2000 yıldan bu yana aynı yerdeymişiz.

3-08-2024, 00:01           
2000 yıldan bu yana aynı yerdeymişiz.
BU RESME İYİ BAKIN ARKADAŞLAR
ÜLKEMİZİ, GEÇMİŞİ, GELECEĞİ VE ACI GERÇEKLERİ ANLATIYOR..
Bu resim sümerleri ve babilleri tasvir eden bir resim. Çeşitli kazılarda resimde kullanılan tohum ezme taşı gibi başka bulgur yaptığımız yuvarlak taşlarda bulunmuştur.
2000 yıldan fazla bir süredir kullanılan bu araçları biz daha düne kadar kullanıyorduk. 50 yıl önce dedelerimizin kullandığı kağnılarla 3000 yıl önce kullanılan kağnılar aynıydı. .
Ve biz bundan 50 60 yıl öncesine kadar 2000 3000 yıl öncesi yaşayan insanlar gibi yaşıyorduk.
Aynı araçlar, aynı kerpiç evler, aynı toprak kiremit cam tahta ve metalleri kullanıyorduk. Neden binlerce yıldan fazla bir süre insanlık bir adım dahi ilerlemedi?
Dile kolay tam 2000 hatta 3000 yıl hiç ilerlemeden aynı şekilde yaşamak ne acı bir olay.!
Hiç düşündünüz mü biz ve insanlık Neden binlerce yıldır ilkel bir şekilde durduk ve son yüzyıldır birden zıplayıverdik? Avrupa'da aynı şekildeydi onlarda 2000 yıl bir adım ileriye gitmeden beklediler de son 200 yıldır birden şahlanıverdiler.
Yani Ülkemizde köylerimizde büyüklerimiz 100 yıl önce nasıl yaşıyorlardı ise 3000 yıl öncede aynı yaşıyorlardı. hiçbir icat insanlığın yararına hiçbir buluş gerçekleşmedi.
Sadece daha keskin kılıçlar, daha uzun menzilli savaş okları, mıncırıklar, krallar padişahlar ve din adamları için büyük şatolar ve mabetleri içeren mimari yetenekler gelişti. ve sarayda yaşayanlar için altın değerli taşlardan oluşan takı eşyaları içat edildi. .
Çin tarafından son zamanlar barut icad edilmişti yani icad edilen her şey sadece krallar ve savaşlar için yapıldı.
Peki Neden böyle oldu.
MS 1.Yüzyılda Romalılar bilinen keşfedilmiş eski dünyanın tek hakimiydi. Ak denizi göl haline getirmişlerdi. Romalılar 312 yılında hristiyanlığı kabul ettiği tarihte durdu.
Geçmişteki belli bir seviyeye gelmiş bilimi teknolojiyi tıp ve astronomiyi yaradana şirk koşmak diye sıfırladılar.
Bilimle matematikle astronomiyle tıp ile alakalı tüm kitapları kütüphaneleri mekanları bunlarla uğraşan insanları öldürüp yakıp yıkıp yok ettiler.
Tüm bilim kadınlarını cadı diye yaftalayarak direklere bağlayarak yaktılar. İncilin Mısır’dan Çıkış bölümündeki bir ayette. ([2] Mısır’dan Çıkış 22. bölüm 18. ayet )“Bir cadının yaşamasına müsamaha göstermeyeceksin.” diye yazıldığı için yakıldılar.
Romalıların hristiyanlığı kabulu kendi intiharları olmuştu. Papalar kiliseler yönetimde söz sahibiydi artık. Bilimin sanatın teknolojinin varlık gösterbilmesi imkansızdı.
Sürekli doğuya sözde hristiyanlığı yaymak için yaptıkları haclı seferleriyle elde ettikleri ganimetler altınlar köleler onlara fayda sağlamamıştı. Önce doğu batı diye ikiye bölünmüşler. Sonrasında batı Roma tamamen çöküp yok olmuş. Sadece bizans adıyla doğu roma imparatorluğu kalmıştı.
Bunun sonucunda Emeviler ve Abbasiler islamı yaymak için rövanş olarak seferler düzenlemişler ispanya'nın Yarısına kadar Avrupayı ele geçirmişlerdi.
Varsa yoksa dindi. Din ile yönetildikleri için onlarda tarihin kanlı çöplüğünde yerlerini almışlardı. Ve yeryüzünde hiçbir güç bilimle bilgiyle sanatla ilgilenmemişti. Bugün dünyanın en büyük rantı petrol uyuşturucu ve silah satışları için din kullanılıyorsa, o tarihte en büyük rant olan Altın, köle, cariye adı altında kutsal seks ticareti ve ipek yolu tekstil ticareti için yine din kullanılıyordu.
