SARIKAMIŞ DRAMININ EN ACIKLI HİKAYELERİNDEN BİRİSİ : NARGİN ADASI
2-12-2024, 00:13

DİĞER ADIYLA CEHENNEM ADASI YA DA YILANLAR ADASI
”𝐓𝐚𝐫𝐢𝐡𝐢𝐧 𝐡𝐢𝐜̧ 𝐛𝐢𝐥𝐦𝐞𝐝𝐢𝐠̆𝐢𝐦𝐢𝐳 𝐠𝐢𝐳𝐥𝐢 𝐬𝐚𝐲𝐟𝐚𝐬ı𝐧ı𝐧 𝐬𝐚𝐤𝐥ı 𝐨𝐥𝐝𝐮𝐠̆𝐮 𝐭𝐨𝐩𝐫𝐚𝐤𝐥𝐚𝐫𝐝ı𝐫 𝐛𝐮𝐫𝐚𝐬ı.”
Nargin Adası Türkiye tarihinin en acıklı hikayelerinden birinin adresi. Sarıkamış’ta esir alınan askerlerin işkencehanesi, yaklaşık 10 bin Türk şehidin korkunç şartlarda can verdiği yer. 100 yıl sonra bile hala toprak üzerinde kemiklerin olduğu görülebiliyor. Dünyadaki Türk-İslam eserlerini yeniden ayağa kaldıran Türkiye için öncelikli işlerden biri 100. Yılında Nargin Adası’na bir Türk şehitliği yapmak olmalı.
Ada, Bakü’nün karşısında Hazar Denizi’nde. Yaklaşık 900 dekarlık yüz ölçümüyle bölgenin en büyük adası. Su kaynağı ve bitki örtüsü yok. Yılanlarıyla ünlü. Bu nedenle tarihteki adı Yılan Adası. Rusların uzun yıllar hapishane olarak kullandığı Nargin Adası, içinde bulundurduğu esirler ve zehirli yılanlarıyla ‘cehennem ada’ olarak da adlandırıldı. Ruslar tarafından esir alınanların konulduğu ada, Birinci Dünya Savaşı sırasında, Prens Oldenburg’un talimatıyla esir kampına dönüştürüldü.
Ancak bizim için Nargin, Türkiye ve Azerbeycan arasında yıllarca sürecek ayrılıktan önceki adeta son temas noktası. Ada’da yaşananlar dilden dile anlatılan bir fedakarlık ve kardeşlik hikayesi gibi.
𝐑𝐮𝐬𝐥𝐚𝐫ı𝐧 𝐓𝐨𝐩𝐥𝐚𝐦𝐚 𝐤𝐚𝐦𝐩ı 𝐍𝐚𝐫𝐠𝐢𝐧’𝐝𝐞 𝐧𝐞𝐥𝐞𝐫 𝐨𝐥𝐝𝐮?
Osmanlı Ordusu, Birinci Dünya Savaşı’nda on bir ayrı cephede savaştı. Yüz binlerce şehit ve yaralının yanı sıra çok sayıda esir de verdi. O cephelerden biri de Kafkasya’ydı. Sarıkamış Harekâtı başta olmak üzere, Kafkasya Cephesi’nde Ruslarla savaş 1917 yılı sonlarına kadar sürdü. Savaş sırasında tutsak düşen Türkler, Rusya’nın çeşitli bölgelerindeki esir kamplarına dağıtıldı. Kampların en tüyler ürperticisi Nargin Adası’ydı.
Sarıkamış Harekatı sırasında Ruslar, Anadolu köylerinden sadece askerleri değil, sivilleri de esir alıyordu. Hedef on binlerce kişiyi Sibirya’ya sürmekti. 1915 yılının değişik dönemlerinde esirlerin buraya getirilişi devam etti. Bilinen sayı 8 bin ile 12 bin arasında. İlk olarak demir yoluyla getirilmeye başlandı Türk esirler. Ancak bu topraklara bir Türk’ün esir olarak getirilişi halkta büyük infial uyandırdı. Azeriler istasyon çevresinde toplanıyor, Rus askerlerin engellemeleri altında protesto gösterileri yapıyordu. Bu zulüm sevkiyatına engel olmaksa imkansızdı.
