Dokuz dil konuşabiliyordu. Eski Mısır dilini biliyordu ve hanedanlığında benzersiz bir durum olan hiyeroglif okumayı öğrenmişti. Bunun dışında Yunanca ve Partların, İbranilerin, Medlerin, Trogloditlerin, Suriyelilerin, Etiyopyalıların ve Arapların dillerini biliyordu.
Bu bilgiyle dünyadaki her kitap ona açıktı. Dillerin yanı sıra coğrafya, tarih, astronomi, uluslararası diplomasi, matematik, simya, tıp, zooloji, ekonomi ve diğer disiplinler üzerinde çalıştı. Zamanının tüm bilgisine erişmeye çalıştı.
Kleopatra bir tür antik laboratuvarda çok zaman geçirdi. Bitkiler ve kozmetikle ilgili bazı eserler yazdı. Ne yazık ki tüm kitapları MS 391 yılında büyük İskenderiye Kütüphanesi'nde çıkan yangında yok oldu. Ünlü fizikçi Galen onun çalışmalarını inceledi ve Kleopatra tarafından tasarlanan bazı reçeteleri yazıya dökmeyi başardı.
Galen'in hastalarına da tavsiye ettiği bu ilaçlardan biri, saçsız erkeklerin saçlarını yeniden kazanmalarına yardımcı olabilecek özel bir kremdi. Kleopatra'nın kitapları güzellik tüyoları da içeriyordu, ancak bunların hiçbiri bize ulaşmadı.
Mısır kraliçesi bitkisel tedaviyle de ilgileniyordu ve dil bilgisi sayesinde bugün kayıp olan çok sayıda papirüse erişebiliyordu. Onun bilimler ve tıp üzerindeki etkisi Hristiyanlığın ilk yüzyıllarında iyi biliniyordu. O, hiç şüphesiz, insanlık tarihinde eşsiz bir figürdür.
Cleopatra VII, Mısır'ın son firavunu, saltanatı sadece bir hükümdar olmakla kalmadı; tanrıça İsis'i temsil etti ve tanrısal gizemi yönetimine işledi.
Dini ritüellerin ve İsis olarak kamu gösterilerinin stratejik kullanımı, onun statüsünü sadece dünyevi düzlemin ötesine çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda onu yaşayan bir tanrıça olarak yansıttı.
Bu siyaset ve dinin zeki bir şekilde birleştirilmesi, gücünü sağlamlaştırdı ve halkını ve hatta Roma'nın seçkinlerini onu sadece bir kraliçe değil, bir ilahi varlık olarak görmeye yönlendirdi.
Büyük törenler ve imajının özenle şekillendirilmesiyle, Kleopatra Mısır'ı birleştirmeyi amaçladı, halkı arasında bağlılık ve saygıyı teşvik etmek için İsis'in korumasını ve doğurganlığını çağrıştırdı.
Tanrıça-kraliçe olarak mirası, karizması, zekası ve ilahi stratejisinin eşsiz bir karışımına işaret eder.
Merih Tan
TEREF