Bütün dinler aynıdır din insanın içinde ve ruhani dünyasında kalması gereken bir olgudur onu oradan çıkarır krumsallaştırır yönetime siyasete sokarsanır bir adım ilerleyemeden çökersiniz.
Bu arada Avrupa'da kiliselerin tüm kanlı muhalefetine rağmen dalga dalga yayılan rönesans hareketi başlamıştı. Paralelinde bizans günden güne küçülüyor güçsüzleşiyordu.
İşte tam böyle bir zamanda istanbul'u fetheden "Fatih Sultan Mehmet" çıkmıştı ortaya...
Yeniklikciydi, Din sultasının gericiliğin kendisini kullanmasına izin vermiyordu aksine o bunları kullanıyordu.
Kendisi yabancı dil olarak Yunanca, Latince, bir kaç Slav dili, Farsça ve Arapça bilmekteydi. Türk-Rönesans aydınıydı. imparatorluğunda sanata bilime felsefeye önem veren bir liderdi.
Sayesinde Osmanlı impratorluğu kendisi öldükten sonra bile Dünyada her konuda, her dalda bir numara ve Süper güç olmuştu. Dünya tarihinde dinler arası toplumlar arası adil ilişkiyi onun gibi adil yürüten lider olmamıştı. imparatorluk sistemine engel olarak gördüğü bazı türk beyliklerine karşı yaptığı operasyonların dışında hiçbir hatası olmamıştı.
Ve dünyada artık sadece süper güç Osmanlıydı . Bu durumdan insanın gururlanmaması övünmemesi elde değildir. Fatih Sultan Mehmet öyle bir sistem bırakmıştır ki kendisinden sonra gelen 3. murat zamanına kadar imparatorluk en muhteşem zamanını yaşamış din yönetimini saraydan elinden geldiği kadar uzak tutmaya çalışmıştı.
Ama ne varki 3 murat döneminde öyle birşey yaşanmıştır ki bu Osmanlı'nın çöküş sürecinin başlanıgıcı olmuştu.
1576 yılında Takiyüddin dünyanın ilk rasathanesini kuruyor. Ancak saraya yobaz arap islamcıları çöreklenmiş ve arap ebu sud şeyhülislam olmuştur artık. Araplar necip millet denilerek tüm milletlerden kutsal ön planda tutulmaktadır. Allah’ın işine karışıyor sapıktır meleklerin bacaklarına bakıyor diye Takiyüddin’in rasathanesi başına yıkılır. Osmanlı tıpkı Roma gibi o günden sonra gelecek vaadetmiyordur artık.Ve muhteşem Osmanlı müthiş bir çöküş sürecine giriyor.
1514 yavuz selim ve Şah ismail arasında çıkan savaştan sonra Osmanlı Türklere mesafe koymuştu. Sarayda türklerden boşalan yeri Araplar doldurmuştu. Bu yobaz arapçıların dünya devi koca bir imparatorluğu çökertme süreci başlamıstı artık. Matbaanın gelişini bile 400 yıl geciktirmiş, resmi dilin arapca olmasını bile teklif etmişlerdir.
İmparatorluğu her türlü;
Bilimden,
Teknolojiden,
Sanattan,
Edebiyattan,
Endüstriden,
Tarımsal gelişimden,
Dünya coğrafi araştırmalarından,
Savaş silah teknolojisinden,
Ekonomi biliminden,
Uluslararası ticaretten,
Diplomasiden,
Entelektüaliteden,
Sağlık ve sosyal gelişimden,
istihbarat gelişiminden,
Demokratik ilerlemeden,
Kalifiye insan kaynaklarından,
Kültürel gelişimden mahrum bırakmış diğer devletlerle rekabet gücünü sıfırlamıştır.
En son zaman Osmanlı öyle bir hale gelmiştir ki Yüzyıllarca padişahlar ''kapitülasyon'' adı altında yabancılara öyle imtiyazlar verdi ki gün geldi tepemize çıktılar. Bankalar, işletmeler, limanlar vs onlarındı. Ordumuz Voynuklar, Martolozlar, Cerahorlar ismiyle Hristiyan askerlerle doluydu.
Gün geldi Almanlar yönetti. Paralarımızın üzerine Fransızca, Ermenice, Yunanca ibareler kondu. Devlet dairelerinde onların bayrakları dalgalanıyordu. Faturalardan istasyon isimlerine tren biletlerine kadar her şey onların dilindeydi.
