Şişli Terakki İlkokulu'nda birinci sınıftayken Şahika isminde çok iyi bir sınıf öğretmenimiz vardı. Bana Doğan Kardeş Yayınları'nın "Fen ve Tabiat Ansiklopedisi"ni hediye etmişti. Onun içinde paleontoloji maddesine rast gelince zihnimdeki sorularımın yanıtlarını buldum. Bu ansiklopedide bütün hayvanlar vardı ve öğrendiklerim beni çok heveslendirdi. Yine o günlerden bir gün ailecek dedemin oturma odasındaydık ve bana "Büyüyünce ne olacaksın?" diye sordular. "Taşlarla ve kemiklerle uğraşan bir adam olacağım," cevabını verdim. Babam da bunun üzerine "Galiba onlara jeolog diyorlar," demişti. Neredeyse ailemin benden bir önceki neslinin erkek mensuplarının hepsi üniversite mezunu olsa da evimizde jeoloji konusunda bir cehalet hakimdi.
İşte o ansiklopedi, bendeki fitili ateşledi ve tutkumu keşfettim. Ardından da Jules Verne'den "Arzın Merkezine Seyahat" kitabını okuyunca kendi kendime "Adam olacaksan işte böyle bir adam olman lazım!" dedim. Jules Verne'in kitaplarını okuyunca insan öncelikle yaşadığı coğrafyayı iyi bilmesi gerektiğini öğreniyor..
Mesela ben ilkokuldayken "Kuroşivo"yu bilirdim. "Kara nehir" demektir. Japonya'dan güneye doğru akan soğuk bir akıntıdır. Çoğu insan bugün bile bilmez.. Benim bilmemin de tek sebebi, "Denizler Altında Yirmi Bin Fersah"taki Kaptan Nemo karakterinin bu nehri anlatmasıydı. Örneğin "Benguela Akıntısı" da Güney Atlantik'te, saat yönünün tersine dönen bir soğuk su akıntısıdır ve güneyden gelir... (A. M. CELAL ŞENGÖR, "Senin Cahilliğin Benim Yaşamımı Etkiliyor", MASA Kitap, 2023)