Çorum'a bağlı Boğazköy'de bulunan Hattuşa antik kentinin tarihi, Hititlerden çok daha önceye, Hattilere kadar uzanır. M.Ö. 1700'Ierde Kuşşara şehrinin kralı Anitta şehri yerle bir edip "Benden sonra gelecek kral Hattuşa'yı yeniden kurarsa tanrının fırtınası ile vurulacaktır" sözleriyle lanetlenmiş ancak ölümünden hemen sonra kral I.Hattuşili tarafından yeniden onarılıp Hitit Ülkesi’nin başkenti olmuştur.
Fransız Gezgin Charles Texier tarafından 1834 yılında keşfedilen şehirde beş kültür katmanı tespit edilmiştir. Hitit İmparatorluğu’nun arşivi olarak bilinen en eski kütüphanede 3500'e yakın çivi yazılı tablet bulunmuştur. Söz konusu tabletler günümüzde olduğu gibi duvarlar boyunca yer alan ahşap raflar üzerine sırayla yerleştirilmişti. Ayrıca tabletlerin içeriklerini belirten kil etiketler de ele geçmiştir. Çivi yazılı tabletlerde “Bin Tanrılı şehir” olarak bahsedilen Hattuşa, Hitit İmparatorluğunun başkenti olarak Anadolu’da yüzyıllar boyu çok önemli bir merkez olmuştur.
Günümüzde “Yazılıkaya” olarak adlandırılan Hitit İmparatorluğu'nun ulusal tapınağı, Hattuşa'nın 2 kilometre kuzeydoğusunda yer alır. Yazılıkaya Tapınağı, Hitit mimari özelliklerini yansıtan, “Büyük Galeri” (A odası) ve “Küçük Galeri” (B Odası) adıyla anılan iki kaya odadan oluşur ve dinsel içerikli kabartmalarıyla ünlüdür.
Anadolu'nun en eski ve köklü uygarlıklarından olan Hititlerin başkenti Hattuşa, 1986 yılında UNESCO tarafından insanlığın ortak zenginliği olarak kabul edilerek Dünya Mirasları Listesi'ne alınmıştır.
Hazırlayan: Osman Kürşat SERTTÜRK
TEREF