‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok!
Bu gün, 00:02
Sahte diploma skandalı Türkiye’de kamu kurumları ve vatandaşlara ait neredeyse ele geçirilemeyen bilginin olmadığını gösterdi. Kurumların başındaki yöneticilerin bilgileri ile kimlikler çıkarılıyor, resmi işlemler yapılıyor. Girmek isteyip de giremedikleri kurum yok gibi.
Bu bize vahim bir gerçeği gösteriyor: ‘Dijital devlet’ ele geçirilmiş!
Çünkü sahte diploma üretenlerin, e-imza alabilmek için öncelikle hedef aldıkları yetkililerin kimlik bilgilerini bulmaları gerekiyor.
İşte onu nasıl bulduklarının kanıtını da diploma skandalı patladığı günlerde hazırlanan bir başka iddianamede açıkça görüyoruz.
Olay Nisan ayında basına yansıdı. Ama her zaman olduğu gibi yine yetkililer tarafından yalanlandı, devletteki ‘büyük veri yağmasının’ engellendiği iddia edildi. Oysa Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın iddianamesi dehşet manzarayı bütünüyle ortaya koyuyor.
O iddianameyi bir kez daha hatırlayalım…
101 MİLYON KİŞİNİN VERİSİ ÇALINDI
16 kişilik bir çete, 17 kurumu delik deşik etmiş, elde ettikleri 101 milyon kişiye ait verileri bir güzel ‘havuzda’ toplamış ve kullanıma sunmuş. Bu şu demek: Devletin elindeki bilgilerden oluşan devasa havuz, her türlü suçun işlenmesi için muazzam bir alt yapı olmuş. Öyle ki, MİT bile olayın mağduru!
İddianameye göre Altınbaş, Dumlupınar, İzmir Tınaztepe, Nişantaşı, On Dokuz Mayıs, Tekirdağ Namık Kemal üniversitelerinin sınavlar dahil tüm öğrenci bilgileri alındı. Yüreğir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kimi kurumlarına sızıldı.
Bunun yanında pek çok kamu kurumu da bulunuyor. Çetenin ele geçirdiği kurumlar ve onlara ait sistemler şöyle:
* MEB’in e-Okul, e-Sınav uygulamaları ve Açık Öğretim Lise sistemi
* Gelir İdaresi’nin İnteraktif Vergi Dairesi sistemi
* Sağlık Bakanlığı’nın Aşı Takip Sistemi ve Halk Sağlığı Yönetim Sistemi
* Üniversitelerin öğrenci bilgi sistemleri
* Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden Mekansal Adres Kayıt Sistemi
* Türkiye İş Kurumu sistemi üzerinden sigorta, ölüm vb. bilgiler
* Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu sisteminden araç plakası
* SGK’ya ait Medula Eczane ve MEDŞAHIS sistemin bilgileri
* Tapu ve Kadastro’nun Coğrafi Bilgi Sistemi
Bu kurumlardaki bilgiler ile GSM hatlarından ölüm-doğum belgelerine, araç sahipliğinden arsa-arazi varlığına, kullanılan ilaçlardan hangi hastalıkların geçirildiği, ne tür tedavi görüldüğüne, diplomalardan sınav sonuçlarına… kısaca aklınıza ne gelirse elde edildi. Çete üyeleri bunu yaparken onlarca MİT mensubunun adresine kadar her türlü bilgisini de deşifre etti.
HER TÜRLÜ SUÇ İÇİN KULLANILIYOR
Çarpıcı olan konulardan birisi de her iş için kullanıma hazır gerçek kimliklerin olması. Çetenin kurduğu sistemde bu bilgi şöyle yer alıyor: ’45 milyon tertemiz kimlik!’
Peki bu bilgilerle neler yapılmış ve yapılıyor?
Savcılık madde madde sıralıyor:
* Oluşturulan panellerde ‘mahkum sorgu’, ‘Milli Savunma Bakanlığı sorgu’, ‘ilaç sorgu’, ‘hastane sorgu’, ‘TCKN'den araç sorgu’, ‘ada parsel sorgu’, ‘tapu sorgu’ vb. bölümler oluşturuldu.
* MİT, polis, jandarma ve asker kimlik kartları, T.C. kimlik kartı, ehliyet, diploma vb. gibi sahte belgeler üretildi
* Kara para aklama, dolandırıcılık, şantaj, uyuşturucu madde ticareti, insan ve silah kaçakçılığı gibi katalog suçlar organize edildi
* Maddi gelir elde etmek isteyen 18 yaş altındaki çocukların suça teşvik edilmesi, siber zorbalık gibi birçok yasa dışı faaliyet icra edildi
*Muhtelif kamu kurum ve kuruluşlarının sistemlerinden tüm T.C. vatandaşlarına ait GSM, plaka, meslek, tapu, öğrenim, vesikalık fotoğraf vb. elde edildi
* Üniversitelere ait sistemlerden öğrenci, burs ve öğrenim kredisi gibi bilgiler alındı
* Ücret karşılığında EGM sistemleri üzerinden GBT, HTS sorguları yapılarak satıldı
Yani daha güvenli olduğu, usulsüzlüklerin önleneceği iddia edilen devletin dijital altyapısı, aksine her türlü suçun zemini haline geldi. Ve bu olaylara dair yapılan soruşturmaların içinde yetkili kimse sorumlu tutulmuyor. Mağdur milyonlarca insanın emanet bilgilerini tutan devlet kendini, ‘asıl mağdur benim’ diyerek soruşturma dosyalarının başına yazıyor.
