HABABAM SINIFINI DEFALARCA BIKMADAN İZLEYENLER LÜTFEN BU YAZIYI DA OKUSUN!

Bu gün, 10:54           
HABABAM SINIFINI DEFALARCA BIKMADAN İZLEYENLER LÜTFEN BU YAZIYI DA OKUSUN!
Televizyon ekranlarında “Hababam Sınıfı” filmini kim bilir kaç kez izlemişizdir.
Hele Tarık Akan’lı, Kemal Sunal’lı bölümleri defalarca izlememize rağmen yine ekran başına kilitlenmedik mi her seferinde?
Şimdi size bir yazı sunmak istiyorum.
Geçmişte yaşanan geçek bir öykü bu.
Komik mi yoksa çok hazin mi kararı siz verin.
Ama lütfen sonuna kadar okuyun ve ondan sonra Hababam Sınıfı’nı tekrar düşünün.
Gerçek öykümüz şöyle;
Küçük bir mahkeme salonunda savcı iddanameyi okumaya başladı..
“Sayın hakim, kitap kırmızı kapakla çıkmıştır ve adı ‘Sınıf’tır.
Bu nedenle TCK’nın 216. maddesine göre, yani ‘halkın; din, dil, ırk, mezhep, sosyal sınıf veya bölge farklılığı açısından farklı özelliklere sahip bir kısmını, diğer bir kısmı aleyhine kin ve düşmanlığa ittiği’ gerekçesiyle suçludur. Gereğinin yapılmasını arz ederim.”
Adam şaşkınlıkla etrafına baktı. Her şey ona şaka gibi geliyordu. Bir şiir kitabı için miydi tüm bunlar?
Öğretmendi, yıllarını okuldaki öğrencilerine vermişti. “Çocuklarım” diyordu onlara.
Kitabında da çocuklarını anlatmıştı zaten.
O halde neydi suç olan? Neden buradaydı?
Savcı devam ediyordu.
“Ama kitap kırmızı, üstelik adı da Sınıf!”
Şiirlerinden kesik kesik mısralar geldi adamın aklına...
“Yoklama defterinden öğrenmedim sizi,
benim haylaz çocuklarım!
İsterken adam olmanızı
çoğunuz semtine uğramaz oldu okulun
palto, ayakkabı yüzünden,
kiminiz limon satar, Balıkpazarı’nda
kiminiz Tahtakale’de çaycılık eder.”
Buydu söyledikleri sadece.
Bu nedenle Nazım Hikmet’in kitaplarından sonra ilk kez bu kitap toplatılmış ve yasaklanmıştı.
Kapağını rengi kırmızıydı!
Adı da; Sınıf’tı.
Beyninde zonklamaya devam ediyordu, yasaklanan kitabındaki şiirler..
“Benim bilgili, becerikli çocuğum,
kalktığın zaman tahtaya yüzünün kızarması neden?
Ayağında sağlamca bir papuç
sırtında bir ceket yok diye mi?
Ne var bunda sıkılacak,
utanmak bize düşer çocuğum!”
Birden herkes ayağa kalktı.
Hakim kararı açıklıyordu..
Hayatında ilk kez tutuklanıyordu adam!..
6 ay hapiste yattı.
O zamanki yasalara göre 6 aydan fazla hapiste yatan bir kişi öğretmenlikten çıkarılıyordu.
Adam tam tamına 6 ay hapiste yatmıştı! Ne bir gün fazla ne bir gün eksik.
Ama 6 aydan fazla yatmış gösterilip öğretmenlikten de atıldı!..
Yılmadı, onlara güzel bir dünya kurabilmek için yazmaya devam etti.
Tutuklandı yine, işkenceye maruz kaldı, hatta yetmiş yaşında kendi köyünün halkı içinde gözleri bağlanarak elleri kelepçeli gözaltına bile alındı.
Bu adam kim mi?
Bu adam; sizin romanlarını okuduğunuz, tiyatro ve filmlerini izlediğiniz “Hababam Sınıfı”nın yazarı Rıfat Ilgaz’dır.
Hababam Sınıfı’nın hatırına..
Rıfat Ilgaz gibi değerlerimizi unutmayalım..
Unutturmayalım!
Can ATAKLI












Teref.info © 2015
E-mail: n_alp@mail.ru            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.