Aynı bugün Suriyelilere tanınan imtiyazlar vergi, askerlik gibi ayrıcalıklar o kadar artmıştı ki bir yabancı suç işlediğinde Osmanlı zabiti onu tutuklayamıyor, kendi konsolosu gelip ilgileniyordu. İşte bu rezil düzende Duyun-u Umumiye kurulmuş ve yabancılar Osmanlı maliyesine tamamen el koymuştu.
Biz bunlarla uğraşırken 14. yüzyıldan başlayarak Avrupa'da rönesans hareketi iyice yayılmış dini düşüncelerin dinin siyasete ve yönetime etkisi azalmış 18. yüzyıldan sonra yavaş yavaş bilimsel düşünce ve felsefe öğretileri meyvalarını vermeye başlamıştı.
En son 1789 Fransız devrimiyle papazlar kiliseye kapatılmış, laik bir eğitim ve yönetim şekilleri kurulmuş matbaa icat edilmiş buhar makinası tren vapur icat edilmiş, radyo telgraf telefon teflon elektrik motor icat edilmiş at arabalarının yerini otomobiller almıştı. binlerce yıldır dincilerin egemenliğinden kurtulan yer yüzü bilimle bilgiyle felsefeyle aydınlanmayla hızla şaha kalmıştı..
işte Avrupa'daki insanlık adına tüm bu gelişimi kendi çıkarı için kullanmak isteyen Emperyalizm Koca imparatorluğu çökerttikleri sistemle bu kez Türkiye Cumhuriyetini tamamen yok etmek istiyor. Sadece vatanımızı değil. Milliyetimizi türklüğü'de yok etmek istiyorlar. Türk ordusunu dağıttıkları davanın adını boşuna "ergenekon terör örgütü" koymadılar.
Nedir ergenekon? Altay dağlarında 400 yıl yaşamış türklerin ana yurdudur. Amaç Türklüğü aşağılamaktır. Kurmaca tezhalarla yahudi haham Tuncay Güney'in pkk'li itifrafcı teröristlerin şahitliğinde namuslu Atatürk'çü generalleri zındanlara attılar. Bu ülkeye demografik işgal, yozlaşma ve türklük şuurunu yok etmek için suriyelileri afganları ıraklıları arapları boşuna doldurmuyorlar. Türk ve Atatürk kelimelerini eğitim kitaplarından mufredatlardan boşuna kaldırmıyorlar. istiklal marşına onuncuyıl marşına, milli bayramlarımıza tahamülsüzlükleri bundandır.
O nedenle 20 yıldır bakanlık yapanların yüzde 90ı türk kökenli değildir.
O nedenle andımız Türkiye Cumhuriyeti tabelaları bütün kurumlardan kaldırılıyor.
O nedenle 20 yıldır hiçbir yönetici, hiçbir bakan, hiçbir vali, hiçbir milletvekili, hiçbir kaymakam "Ne mutlu türküm diyene " sözünü söyleyemiyor. biliyorlar ki Türkiye Cumhuriyetini yok etmeye engel olacak tek olgu türk milli şuurudur.
Sevgili arkadaşlar tam 20 yıldır gözlerimize din perdesi çekerek ayaklarımızın altındaki vatanı yavaş yavaş bizden alıyorlar.. Büyük ölcüde başarılı oldular.
Osmanlı'nın son döneminde olduğu gibi varlık fonu politikasıyla tüm bankalarımızı kurumlarımızı ele geçirdiler. Ülkenin her yerinde yeraltı kaynaklarımızı limanlarımızı satın aldılar. kar eden tüm kuruluşlarımız fabrikalarımız ellerine geçti ordumuzun en mahrem yerlerini dahi biliyorlar.
Ordumuzu kendilerinin uzak karakolu haline getirdiler. Mehmetciğimiz sınır dışında Libya'da neden şehit oluyor? kimin için şehit oluyor? çıkarımız nedir? oradaki petrol kuyularına biz mi sahip olacağız? yoksa bazı şirketler mi? neden açıklamıyorlar.? çıkarılan bedelli yasasıyla yoksul evlatlarımıza yazık değil mi?
Kozmik odaya girdiler 873 türk istihbarat ajanı deşifre oldu ve hepsini katlettiler. En stratejik kurumlarımız iletişim ve bilişim araçları ellerinde, bir operasyon yapılacağı zaman teröristlerin herkesden önce haberi oluyor. ülkemizin 73 noktasına üs kurdular. En güzel yerlerimiz sahillerimiz ormanlarımız fabrikalarımız ellerine geçti.
Satılmadık tek bir yerimiz kalmadı. Artık şimdi bu derin uykudan uyanma tüm gerçekleri öğrenme ve aydınlanma vaktidir.
Kimse siyaset ,türkçülük, milliyetcilik yaptığımı veya din düşmanlığı yaptığımı düşünmesin.
