1968 Ekim'inde başlayan Erol Simavi - Gönül Yazar ilişkisinde 1970 kışında fırtına patladı..
24-03-2025, 10:04

Ne var ki bu fırtınanın temelinde, ne kıskançlık nöbetleri ne de küçük aşk oyunları yatıyordu.. Gönül hamileydi ve namı diğer "Baba", "Bunu aldıralım, bir sonrakini dünyaya getirirsin" diyordu..
Gönül Yazar, Erol Simavi ile beraberliğine dek nikah defterine birkaç kez imza atmıştı. İlk eşi 14 yaşındayken hayatını birleştirdiği Necdet Yazar'dı. Daha sonra Bedii Çapa ve Özden Çelik'le evlenmiş; hamileliklerinin düşükle sonuçlanması nedeniyle evliliklerinde çocuk sahibi olamamıştı. Şimdi bir kez daha anne olma fırsatını yakalamıştı. Üstelik bebeğin babası Türkiye'nin basın imparatoruydu. "Aldıralım" önerisi Taşbebek'i çileden çıkarmıştı:
- Buyurun kapı orada!..
Kapıyı çekip çıktı Erol Simavi.. Gönül Yazar, "Hayatımdan çıkıyormuşçasına çekip gitti.. Herhalde benim 'Yandım Allah!' deyip bebeği aldırmamı bekliyorlardı. Halbuki Erol Bey, baba olacağını öğrendiği zaman önce çok sevinmişti" diyecekti..
"Hürriyet"in patronu bir süre Gönül Yazar'ı ne aradı ne de sordu. Gönül Yazar, "Erol Simavi'nin, Recep Ada adında bir çalışanı vardı. Hem Belma Hanım'ın hem de benim işlerime koşan Recep Ada, her ay başında bir zarf getirir ve giderdi. Zarfın içinde 15 bin lira olurdu. Erol Bey çekip gittikten sonra bu para da gelmedi. Evimde çalışan madam ve ben, pirinç çorbası pişirip yiyorduk" diyecekti. Fakat bu arada, karnındaki bebeği dünyaya getirmekten vazgeçmesi durumunda, "Hürriyet"in patronunun onu paraya boğacağını ifade eden konuklar kapısından eksik olmuyordu..
"Hürriyet" gazetesinin 1969-1970 yıllarındaki Genel Yayın Müdürü FERHAN DEVEKUŞUOĞLU, kendisiyle 13 Nisan 2001'de yapılan röportajda şöyle anlatıyor:
"Gönül Yazar ile Erol Simavi birlikteydi. Gönül Yazar hamile kaldı, ancak bebeği dünyaya getirmesi aile tarafından istenmiyordu. Gönül ise, bebeği doğurmaya kararlıydı. O sıralarda Hürriyetin genel müdürü Orhan Erkanlı idi. Bir gün Erkanlı beni odasına çağırdı. Bebeğin doğumunun Hürriyet'in geleceği açısından iyi olmayacağını söyleyerek, 'Nasıl halledeceğiz bu işi?' diye sordu ve kendisinin bir planı olduğunu söyledi. Orhan Erkanlı'nın bana aktardığı plana göre, Divan Bar'ın müdavimlerinden ve Erol Bey'in yakın çevresinden biri, bir gün gazino çıkışında Gönül'ü arabasına alacak, yolda Gönül'e bir iğne yaparak onu uyutacak ve ardından da çocuk alınacaktı..
Öğrendiğime göre, Orhan Erkanlı, bu bana anlattığı planı daha sonra Erol Simavi'ye de anlatmış, ama Erol Simavi bu plana tamamen karşı çıkmış ve bebeğin doğmasını arzu etmiş.."
Gönül Yazar anlatıyor:
"Bir gün İlhan Turalı ('Hafta Sonu' gazetesinin genel yayın müdürü) bir miktar parayla eve geldi. Üç aylık hamileydim.. İlhan Turalı iyi bir adam. Onun beni, benim de onu sevdiğimi biliyorlar. 'Bunu yapsa yapsa İlhan yapar' diyorlar. Çünkü ben haftada bir 'Hafta Sonu' için yazı yazıyorum.. Dolayısıyla haftada bir gazeteye gidiyorum, sohbet ediyoruz. Turalı'nın eşi de gazeteci ve ailece birbirimize gidip geliyoruz.. Neyse, İlhan Turalı, 'Bak , bu çocuğu aldır, Erol'un gözüne girersin. Yoksa ortada kalırsın. Çocuğu ne nüfusuna alır, ne de bakar' dedi. 'Şu anda paran var mı?' diye sordu:
- Yok!
