Emin ÇÖLAŞAN
Bugün sözünü etmek istediğim siyasetçiler özellikle memleketin olaylarla dolu günlerinde ortaya çıkıp isimlerinden söz ettirirler
Aynı zamanda piyasaya çıkıp belli konularda girişimlerde bulunurlar.
Bunların günümüzdeki örnekleri ortada...
Biri Hatay’ın eski büyükşehir belediye başkanı Lütfü Savaş.
Seçimlere CHP’den girdi ve kazandı.
Büyükşehir belediye başkanı olmayı başarmıştı.
Uzun bir tereddütten sonra son seçimde partisi onu aday göstermiş olsa bile tepesi attı ve sağda solda konuşmaya başladı.
★★★
Aslında bir yere kadar haklıydı...
CHP kendisini gönülsüz biçimde aday gösterince kırgınlığı arttı...
Ve Hatay’da Büyükşehir belediye başkanlığını AKP adayı kazandı.
Kendi adıma söylüyorum, o zaman gerçekten üzülmüş, CHP yönetimini eleştirmiş ve Lütfü Savaş’ın haksızlığa uğradığını savunmuştum.
Ancak işin içyüzü biraz farklıydı.
Biraz irdeleyince karşımıza değişik bir tablo çıkıyordu.
★★★
Lütfü Bey önce AKP’li idi ve seçime AKP adayı olarak girip kazanmıştı. Partisi kendisini aday göstermeyince bu kez CHP’den aday oldu ve kazandı.
Son yerel seçimlerde yine CHP’den aday gösterildi ama Türkiye’de siyaset artık değişmişti.
Büyük deprem nedeniyle Hatay halkı kendisine tepkiliydi.
Deprem sonrasında halka yeterli destek veremediği için eleştiriyordu.
Hatay halkının ve partili seçmenlerin bir bölümü Lütfü Savaş’tan yana tavır koyuyor, bir bölümü ise kendisini kesinlikle istemiyordu.
Sonuçta parti yönetiminde büyük tartışmalar yaşandı ve karar verildi...
Lütfü Savaş aday gösterildi...
Ama halkın öfkesi ağır basınca Hatay’daki büyükşehir belediyesi seçimini yeniden AKP kazandı.
Kendisini hiç tanımamakla birlikte bu sonuca ben de üzülmüş ve CHP yönetimini eleştirmiştim. Hatay’da olanları bilmiyordum ama bence hatalı bir tercih yapılmıştı.
★★★
Aradan yine uzun bir süre geçti ve geldik son olaylarla birlikte siyasi gelişmelere...
CHP 6 Nisan günü kurultay yapma kararı verdi. Önemli bir karardı.
Fakat o da ne!..
Medyaya birkaç gün önce yeni bir haber düştü:
“Lütfü Savaş 6 Nisan’da yapılacak CHP kurultayının iptal edilmesi istemiyle mahkemeye başvuruda bulundu.”
Haber inanılır gibi değildi ama doğruydu.
★★★
Böyleleri bugüne kadar Türkiye siyasetinde zaman zaman ortaya çıkmıştır.
O partide yerin sağlamsa, seni yeniden aday gösterdikleri ve kazandığın takdirde her şey iyidir!..
Ama günün birinde rüzgarlar değişir ve yenilgiye uğrarsan her şey tu kakadır...
Partini yıllarca savunmuşsundur.
Fakat istediğin olmamışsa mahkemeye bile başvurmaktan çekinmezsin.
Şimdi sormak gerekir:
Bu Lütfü Savaş acaba kime çalışıyor?
Yanıt belli.
AKP’ye çalışıyor.
Kendi ismini kendi lekeliyor.
VE MERAL AKŞENER
Bu hanımefendinin öyküsü kitaplara sığmaz. Nerelerden nerelere sürüklendiğini belki kendisi bile unutmuştur.
Kendisini son olarak İYİ Parti Genel Başkanı olarak görmüştük.
Başkan hanımın Meclis’te epeyce milletvekili vardı ama yeterince muhalefet yapması bir türlü mümkün olmuyordu. Herhalde bir şeylerden korkuyordu.
Bazılarına göre vaziyeti idare etmesini iyi bilen becerikli biri idi ama bazıları tam tersini savunuyordu...
Hem siyasi dönekti, hem de yetersizdi.
Günün birinde partisinden ayrılmak zorunda kaldı. Yerine yapılan seçimi o günlere kadar adını pek duymadığımız Müsavat Dervişoğlu kazandı.
Dervişoğlu yeterli çıktı.
İyi bir hatip, sağlam ve kişilikli bir adam.
Şu anda İYİ Parti olarak 28 milletvekiline sahipler. Çok iyi muhalefet yapmayı başarıyorlar.
★★★
Peki, ama bütün bunlar olurken Meral Hanım nerede?
Kayboldu gitti.
Görevini yapabiliyor mu?
Özel işlerini bilmiyorum ama resmi görevini bile yerine getiremiyor çünkü
ortalıkta yok! Sesi soluğu çıkmıyor.
Küstü mü, yoruldu mu, bıktı mı, yoksa yetersizliğini kabul mü etti?
Birileri Türkiye’de siyasetin renkli tablosunu çıkarsa inanın ortaya çok sayıda muhteşem ‘eserler’ çıkar!
O kalabalık arasından daha nice Lütfü Savaş’lar, nice Meral Akşener’ler fışkırır!
Emin ÇÖLAŞAN