İSKİTLER
28-06-2024, 18:04
Hipokrat, İskitlerin/Sakaların göçer kabilelerden oluştuğunu, soğuktan korunmak üzere keçe ile kaplı dört veya altı tekerlekli, öküzlerin çektiği arabalarda yaşadıklarını, pişmiş et yediklerini ve kısrak sütü içtiklerini, sütten kurut yaptıklarını bildirmektedir. Türklerin keçeden yaptıkları kubbeli çadırlarına Araplar, Türk kubbesi anlamında "Qubba-ı Turkiya" ve "Qubba-ı Türkân" demişlerdir. Bu çadırlar tarihi dönemlerden itibaren Türklerin yarattığı özel bir barınak olarak kaynaklara geçmiştir.
Gene Herodot'un verdiği bilgilere göre İskitler/Sakalar, domuz dışında başta at olmak üzere bütün hayvanları kurban etmekte ve yemektedirler. Söğüt ağacından koparılan dallarla fal bakma, su kaynağı bulmek geleneği İskitlerden/Sakalardan itibaren günümüze kadar bütün Türk gruplarında uygulanan bir gaip bilicilik tarzıdır. Herodot, İskitlerin/Sakaların, and içme törenlerinde şaraba kanlarını karıştırarak içtiklerini aktarmaktadır. İki kişinin kanlarını karıştırarak andlaşma yapması geleneği de bütün tarihi dönem ve bütün Türk gruplarında günümüze kadar uygulanmıştır. Kan kardeşliği kavramı da bu inanca bağlı olarak günümüze taşınmıştır.
B.Tarhan
Not: Resimde görülen yazılı metin Kuman Kitabı'nda yer alan konu ilgili ile ilgili bölüm, Prof.Dr. İlhami Durmuş'un İskitler (Sakalar) makalesinden (http://bit.ly/1BHnPD5 )alınmış olup tercümesi aşağıdadır:
LXXXXIX. Avrupa'da İskit kavmi bulunur. Azak Denizi çevresinde otururlar. Diğer kavimlerden farklıdırlar. Sauramatlar diye de adlandırılırlar. Bunların kadınları kızoğlankız kaldıkları sürece ata biner, ok atar, at üstünde kargı savurur ve düşmanla savaşırlar. Üç düşman öldürmedikçe evlenmezler. Töre gereğince hayvan kurban etmeden kocalarıyla aynı evde oturmazlar. Bir kız kocaya varınca, genel bir seferberlik zorunluluğu ortaya çıkmadığı sürece, ata binmeyi bırakır.
XC. Kadınların sağ memeleri yoktur. Çünkü kızlar daha çocuk iken anaları, bu iş için yapılmış tunçtan bir aleti şiddetle kızdırıp sağ memeye bastırarak dağlarlar. Böylece memenin büyümesi önlenir. Bütün kuvvet sağ omuz ve kola gider.
XCI. İskitlerin diğer kısımları birbirlerine ne kadar benzerler ise diğer kavimlerden de o kadar farkları vardır. Bunların çehre hatlarının bir örnek olmasının sebebi, Mısırlılarda olduğu gibi açıklanabilir. Bu söz, İskitlerin soğuktan, Mısırlıların sıcaktan kavrulduğunu saymazsak, Mısırlılar için de geçerlidir.
XCII. İskit çölü denilen yer, otlakları bol, yüksek ve rutubeti az bir ovadır. Çünkü bu ovanın ortasından geçen büyük ırmaklar suyu köylerin dışarısına götürürler.
XCIII. İskitler buralarda yaşarlar. Bunlara göçebe derler. Çünkü sabit bir ikametgâhları yoktur. Bunlar arabalar içerisinde otururlar. Arabaların en küçüklerinin dört, diğerlerinin ise altı tekerleği vardır. Arabaların dört bir yanı ve üstleri keçe ile kaplanmıştır. Bir kısmının iki, bir kısmının da üç odası bulunmaktadır. Bu evler yağmura, kara ve yele karşı korunaklıdır. Arabaların bazılarını iki çift, bazılarını ise üç çift öküz çeker. Öküzlerin boynuzu yoktur, çünkü soğuk yüzünden boynuzları çıkmaz.
XCIV. Bu arabalarda kadınlar çocuklarla birlikte yaşarlar. Erkeklerse at üstünde onların yanlarında giderler. Bunları koyun sürüleri, sığır ve atlar izler. Bir yerde hayvanlarına ot bulabildikleri sürece kalırlar. Otların hepsi bitince başka yerlere giderler. İskitler pişmiş et yerler ve kısrak sütü içerler. Bu sütten bir de 'Hippace' denilen peynir yaparlar. İskitlerin âdetleri ve yaşayış tarzları bunlardır.
Prof.Dr. Umay Türkeş-Günay'ın "Türklerin Tarihi" Kitabından
Mehmet Özgür Ersan
TEREF