Yine bir 29 Ekim arifesi idi, yine Cuma hutbesinde Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ten bahsederek bir rahmet okumak çok görülmüştü. Ve ben yine yazmıştım:
"Ali Erbaş, bu ülkenin millî güvenlik sorunudur!
Diyanet İşleri Başkanlığı, bugün "Yaşlılarımıza Vefa, Rahmet ve Mağfiret Vesilemizdir" konulu Cuma hutbesi yayınladı. Hutbenin sonunda Atatürk'ün adını anmadan Cumhuriyet'in kuruluşunun yıldönümü ile ilgili lütfedip bir kaç cümleye yer verdi. Her nedense Perşembe gününden hutbe metnini internet sitesine koyan Diyanet, bu sefer Cuma öğlene doğru yayınladı.
Atina Başpiskipozu hutbeyi hazırlasaydı eminim o bile bu kadarını yapmazdı. Böyle önemli bir günde Cumhuriyetin kurucusuna rahmet okumayı ahlaki bir görev sayardı.
Ali Erbaş'ın Atatürk alerjisi artık yadsınamaz bir gerçeklik halini aldı. Bu alerji, ancak ve ancak Türklüğe karşı duyduğu alerji ile ifade edilebilir. "Keşke Yunan galip gelseydi" diyecek kadar alçalan bir bunağı ziyaret etmesi bile bu alerjisinin tezahürü idi. Bu adamn derhal bu o kurumun başından uzaklaştırılması gerekirken neden yeniden atandığı da ayrı bir muamma. Bu adam, birlik ve beraberliğimiz için bir sorun haline gelmiştir. Toplumun değerleri ile kavgalı, Türklük ile, Atatürk ile kavgalı bir zihniyetin böyle hassas bir kurumum başında olması, her şeyden önce bir millî güvenlik sorunudur.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki gençler, Avrupa'nın on katı hızla dinden ve dini kurumlardan uzaklaşarak deizme ve ateizme yöneliyorlar. Bunun tek sebebi Ali Erbaş ve onun gibilerdir. Milli şuurdan ve ahlaktan yoksun, güce, paraya, lükse tapınan yeni moda muhafazakârlar da gençlerin dinden uzaklaşmasında büyük etken. Zira bırakın gençlere rol model olmayı, kendilerinden tiksindirmekte hızlarına yetişilmiyor. Allah, dinimizi ve ülkemizi bu adamlardan korusun.
Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın Mustafa Kemal ATATÜRK!"
Mete Kaya
Teref.az