- Peki bu çocuk doğuncaya kadar ne yiyeceksin?
Tabii doğru sorulardı bunlar. Ben yataktaydım, yorganı sıyırıp karnımı gösterdim. Karnımı görüp ağlamaklı oldu. 'Bak ağabey, bu alınır mı?' dedim. İlhan Turalı, "Sen çocuklarını tutamıyorsun, bunu da nasıl olsa düşüreceksin. Gel bir delikanlılık yap, al bu parayı ve 'tamam aldırıyorum' de" dedi. Ben, 'Ağabey ya düşmezse' dedim ve nitekim düşmedi..
"Bana o gün paranın yanı sıra, İsviçre'de villa almayı teklif ettiler. 'Sana İsviçre'de villa. Git hayatını orada sürdür. Ömür boyu sana bakılacak. Yanında da kimi götürmek istiyorsan al götür' dediler. 'Hepsine değer, ya hiç çocuğum olmazsa!' dedim. Orhan Erkanlı ihtilalci olabilir, ama benim karnımdaki çocuğa karışamaz.."
Erol Simavi ile Gönül Yazar ilişkisinde fırtına 18 gün sürdü. İlhan Turalı'nın Gönül Yazar'a uğradığı günün akşamı Erol Simavi geldi ve barıştılar..
Gönül Yazar, hamileliğinin beşinci ayını dolduruncaya dek sahne almaktan geri kalmadı. Ardından, Erol Simavi'nin sağladığı maddi destekle ver elini İsviçre! "Hürriyet" İmparatorluğu'nun ikinci kuşaktan son varisini karnında taşımakta olan "Taşbebek"in İsviçre'yi seçmesi manasız değildi. Sophia Loren'i örnek almıştı!..
Önceki hamilelikleri, tıpkı Gönül Yazar'ınkiler gibi düşüklerle sonuçlanan dünyaca ünlü film yıldızı Sophia Loren, Aralık 1968'de dünyaya gelen büyük oğlu Carlo Uberto'nun doğumundan dört ay önce işlerini bir kenara bırakıp Cenevre'de dinlenmeye çekilmişti. İşte riskli bir hamilelik geçiren Gönül Yazar da, aynı yöntemi uyguladı.
İsviçre'ye uçtu ve tıpkı Loren gibi Cenevre'deki Intercontinental oteline yerleşti. Zamanı gelince, Loren gibi, Cantonal Hastanesinde doğum yaptı. Doğumu gerçekleştiren dünyaca ünlü hekim Hubert de Watteville, aynı zamanda İtalyan yıldızın da doktoruydu. Yattığı 57 numaralı odayı da, daha önce Sophia Loren kullanmıştı..
Erol Simavi'nin üçüncü çocuğu 9 Temmuz 1970'de Cenevre'de doğdu...
Gönül Yazar anlatıyor:
"Ben, Erol Bey'i Ali Han'a, kendimi Rita Hayworth'a, çocuğumuzu Prenses Yasemin'e benzettim. O yüzden kızımın adını 'Yasemin' koydum... Kızım olacağı içime doğmuştu ve bebeğin adını doğumdan önce koymuştum. Doğumdan önce Erol Bey telefon etmiş ve bana ortası yakut kenarları pırlanta bir yüzük aldığını söylemişti. 'Ulan, kız doğurmazsan hemşireye takacağım bu yüzüğü' diyordu. Doğrusu oğlan doğuracağım diye çok korktu çünkü kız istiyordu..
"Yasemin 2 kilo 730 gramdı. Saçlı doğdu. Bebek tıpkı onlara benziyordu. Odaya getirdiklerinde, bebeği görür görmez, 'Aman Allahım! Gözlerime inanamıyorum' dedi Erol Bey; 'Gönülcüğüm sanki babam yatıyor burada.. Bu, tıpatıp biziz! Bu senden hiçbir şey almamış..' Yasemin gerçekten de tıpkı onlara benziyordu.."
(İREM BARUTÇU, "BABIALİ TANRILARI/ SİMAVİ AİLESİ", Destek Yayınları, 2017)
Uğur Sari
TEREF