𝐀𝐝𝐚𝐝𝐚 𝐄𝐫𝐦𝐞𝐧𝐢 𝐚𝐬𝐤𝐞𝐫𝐥𝐞𝐫 𝐠𝐨̈𝐫𝐞𝐯𝐥𝐞𝐧𝐝𝐢𝐫𝐢𝐥𝐝𝐢
Türk esirlerin çoğu, açlıktan, susuzluktan, hastalıktan, yılanların zehirlemesi ve Rusların kurşuna dizmesiyle şehit oluyordu. O dönem de Ruslarla işbirliği içinde olan Ermeni askerler ve subaylar da Türklere işkence yapıyordu. Adada özellikle görevlendirilen Ermeni askerler, Türk esirlere verilen yemek istihkakını daha da azaltarak, manevi ve maddi işkencelerle şartları zorlaştırıyordu.
𝐓𝐮̈𝐫𝐤 𝐞𝐬𝐢𝐫𝐥𝐞𝐫𝐞 𝐮𝐳𝐚𝐧𝐚𝐧 𝐞𝐥: 𝐍𝐞𝐫𝐢𝐦𝐚𝐧𝐨𝐯
O dönem Azerbaycan topraklarında yaşayan halk durumdan bihaberdi. Esir Türklerin durumu hakkında bilgi almak için çabalar başladı. Çalınan kapı dönemin komünist siyasi liderlerinden Doktor Neriman Nerimanov oldu. Nerimanov ‘esirleri muayene etme’ gerekçesiyle adaya çıkmayı başardı. Dönüşte Nargin’deki duruma ilişkin hazırladığı rapor, esaret sürecinde dönüm noktalarından biri oldu.
Nerimanov o tarihlerde Şehir Duması’na sunduğu raporda şunları söylüyordu: “Burada su çetinlikle ele düşen bir şeydir. Burası adeta arsa-i kerbeladır. Su olanda hörek yok, hörek tapılanda su yoktur. Bu yılanlar yuvasında yaşamaya değil, ölmeye mahkum olan zavallılar susuzluktan göğermiş, kurumuş dillerini ağızlarından çıkarıp dudaklarını kemiriyor, ‘su’ diye ah vah ediyorlardı. Burada içmeyede su tapılmıyor. Sivil esirler içinde 80 yaşında bitmiş halde ihtiyar kişilerle, 2 yaşından 15 yaşına kadar körpe çocuklar vardır.” Nerimanov’un ortaya çıkardığı Türk esirlere uygulanan vahşi işkenceler, Azerbaycanlıları harekete geçirdi.
𝐂𝐚𝐧𝐥𝐚𝐫ı 𝐩𝐚𝐡𝐚𝐬ı𝐧𝐚 𝐓𝐮̈𝐫𝐤𝐥𝐞𝐫𝐢 𝐤𝐨𝐫𝐮𝐝𝐮𝐥𝐚𝐫
O günlerde Azerbaycan Rus işgali altında olmasına rağmen, bölge Türkleri esirlere yardım için büyük bir çare arayışına girişti. Yerli basın ve kanaat önderleri devredeydi. Aleni ve gizli teşkilatlar kuruluyor, bu vasıtayla esirlerin ihtiyaçlarının karşılanmasına ve durumlarının iyileştirilmesine gayret gösteriliyordu. Rus yönetimiyle iyi ilişkileri bulunan aileler esirlere önce yardımlar göndererek destek olmaya çalışsa da durum katlanılmazdı ve yeni çareler bulmak kaçınılmazdı.
Türk esirler ‘fabrikalarda işçiye ihtiyaç var’ gerekçesiyle Bakü’ye getirilmeye başlandı. İkinci adım, çalışma bahanesiyle getirilen esirler için hafta sonu izni almak oldu. Esirlerin temizlik, beslenme gibi ihtiyaçları karşılanıyordu. Zaman geçtikçe esirler tamamen Nargin Adası’ndan koparılmaya çalışıldı. Yani kadın-erkek gönüllüler hayatlarını ortaya koyarak esirleri Nargin’den kaçırıyor, esirlere normal hayat şartları sunmaya çalışıyordu.

