"Bir Türk öldürmek yetmiş gavur öldürmekten daha sevaptır" diyen Vatan haini olan Şeyh Sait ve Seyid
Rızaya Rus general madalya takarken bu kare ihanetin belgesi olarak tarihe geçti.
Musul ve Kerkük bu gün sınırlarımız içinde değilse sebebi bu haindir!
MUSUL'U ŞEYH SAİT YÜZÜNDEN KAYBETTİK
Sözde müslüman adı şeyh fakat kendisi Türk düşmanı olan hainin öne gideni şerefsiz ŞEYH Sait, 1865 yılında Elazığ'da doğdu. DOĞMAZ OLAYDI KEŞKE TÜRKİYE ŞİMDİ SÜPER GÜÇ OLACAKTI ONUN YÜZÜNDEN BU FIRSATI KAYBETTİK MAALESEF.
Musul konusu Lozan Konferansına gelmiştir. Fakat Musul konusu Lozan konferansında çözülememiştir. Bunu iyi anlamak lazım. Musul’un kaybedilmesiyle Lozan konferansı ve Lozan anlaşmasının ilgisi yoktur. Anlaşma imzalandıktan sonra Türkiye ile İngiltere arasında Musul konusundaki görüşmeler başlar. Konu daha sonra 20 Eylül 1924’te Milletler Cemiyeti’ne intikal eder. Burası önemli. Konunun Milletler Cemiyetine intikal etmesinin hemen akabinde 13 şubat 1925’te Şeyh Sait isyanı başlar. Şeyh Sait isyanı ile içeride ilgilenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti tabi ki zorluklarla karşı karşıya kalacaktır. 5 Haziran 1926’da imzalanan Ankara anlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti Musul ve Kerkük bölgesinden vazgeçecektir. Daha doğrusu buraları bırakacaktır. Bunları anlatanlar bu soruyu sorsunlar; ’Bu Şeyh Sait isyanı neden çıktı, kimler çıkarttı?’ Şimdi baktığımız zaman Türk tarihi açısından çok değerli eserleri olan Bernard Lewis der ki; Şeyh Sait isyanının çıkartılmasının arkasındaki ana neden, Atatürk Devrimleri ne Cumhuriyet devrimlerine karşı din elden gidiyor diye devlete ayaklanmayı başlatan Şeyh Sait ve Şeyh Sait’in yanında bu isyana katılanlardır.
Bu isyanı İngilizler desteklemiştir.
Ayaklanmanın başladığı günlerde, Bağdat’taki Fransız Komiserliği Paris’e 40 sayfalık bir rapor gönderdi. Ortadoğu’da, birbiriyle çelişen Fransız-İngiliz çıkarlarını ve buna bağlı olarak Kürt-İngiliz ilişkilerini irdeleyen raporda, Şeyh Sait’ten de söz ediliyor; şunlar söyleniyordu: “Şeyh Sait, 1918 yılından beri amacı İngiliz Mandası altında bir Kürt devleti kurmak olan İstanbul Kürt Komitesi’ne bağlı olarak çalışmaktadır. Şeyh Sait, 1918’de, Kürdistan Bağımsızlığı Türkiye Komitesi lideri Abdullah Bey tarafından, İngilizlerin Kürt politikasındaki temel unsurlardan olan Binbaşı Noel’le ilişkiye geçirildi…İngilizlerce desteklendi , bu dönemde Musul meselesi görüşülecekken Musula çökelim Türkiyeyi bölelim dediler ve neticede kurnaz İngilizler,Türk devleti bu isyanla uğraşırken fırsattan istifade ederek Musula çöktü.
Şu soru çok haklı bir sorudur. 13 Şubat 1925’te Şeyh Sait isyanı çıkartılmasaydı, belki bu gün farklı bir coğrafya ile Türkiye Cumhuriyetinin sınırları farklı sınırlarla karşı karşıya kalabilirdi ve Petrol zengini süper bir güç olabilirdik.Ne yazıkki hain şeyh sait ayağımıza çelme taktı.
Hilafetin kaldırılmasının ardından 13 Şubat 1925'te Piran'da, İngiltere'den aldığı destekle Türkiye Cumhuriyeti ve devrimlerine karşı isyan başlattı. Piran'ın ardından önce Darhani ilçesini sonra Elazığ'ı aldı. Onlarca Mehmetçiği Türk askerini öldürdükten sonra güney doğuya yöneldi.
7 Mart'ta Diyarbakır'ı kuşattı ancak sert direnişle karşılaştı. Bu isyan yüzünden Ankara da karıştı. Başbakan Fethi Okyar istifa etti. Görevi bir kez daha İsmet İnönü üstlendi. Büyük Millet Meclisi de devreye girdi ve Takriri Sükun (vatana ihanete karşı huzurun sağlanması) Kanunu'nu çıkararak, İstiklal Mahkemeleri'ni kurdu. İsyanın en önemli etkisi ise İngilizler'in cesaret bulup, Musul kozunu masaya sürmesi oldu. Türkiye, Lozan'da vermediği Musul'u, bu isyan yüzünden kaybetti. Şeyh Sait ve adamları, yakalandı. İstiklal Mahkemesi'nde yargılanarak, idama mahkum edildi. Canı cehenneme
Ateşleri bol olsun cayır cayır yansınlar bölücü hainler
Ülkemize çok şey kaybettirdiler daha hala ülkemizde bunları sevenler ve bu sevenlerle işbirliği yapanlar var
Bunlarda bunları sevenlerde işbirliği yapanlarda katıksız vatan hainidir.Şeyh Sait güzellemesi yapanlar bu size kapak olsun sevdiğiniz adamın nasıl hain biri olduğunu ülkemize neler kaybettirdiğini görünüz.
Hainler için yaşasın cehennem
Mesut Kılıçoğlu