Ben araştıran ve emperyalizmi iyi bilen bir kişi olarak ülkem aşkına içimin kanayan yarasını dışa vuruyorum. Yukarıda tarihsel olarak anlatıklarım zaten bir düşünce değil tüm dünyanın bildiği gerçekleşmiş durum tespitleridir..tartışması bile olmaz.
Din düşmanı değilim. Çünkü biliyorum her millet kendi islam anlayışını kendi milli kültürüne benzeterek yaşıyor. Uzak doğuda bazı musluman ülkelerde anaerkil topluluklar vardır kadınlar ne derse o olur.
Somali çok fakir müslüman bir ülkedir her tarafı deniz ama balık yemeyi günah sandıkları için halkı açlıktan ölüyor.
Arapların kendi tarzlarındaki islam anlayışlarından başka milli kültürleri yoktur. Yani arap tarzındaki islam anlayışı arap milliyetciliğidir. Onlar da islamı kendilerine milli kültürlerine benzetmiştir.. ne durumda oldukları ortadadır.
Ama en doğrusu en asili Türk'ün islam anlayışıdır. Türkler müslüman olduktan sonra islama değer katmışlardır. O nedenle kimse Türklere arabın islamını dayatamaz.
Türk'ün islam anlayışı tarikatlarda sapkın cemaatlerde, kurum ve kuruluşlarda, konjüktürel kirli kanlı ülke yönetimlerinde değil, gönüllerde ve vicdanlardadır. İslam, inanan türk insanının iç güzelliğinde ve iyilik taşıyan duygularındadır.
Bunu yaşadığım bir örnekle anlatmak istiyorum: .
Fransaya dönüş için arabamı hazırlarken baktım annemin namazı bitmiyor saatler sürdü sonunda bitirince sordum neden uzun sürdü diye. Sizin için sureler okudum kazasız belasız Allah'ın yoldaşlığında varasınız diye dedi. Sordum hangi sureleri okudun diye, saydı hepsini. tamamının türkce anlamını söyledim bak dedim okuduğun surelerin hiçbirinin anlamıyla ilgisi yok dedim.
Olsun dedi annem. Ben o duaları okurken anlamını bilmesem bile okurken sizi düşündüm. Okuduğum o surelerin karşılığında Allah'a size yardımcı olsun diye yalvardım.
Sadece sizin için dua etmedim öyle yapsaydım bencillik olurdu Allah kabul etmezdi. Türkiye'den giden müslüman cavur herkes için yalvardım önemli olan budur dedi.
İşte Türk insanının islam güzelliği budur. Kendi güzelliğidir, kendi içidir. Türk'ün inancındaki bu asalet ne siyasete, ve tarikata, ne de devlet yönetimine sığar. Birileri birilerine islam öğretecekse araplar gelsin Türklerden öğrensin..
Biliyorum tüm bu yazdıklarımı birileri not ediyor şikayet ediyor. belki birgün o an geldiğinde tutuklama yada infaz için fişleniyorum.. çünkü sadece burda değil yıllardır her yerde yazıyorum. Hiç umrumda değil, Ben yaşayacağım kadar yaşamışım.
Bu ülke için nice gençlerimiz mehmetciklerimiz şehit olmuş. Nice yurtsever aydınlarımız cezaevlerinde çürümüş can vermiş hala binlercesi içerde. Bu vatan için bir fazla olursa benim için şeref olur onur olur. Korkum bu değildir. Korkum emperyalizmin ileriye doğru büyük olaylar kaoslar planlamış olmasıdır.
Belki bedel ödeyeceğiz ama emperyalizm hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti'ni türk'ün en kutsal değeri islam aldatmacasıyla araplaştıramayacak. Ve en sonunda yepyeni bir Bağımsız demokratik laik bir Türkiye Cumhuriyeti Kurulacak.
Kimseye muhalefet etmiyoruz. Siyaset de yapmıyoruz vatan derdindeyiz. herkes yaşam kavgası veriyor. Geçim derdindeler. Bazı şeyleri bilmeyebilir göremeyebilir. farkında olamayabilirler.
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı bile kandırılabiliyor ve bunu söylüyor. O nedenle Tam da bu zamandaÜlkemizin tamamı eksiksiz Ak partilisi, CHPlisi, MHPlisi, İYİ Partilisi hepsinin tek yumruk olma sımsıkı sarılma vaktidir. Bu vatan Hepimizin. Önümüzdeki yıllar çok çetin geçebilir. Birlik beraberlik içinde her şeye hazır ve tedbirli olmalıyız.
Bulent Dundar
TEREF












Teref.info © 2015
E-mail: n_alp@mail.ru            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.