Türk Töresinde Kadın: Erkeğin "Eşi" ve Yoldaşı
Bu gün, 15:04

Eski Türkçede "eş" kelimesi, "benzer ve denk" anlamına gelirdi. Bu anlam, kadının Türk töresindeki saygın konumunu özetler. Kadın, erkeğin malı değil, hayatın her alanında onunla eşit haklara sahip bir ortağıydı.
Ailede kadın, evi erkekle birlikte yöneten bir direkti. Siyasette ise "Hatun" unvanıyla devlet yönetiminde söz sahibiydi. Öyle ki, fermanlar "Hakan ve Hatun emrediyor ki..." ifadesiyle, yani ortak imzayla yayımlanırdı. Hatun, meclislere (kurultay) katılır ve elçileri kabul ederdi.
Sosyal hayattan da soyutlanmayan Türk kadını, ata biner, ok atar ve gerektiğinde vatanı için savaşan bir "Alp" (savaşçı) olurdu.
Kısacası Türk töresinde kadın, erkeğin gerisinde değil, tam yanında duran bir yoldaş ve devletin temelini oluşturan bir güç olarak görülmüştür. Bu miras, kadın hakları kavramının kendi kültürümüzdeki derin köklerini göstermektedir.
Kadının eski Türk kültüründeki saygın konumunun zamanla zayıflamasının birkaç temel nedeni vardır:
Yaşam Tarzı Değişikliği: Göçebe hayattaki eşitlikçi yapı, toprağa dayalı yerleşik hayata geçince bozuldu. Bu yeni düzen, erkeği kamusal alanda, kadını ise ev içinde konumlandırarak iş bölümünü keskinleştirdi.
Kültürel Etkileşim: Türklerin etkileşime girdiği yerleşik medeniyetlerdeki (Fars, Bizans vb.) daha katı ataerkil gelenekler ve özellikle İslam dininin bu yöndeki yorumları, zamanla toplumda benimsendi.
Yasa ve Zihniyet Farkı: Türkiye Cumhuriyeti, yasalarla kadına ileri haklar tanısa da, yüzyıllara dayanan toplumsal alışkanlıklar ve ataerkil zihniyet aynı hızda değişmedi.
Özetle, bugün yaşanan sorunların temelinde; kanunların tanıdığı modern haklar ile toplumun derinlerine işlemiş geleneksel kodlar arasındaki çelişki yatmaktadır.
Özüne dön Türk Senin Tören her dinden daha üstündür
Oğuzhan Öcal