Argos’un hikayesi, antik edebiyatın en dokunaklı sadakat sembollerinden biri olarak kabul edilir.

Bu gün, 10:54           
Argos’un hikayesi, antik edebiyatın en dokunaklı sadakat sembollerinden biri olarak kabul edilir.
Argos’un hikayesi, antik edebiyatın en dokunaklı sadakat sembollerinden biri olarak kabul edilir. Bu hikaye, M.Ö. 8. yüzyılda yazılmış Homeros’un epik şiiri Odisseia’dan gelir. Odisseia, Truva Savaşı’nın ardından vatanına dönmeye çalışan Ulysses’in tehlikelerle dolu uzun yolculuğunu anlatır. Bu yolculuk boyunca Ulysses, savaşlar, gemi kazaları ve sürekli ölüm tehdidiyle karşı karşıya kalır. Yirmi yıl sonra nihayet memleketi İthaka’ya ulaşır. Ancak, Ulysses kılık değiştirmiştir ve kimse onu tanıyamaz. Ailesi ve en yakın dostları bile onun kim olduğunu anlayamaz. Yine de bir can, onu tereddütsüz tanır.
Argos, yaşlı ve ihmal edilmiş köpeği, bir toz yığınının üzerinde yatmaktadır. Uzakta, ustasını görür. Kulakları hafifçe dikilir ve kuyruğu zayıf bir hareketle sallanır. Ayağa kalkamayacak kadar bitkin olsa da, yıllardır beklediği sahibini tanımak için son gücünü toplar.
Bu kısa ama yürek burkan sahne, Odisseia’nın XVII. Şarkısı’nda geçer ve edebiyatın en dokunaklı anlarından biri olarak kabul edilir. Herkesin unuttuğu Argos, sadakatle bekleyerek sonunda ustasını görür. Ve o sessiz sevinç anında, huzur içinde ölüme teslim olur.
Bu sahne, köpeklerin koşulsuz sevgisine adanmış ebedi bir övgüdür: Onlar asla unutmaz, umudunu kaybetmez ve sevgileri değişmez. Argos’un sadakati, zamanları aşarak bize insan ile köpek arasındaki bağın ne kadar kutsal olduğunu hatırlatır. Bir köpeği sevmiş olan herkes için bu sahne, kalbin en derinliklerine işler. Bu hikaye, büyüklük ya da kahramanlıkla ilgili değil, sessiz sadakatin ve bağlılığın güçlü bir ifadesidir.
Le Monde Littéraire












Teref.info © 2015
E-mail: n_alp@mail.ru            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.