Kadim Savaşçılar mı, Başka Bir Medeniyetin İzleri mi?
Tarih boyunca pek çok medeniyet, göçlerle şekillendi ve dünyanın dört bir yanına yayıldı. Ancak bazı göç hareketleri, sıradan nedenlerle açıklanamayacak kadar gizemli izler bırakıyor. Hunlar da bu gizemin içinde yer alan kadim topluluklardan biri. Geleneksel tarih anlayışı, Hunların Orta Asya’dan batıya doğru ilerleyen bir göçebe kavim olduğunu söyler. Ancak bu göç sadece fiziksel bir hareket değildi; boyutlar arası geçişlerin de işin içinde olduğu çok daha büyük bir olay yaşanmış olabilir.
Hunların tarih sahnesine çıkışı oldukça ani ve etkileyiciydi. MÖ 3. yüzyılda Çin’in kuzeyinde, Büyük Hun İmparatorluğu’nu kurarak tarih sahnesine adım atan bu savaşçı topluluk, kısa sürede geniş bir bölgeye yayıldı. Ancak nereden geldikleri ve nasıl bu kadar güçlü bir askeri yapıya sahip oldukları hâlâ tam olarak açıklanamıyor. Çin kaynaklarına göre, Hunlar göçebe savaşçılar olarak anlatılsa da, onların kökenlerinin daha eski ve bilinmeyen bir medeniyete dayandığını düşünüyoruz..
Eğer klasik tarih anlatımından biraz uzaklaşıp farklı bir perspektifle bakarsak, Hunların dünya dışı bağlantıları veya boyutlar arası geçişlerle bu dünyaya gelmiş olabilecekleri ihtimali ortaya çıkıyor. Türk ve Moğol mitolojilerinde sıkça geçen “Göksel Tanrılar” ve “Gök Ataları” kavramları, Hunların sıradan bir göçebe topluluk olmadığını düşündürüyor. Örneğin, eski Türk destanlarında bahsedilen “gök kapıları” ve “ışık sütunları”, boyut kapılarıyla ilişkili olabilir mi?
Bana göre, Hunların aniden tarih sahnesine çıkması ve büyük bir güçle yayılması, bilinmeyen bir teknolojinin veya farklı bir boyuttan gelen bilgilerin etkisiyle mümkün olmuş olabilir. Belki de Hunlar, bizim anlayamadığımız bir bilgiye veya enerjiye erişim sağlayarak büyük askeri stratejiler geliştirdi. Çünkü savaş taktikleri, atlı okçuluk teknikleri ve hızları o dönem için inanılmaz derecede üstündü. Hatta Çin Seddi’nin inşa edilme sebeplerinden biri de Hunların ilerleyişini durdurmaktı.
Bir diğer ilginç konu ise, Hunların Avrupa’ya kadar ulaşan göçü. Eğer onlar sadece bir yerden bir yere giden savaşçılarsa, neden belirli noktalara yöneldiler? Neden bazı bölgeleri atlayıp belli merkezlerde yoğunlaştılar? Belki de belirli enerji hatlarını takip ediyorlardı ya da eski bir medeniyetin kalıntılarını keşfetmeye çalışıyorlardı. Günümüzde bazı araştırmacılar, dünya üzerinde gizli enerji noktaları ve portallar olduğuna inanıyor. Eğer bu doğruysa, Hunların bu portalları kullanarak yer değiştirme ihtimali var mıydı?
Bence tarih, yalnızca yazılı belgelerle açıklanamayacak kadar derin ve çok boyutlu bir yapıya sahip. Hunların kökeni hakkında kesin yargılara varmadan önce, onların neden bu kadar büyük bir etki yarattığını ve nasıl bir bilgiye sahip olduklarını daha iyi anlamamız gerekiyor. Belki de tarih, bizim düşündüğümüzden çok daha büyük bir sırrı içinde barındırıyor ve Hunlar, bu sırrın sadece küçük bir parçasıydı..
Coşkun Arslan
TEREF