𝐂𝐞𝐡𝐞𝐧𝐧𝐞𝐦 𝐚𝐝𝐚𝐬ı𝐧𝐝𝐚𝐧 𝐤𝐚𝐜̧𝐚𝐧𝐥𝐚𝐫 𝐯𝐞 𝐭𝐚𝐧ı𝐝ı𝐤 𝐢𝐬𝐢𝐦𝐥𝐞𝐫
Nargin Adası, binlerce Türk için işgalin, esaretin ve ölümün adı. Çok az bir kısmı için ise özgürlüğün, kaçışın, esarete başkaldırının. O kaçış az önce sözü geçen ciddi teşkilatlanma sayesinde yaşandı. Esirlerin akşam saatlerinde geri götürülmesi sırasında ikili bir kayık düzeni kurulur. Esirler bir kayığa bindirilir. Arkadan ikinci bir kayık daha yola çıkarılır. Önceki kayık batırılarak suya düşen Türk esirler arkadaki boş kayığa alınır, kıyıya çıkarılır.
Nargin Adası esir olan ve oradan kurtulmayı başaranlar arasında tanıdık bir isim de var; Türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Vecihi Hürkuş. Hürkuş Sarıkamış’ta savaşan rütbeli bir asker. Esir alındıktan sonra ikili kayık sistemiyle kurtarılanlardan biri. Esaretten kurtuduktan sonra, önce anakaraya, ardından İran üzerinden Anadolu’ya kaçtı. Kaçışlarda kullanılan ana güzergah da bu oldu. Adada 12 bine yakın esir olsa da bunlardan kaçının kurtarıldığı konusunda bilgiler net değil.
𝐍𝐚𝐫𝐠𝐢𝐧’𝐝𝐞𝐧 𝐌𝐢𝐥𝐥𝐢 𝐌𝐮̈𝐜𝐚𝐝𝐞𝐥𝐞’𝐲𝐞 𝐮𝐳𝐚𝐧𝐚𝐧 𝐲𝐨𝐥
Nargin’den kurtuluşlarda dikkat çeken bir detay da var: Kurtuluş Savaşı’nda cephede bulunan komutanların bir kısmı bu ‘cehennem adasından’ kurtulan rütbeli subaylardı. Yani Türk-Azeri dostluğunun etkisi 100 yıl önce çok boyutlu, çok geçişken unsurları barındıran bir unsur. Tıpkı o adadan kurtulanların Kurtuluş Savaşı’nda yer alan askerler olması gibi, Azerbaycan halkının Anadolu’daki kardeşlerine Birinci Dünya Savaşı boyunca süren yardımı da kayıtlara geçen en önemli anektodlardan.
Kafkas İslam Ordusu’nun oraya gidip ülkenin bağımsızlığına katkı sağlaması gibi, Azerbaycan’ın Anadolu şehirleri işgale uğradıkça kurduğu yardım ağı da bir vefa vesikası. O dönemde Bakü’de kurulan Hayriye Cemiyeti’nin topladığı ve Anadolu’ya gönderilen yardımlar gibi.
Kurtuluş Savaşı sürecinde de Mustafa Kemal’in Nerimanov’a gönderdiği ve destek ile yardım talebinden bulunan mektubuna verilen yanıt da tarihi bir örnek. Mustafa Kemal o mektupta yardımların hepsini karşılayacağını söylüyor. Aldığı cevap ise 100 yıllık bağın özeti mahiyetinde: ”Kardeş kardeşe borç vermez, ancak yardım eder.”
𝐆𝐨̈𝐫𝐮̈𝐧𝐭𝐮̈𝐥𝐞𝐫 𝟗𝟐 𝐲ı𝐥 𝐬𝐨𝐧𝐫𝐚 𝐨𝐫𝐭𝐚𝐲𝐚 𝐜̧ı𝐤𝐭ı
Nargin Adası’nda 10 bine yakın Türk asker ve sivilin şehit edildiği tahmin ediliyor. Yaşananlara dair görüntüler ise vahşetten tam 92 yıl sonra, Rus Gizli Servis Teşkilatı KGB’nin arşivlerinden çıktı. KGB tarafından propaganda amaçlı çekilen o kayıtlarda, 10-15 kişi aynı kaptan yemek yiyor; Esirlerin, açlıktan beden ve akıl sağlıklarını kaybettikleri anlaşılıyor. Adada çekilen görüntüler arasında, çoğu anne ve babasız kalan bebek ve çocukların toplu halde denize girmeleri de kaydedilmiş.
https://www.youtube.com/watch?v=_Hdt2tsxt4M
İlgilenen dostlar için Azerbaycan Türkü kardeşlerimiz tarafından yapılmış Nargin adasını ve tarihini anlatan video linki
Merih Tan