ARAP İHANETİ.
8-10-2024, 09:08
…BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞİ’ nda, İSTANBUL Araplara sürekli altın gönderilirken, Türk askeri çoğu çöl olan güney cephesinde sıradışı yoksunluklar, açlık, donanımsızlık ve ağır bir Arap ihaneti altında savaşıyordu. 1916 yılında SURİYE, SİNA-FİLİSTİN ve HİCAZ’ da görev yapan OSMANLI SEYYAR ORDUSU’ nun (KUVVA-İ SEFERİYE ), 700 bin askerinin yarısını tüfeği yoktu. 35 bin asker 2000 kilometrelik MEKKE demir yolunu korumak için ayrılmıştı. CEMAL PAŞA, kendi P dahil, kalan güçleri bir araya toplamaya çalıştığında, tüm Lübnan’da elinde yalnızca bir piyade taburu kalmıştı, o da 800 kişiydi…Medine’yi koruyan 8 bin kişilik askeri GÜCÜN “savunmayı kendi olanaklarıyla yapmasına” karar verilmişti yani kaderine terk edilmişti...1917 yılında, demir yolunu savunan birliklerin büyük bölümü ile MEDİNE savunmasına katılan Türk askerlerinin tümü ŞEHİD oldu. Medine’yi savunan Türk birliği hiçbir yardım almadan, bu kutsal kenti tam iki yıl savundu. Burada, eşine az rastlanır bir insanlık dramı yaşandı. Tek ulaşım aracı olan develer kesilip yendi. O da tükenince çöl çekirgeleriyle beslenilmeye çalışıldı…
İNGİLİZLER, KIZILDENİZ kenarındaki Elvecih’i, Arap ayaklanmacılarının silah ve parayla beslendiği bir üs yapmıştı. LAWRENCE adlı ajanlarının örgütlediği çeteleri, demiryolu boyun ca dağılmış olan Türk birliklerine saldırttılar. DEMİRYOLUNUN tahrip edilmesi ya da kum fırtınalarıyla örtülmesi nedeniyle ulaşım sürekli kesiliyor, çok geniş bir alana yayılmış olan Türk birlikleri yardım alamadığı için; açlık, hastalık ya da çatışmalar içinde yok olup gidiyordu.
BİR TÜRK SUBAYI, cephe koşullarını şöyle anlatıyordu: “Erlerin giysileri, yamanamayacak durumda, yırtık pırtık paçavralar haline gelmiştir Ayağa giyilen çizme, potin ve yemeniler parça parçadır ve askerin tümünde bunlar da yoktur. ÇIPLAK ayaklara mahmuz (çizme ve potinin arkasına takılan ve atları dürtüp hızlandıran demir parça) takıyoruz... Geçen gün Araplar tarafından soyularak çırıl çıplak hale getirilen altı subayla dörtyüz kadar er geldi. Tümen, bunların hiç olmazsa avret yerlerinin (insanın görülmesi ayıp olan yerleri) örtülmesi için çaba harcadı...
ELİMİZDEKİ bitkin erat ve atla herhalde mağlup olacağız, sonuçta hepimiz, Araplar tarafından çırılçıplak soyulup rezil olacağız..
KAYNAK; METİN AYDOĞAN "ANTİK ÇAGDAN KÜRESELLLEŞMEYE YÖNETİM GELENEKLERİ VE TÜRKLER"
TEREF