve terörden yararlanmayı amaçlayan bir strateji izledi,izliyor.Bu süreçte hedef alınan devletlerde -zaten zayıf olan-ulusal birliğin ve demokrasinin yok edilmesi,adalete güvenin sarsılması,parlamentoların zayıflatılması ve terörist gruplarca halkta güvenlik endişesinin yaratılması amaçlandı.Böyle bir ortamda hedef devletlerin dağılıp parçalanmaları zor olmayacaktı, olmadı da.
Bu süreçte ulus devletlerin temel dayanakları durumundaki laiklik, ulusal bilinç, kamucu ekonomi ve bağımsızlık gibi ilkeler sistemli biçimde hedef alındı.
Atatürk'ün kurduğu tam bağımsız, üniter ve laik Türkiye Cumhuriyeti de BOP'un hedefindeydi.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti büyük lokmaydı.Çünkü Türkiye'de, Ortadoğu'daki diğer ülkelerde olmayan çok güçlü direnç noktaları vardı:Güçlü TSK,kurumsallaşmış yargı,kökleri Türk Bağımsızlık Savaşı'na dayanan TBMM,ağır aksak işlese de seçimle iktidar değiştiren bir demokrasi,her şeye rağmen 80-100 yılda kökleşmiş laik sistem,ulusal bilinç (Türk ulusuna aidiyet duygusu) ve kökleri Erken Cumhuriyet dönemine uzanan sosyal devlet ve kamucu ekonomi gibi sağlam direnç noktaları vardı.
Hatırlayın! 12 Eylül düzenine rağmen 2000'lerin başında Irak tezkeresini reddedebilen güçlü bir TBMM, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini savunan bir Cumhurbaşkanı, bugünle kıyaslanamayacak derecede güven duyulan bir yargı sistemi, ABD etkisindeki iktidarın siyasi hesaplarına hayır diyebilen güçlü bir TSK, laikliğe önem veren devlet yapısı ve tüm farklılıklarıyla "Türk Milleti" potasında birleşmiş, ulusal bilinç sahibi yurttaş gerçeği vardı. Bu haliyle Türkiye Cumhuriyeti BOP'un yutamayacağı kadar büyük bir lokmaydı.
BOP, kapsamında Türkiye Cumhuriyeti'nin adeta genetiğini değiştirme süreci başlatıldı: "ılımlı İslam", "ileri demokrasi","vesayete son" ve "Yeni Türkiye" adı altında TSK,yargı,laik sistem,ulus devlet, kamucu ekonomi ve güçlü meclis hedef alındı.Bu süreçte bir taraftan terörle halkın güvenlik endişesi körüklenirken,diğer taraftan tarikatlar,cemaatler beslenip büyütüldü.BOP'a evet diyen, hata eş-başkan olan Cumhurbaşkanlarımız oldu. Ergenekon,Balyoz gibi kumpaslar ile TSK zayıflatıldı. Başkanlık Sistemi adı altında TBMM zayıflatıldı,"Yeni Saray Rejimi" kuruldu."Türk" demeyelim "Türkiyeli"diyelim söylemi, etnikçilik,anayasayı değiştirip laik ulus devleti dönüştürme planı da bu süreçte ete kemiğe büründü.
Son günlerde terör örgütü pkk'dan ABD Büyükelçisine kadar LOZAN'a yönelik saldırıları ve yeniden SEVR hayallerini de bu bağlamda değerlendiriyorum.Bölgede haritaları değiştirmeyi amaçlayan BOP,Türkiye Cumhuriyeti'ni parçalayabilmek için Lozan'ı hedef almak zorundadır.Çünkü sınırları belli,tam bağımsız,üniter,laik, sosyal hukuk devleti durumundaki Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası dayanağı Lozan'dır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin,kuruluş felsefesinden alacağı ilhamla bağımsızlığı,laikliği,ulusal bilinci, kamucu ekonomiyi,sosyal devleti, yargıyı,TBMM'yi ve demokrasiyi güçlendirmesi şarttır.Bu süreçte başka çıkış yolu yoktur.
Sinan Meydan
TEREF