Bir garip adam Arif.
Dünən, 16:54
Elinde eski bir torba ile sokak sokak dolaşıyordu biraz hıtpani garip kılıklı adamın biri..!
"Demedim mi sana ben demedim mi insandan kaç demedim mi?" diyerek
Saçı başı karmakarışık ve kirliydi.
Üzerinde eski püskü kıyafetler ile kendine bir kaç numara büyük pantolonu vardı.
Onunda belini bir iple bağlamış öylece etrafta dolanıyordu bu garip adam!
Belli ki bu mahalleye yeni gelmisti.
Onu daha önce görmüş olsam muhakkak ki hatırlardım!
Bu garip adamda kimlerdendir diye düşünürken yanıma gelerek para istedi benden;
"Üç lira var mı sende?"
"Var dedim cebimden çıkarıp eline saydığım üç lirayı alıp giderken bana;
_"İnsana rast gelesin" dedi ve gitti..!
Arkasından öyle baka kalmışken mahallemizde bulunan fırına girdi fırıncıdan da akşamdan kalmış ekmekleri alıp torbasına koyduktan sonra yanında ki bakkaldanda süt alıp köşede bir yere oturdu..!
Sonra tekrar ayağa kalkarak yolun kenarına atılmış beş kiloluk boş su sisesinin altını cebinden çıkardığı çakısı ile kesti içine de süt doldurup etrafta boş boş dolaşıp miyavlayan minik kedi yavrularına verdi.
O kedi yavruları sütlerini keyifle içerken onları bir köşede keyifle izliyordu.
Sonra torbasından plastik bir kap çıkardı. Pilastik kabın içerisine kedilere döktükten sonra kalan sütü döktü.
Tabağın içine ekmek bandırıp yerken içim burkuldu adamın bu haline dayanamadım lokantadan bir çorba söyledim çekinir diye de tenbihledim benim parasını ödediğimi söylemesinler diye .
Ürkek ve mahcup bakışlarla aldı çorbayı başladı keyifle icmeye sonra da yoluna gidip kayboldu sokağın tenhalarında..!
O gittikten sonra;
Mahalle fırınının kapısından içeri girerek sordum.
"Abi bu adamın hali hal değil tanırmısın ?"
O mu adı Arif o kimi zaman şu aşağıda ki kimsesizler evinde kalıyor orada yer bulamadığı zamanda parktaki bankta yatıyor işte.
Parası yok ki garibin bir ev tutsun ya da pansiyon gibi bi yerde kalsın!
İzmir'in Alsancak mı neresi işte orada oturuyormuş bir zamanlar...
iki de coçugu varmış.
Karısı onu ve çocuklarını bırakıp bir başka adama gidince kahretmiş vurmuş kendini sokaklara.
Oradan da;
Buralara kadar gelmiş işte!
Geçenlerde sordum Arif'e;
"Arif neden kalmadın İzmir'de? Bak buralarda sürünüyorsun" diye
"Abi ne oralarda kalamazdım.Çok seviyordum karımı sonra onu görünce hazmedemez canıma kıyardım. ya da onun canına!
Bende öylece çıktım evden vurdum kendimi yollara"dedi.
"Peki abi ne yapabiliriz ki Arif için;
yazık ya iki cocugu da varmış onlara da yazık!"
"Bilmiyorum ki bacım ben anca ekmek verebiliyorum biz küçük esnafız işte biliyorsun kendi hanemize zor bakıyoruz."
"Haklısın abide yinede bir şey yapmak lazım ".dedim
Önce mahalledeki erkek berberle konuştum.Berber ben "saçlarının tıraşını ücretsiz yaparım bundan sonra geldin yanıma " dedi.
Sonra sağdan soldan da bir kaç kıyafet bulduk topladık Arif için!
Sonraki gün yine geldi Arif bu sefer elinde su şişesi sokaktaki ağaçları suluyordu.
Gittik yanına ..
"Selamün aleyküm kolay gelsin naparsın öyle?"
"Napalım insana insandan fayda yok bak bu sessiz kullara en azından suladın mı,güzel baktınmı yemiş veriyor, oda yoksa gölgesi ferahlatıyor işte" dedi..
"Haklısın haklısın abi peki abi bu saç sakalın hali ne.?"
Bir kestirsen dedik!
"Bosver kardeş böyle iyi hem param yok ki " dedi..
"Gel sen dert etme parayı bak bizim berber gelsin para almam ben " dedi.
"Gel bu yaz gününde kes hem rahatlarsın.
"Yok kir olur şimdi oralar sonra berber kızar bana'' dedi..
"Yok merak etme kızmaz biz onunla konuştuk, gelsin " dedi.
Berber Arif'i bir güzel tıraş etti.
Yüzü gözü açılırken, o güzel gözleri ortaya çıktı.
Aynaya uzun uzun baktı
"unutmuştum kendimi" dedi.
"Ee çoluk çocuk neredeler' dedik
"Anam bakıyor bir yıldır arıyamadım onları da bir gün parkta uyurken telefonumu çalmıslardı zaten olsa da kontör yoktu arayamazdım ya " dedi..
"Gel buradan ara dedik bak tıraşda oldun istersen şu kıyafetleride giy görüntülü arayalım ananı" dedik.
Yeni giydiği kıyafetlerle aynada kendine baktı. Yüzündeki sevinç hepimizin yüreğine değmisti.
Çevirdik numarayı açtı anası telefonu!
"Oğlummmmm" dedi gerisi ağlama hıçkırık...
"Ah sen benim oğlum musun nerdesin ne hale gelmişsin sen çok zayiflamissin oğlumm" dedi anası..
"İyiyim ana iyiyim şimdi daha da iyiyim ellerinin tersiyle sildiği gözyaşları ile..
Sonra arkada iki çocuk göründü babaannelerinin ardından.
"Babaanne babamlam mı konuşuyorsun sen?"
"Evet yavrularım babanız aradı sonunda"
Sonra uzun bir sessizlik...
Duyulan sadece hıçkırık sesleriydi!
Çocuklar ile baba uzun uzun ağladılar...
Çocukların en küçüğü;
"Baba gel artık anasız babasız kaldık bir yıldır gelsen artık dön bizede anan baban yok senin demesinler artık bize baba herkese seni göstericez bak babamız geldi diyeceğiz" dedi.
Büyük olan çocuk ise daha suskun" içine içine" ağlıyordu.
Onlar ağlıyor biz ağlıyorduk.
Bu garip adamın hikayesine!
Sonra biraz para toplayıp koyduk Arif'in cebine bir de yol bileti aldık.
"Bak Arif iyi insanlarda var.Sende insana rast geldin dediğin gibi. Sen sakın küsme hayata bırakma çocuklarını orada boynu bükük" deyip İzmir'e el birliğiyle yolculadık Arif'i..!
Aradan altı ay geçti Arift' en bir mektup bize ici teşekkürler ile dolu!
Mektubun icine de çocukları ve annesi ile birlikte gülerken çekilmiş resmini koymuş bir de..
Yine bilindik ama etkili dua ile noktalamış mektubunu..
"İnsana rast gelesiniz, rast gelsin işleriniz Allah razı olsun" diye.
Seninde Arif seninde hep iyi insanlara çıksın yolun bundan sonra her daim!
Hayat işte kime dokunsan ayrı bir hikaye ayrı bir imtihan ve o hikayede kendine çıkaracağın hep bir paye var iste..!
Alabilenlere selam olsun...
Hepimizin yolları hep iyilere iyiliklere çıksın her daim inşaallah..
Nevin Aktekin Gülfırat
TEREF