En mağdur devletse, vatandaşı kim koruyor?
Bahadır Özgür
halktv
Bu bize vahim bir gerçeği gösteriyor: ‘Dijital devlet’ ele geçirilmiş!
Çünkü sahte diploma üretenlerin, e-imza alabilmek için öncelikle hedef aldıkları yetkililerin kimlik bilgilerini bulmaları gerekiyor.
İşte onu nasıl bulduklarının kanıtını da diploma skandalı patladığı günlerde hazırlanan bir başka iddianamede açıkça görüyoruz.
Olay Nisan ayında basına yansıdı. Ama her zaman olduğu gibi yine yetkililer tarafından yalanlandı, devletteki ‘büyük veri yağmasının’ engellendiği iddia edildi. Oysa Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın iddianamesi dehşet manzarayı bütünüyle ortaya koyuyor.
O iddianameyi bir kez daha hatırlayalım…
101 MİLYON KİŞİNİN VERİSİ ÇALINDI
16 kişilik bir çete, 17 kurumu delik deşik etmiş, elde ettikleri 101 milyon kişiye ait verileri bir güzel ‘havuzda’ toplamış ve kullanıma sunmuş. Bu şu demek: Devletin elindeki bilgilerden oluşan devasa havuz, her türlü suçun işlenmesi için muazzam bir alt yapı olmuş. Öyle ki, MİT bile olayın mağduru!
İddianameye göre Altınbaş, Dumlupınar, İzmir Tınaztepe, Nişantaşı, On Dokuz Mayıs, Tekirdağ Namık Kemal üniversitelerinin sınavlar dahil tüm öğrenci bilgileri alındı. Yüreğir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kimi kurumlarına sızıldı.
Bunun yanında pek çok kamu kurumu da bulunuyor. Çetenin ele geçirdiği kurumlar ve onlara ait sistemler şöyle:
* MEB’in e-Okul, e-Sınav uygulamaları ve Açık Öğretim Lise sistemi
* Gelir İdaresi’nin İnteraktif Vergi Dairesi sistemi
* Sağlık Bakanlığı’nın Aşı Takip Sistemi ve Halk Sağlığı Yönetim Sistemi
* Üniversitelerin öğrenci bilgi sistemleri
* Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden Mekansal Adres Kayıt Sistemi
* Türkiye İş Kurumu sistemi üzerinden sigorta, ölüm vb. bilgiler
* Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu sisteminden araç plakası
* SGK’ya ait Medula Eczane ve MEDŞAHIS sistemin bilgileri
* Tapu ve Kadastro’nun Coğrafi Bilgi Sistemi
Bu kurumlardaki bilgiler ile GSM hatlarından ölüm-doğum belgelerine, araç sahipliğinden arsa-arazi varlığına, kullanılan ilaçlardan hangi hastalıkların geçirildiği, ne tür tedavi görüldüğüne, diplomalardan sınav sonuçlarına… kısaca aklınıza ne gelirse elde edildi. Çete üyeleri bunu yaparken onlarca MİT mensubunun adresine kadar her türlü bilgisini de deşifre etti.
HER TÜRLÜ SUÇ İÇİN KULLANILIYOR
Çarpıcı olan konulardan birisi de her iş için kullanıma hazır gerçek kimliklerin olması. Çetenin kurduğu sistemde bu bilgi şöyle yer alıyor: ’45 milyon tertemiz kimlik!’
Peki bu bilgilerle neler yapılmış ve yapılıyor?
Savcılık madde madde sıralıyor:
* Oluşturulan panellerde ‘mahkum sorgu’, ‘Milli Savunma Bakanlığı sorgu’, ‘ilaç sorgu’, ‘hastane sorgu’, ‘TCKN'den araç sorgu’, ‘ada parsel sorgu’, ‘tapu sorgu’ vb. bölümler oluşturuldu.
* MİT, polis, jandarma ve asker kimlik kartları, T.C. kimlik kartı, ehliyet, diploma vb. gibi sahte belgeler üretildi
* Kara para aklama, dolandırıcılık, şantaj, uyuşturucu madde ticareti, insan ve silah kaçakçılığı gibi katalog suçlar organize edildi
* Maddi gelir elde etmek isteyen 18 yaş altındaki çocukların suça teşvik edilmesi, siber zorbalık gibi birçok yasa dışı faaliyet icra edildi
*Muhtelif kamu kurum ve kuruluşlarının sistemlerinden tüm T.C. vatandaşlarına ait GSM, plaka, meslek, tapu, öğrenim, vesikalık fotoğraf vb. elde edildi
* Üniversitelere ait sistemlerden öğrenci, burs ve öğrenim kredisi gibi bilgiler alındı
* Ücret karşılığında EGM sistemleri üzerinden GBT, HTS sorguları yapılarak satıldı
Yani daha güvenli olduğu, usulsüzlüklerin önleneceği iddia edilen devletin dijital altyapısı, aksine her türlü suçun zemini haline geldi. Ve bu olaylara dair yapılan soruşturmaların içinde yetkili kimse sorumlu tutulmuyor. Mağdur milyonlarca insanın emanet bilgilerini tutan devlet kendini, ‘asıl mağdur benim’ diyerek soruşturma dosyalarının başına yazıyor.
En mağdur devletse, vatandaşı kim koruyor?
Bahadır Özgür
halktv