On iki yıl tuvaletlerini temizledim. Beraber geldiğim çocuğun oğlum olduğunu bilmiyorlardı..
Bu gün, 11:04

"On iki yıl tuvaletlerini temizledim. Beraber geldiğim çocuğun oğlum olduğunu bilmiyorlardı... ta ki hayatta kalmak için tek umutları olana kadar."
Benim adım Chinyere. Yirmi dokuz yaşında Oladimeji Malikanesi'nde temizlikçi olarak çalışmaya başladım.
Dul kalmıştım. Kocam bir bina çökmesinde hayatını kaybetti ve ben, dört yaşındaki oğlum Ifeanyi ile baş başa kaldım.
Bayan Oladimeji’ye yalvararak bir iş istedim. Beni dikkatle süzdü, küçümsedi ve sonra şöyle dedi:
“Yarın başlayabilirsin. Ama hiçbir çocuk ortalıkta dolaşmamalı. Arka odalarda kalacak.”
Kabul ettim. Başka seçeneğim yoktu.
Evcil hayvanların yaşadığı bölgelere taşındık. Tek bir yatak, sızdıran bir çatı ve sessiz bir hayat...
Her sabah mermer zeminleri fırçalıyor, tuvalet kapaklarını parlatıyor, Bayan’ın üç şımarık çocuğunun peşinden temizliyordum.
Gözümün içine hiç bakmadılar.
Ama oğlum… O izliyordu. Öğreniyordu. Ve her gün bana şunu söylüyordu:
“Anne, sana bundan daha büyük bir ev yapacağım.”
Tebeşirle, kırık fayanslarla rakamları öğretiyordum ona. Eski gazeteleri ders kitabı gibi okuyorduk birlikte.
Yedi yaşına geldiğinde, bir kez daha Bayan Oladimeji’ye yalvardım:
“Ne olur, çocuklarınızla aynı okula gitmesine izin verin. Daha çok çalışırım, ücretini öderim.”
Güldü:
“Çocuklarım, hizmetçilerin çocuklarıyla karışmaz.”
Ben de onu mahalledeki devlet okuluna yazdırdım. Her gün iki saat yürüyordu, bazen yalın ayak...
Ama asla şikâyet etmedi.
On dört yaşındayken eyalet çapında yapılan yarışmaları kazandı.
Jüri üyelerinden biri, İngiltere'den gelen bir kadın, dikkatini çekti:
“Bu çocuk çok yetenekli. Doğru imkânları olsa, olağanüstü biri olabilir.”
O kadın sayesinde uluslararası burs başvurusu yaptık. Ve kabul edildi...
Kanada’da prestijli bir bilim programına dahil oldu.
Bu haberi Bayan Oladimeji’ye verdiğimde donakaldı:
“Bekle… Beraber geldiğin çocuk… Bu senin oğlun muydu?”
Gülümsedim:
“Evet. Tuvaletinizi temizlerken büyüyen o çocuk.”
Ifeanyi Kanada’ya gitti.
Ben kaldım. Temizlemeye devam ettim. Görünmez olmaya devam ettim.
Ta ki her şey değişene kadar...
Bay Oladimeji kalp krizi geçirdi. Büyük kızlarına böbrek yetmezliği teşhisi kondu. Servetleri buhar gibi dağıldı.
Doktorlar şöyle dedi:
“Elimizden bir şey gelmez. Ama kimse size yardım etmek istemiyor.”
Sonra Kanada’dan bir mektup geldi:
“Benim adım Dr. Ifeanyi Udeze. Nakil uzmanıyım. Yardımcı olabilirim. Oladimeji ailesini çok iyi tanıyorum.”
Özel bir sağlık ekibiyle geri döndü. Büyük, zarif ve bilgiliydi.
İlk başta tanıyamadılar.
Sonra bayanın gözlerinin içine bakarak şöyle dedi:
“Bir gün, çocuklarım hizmetçilerin çocuklarıyla karışmaz demiştin... Ama bugün, kızının hayatı o çocuğun ellerinde.”
Bayan diz çökerek ağladı:
“Üzgünüm. Bilmiyordum...”
Oğlum nazikçe cevap verdi:
“Sizi affediyorum. Annem sayesinde... Bana şefkati öğretti. Hiç paramız olmadığında bile.”
Kızını başarıyla ameliyat etti. Hayatını kurtardı. Karşılık olarak tek kuruş bile istemedi.
Sadece el yazısıyla bir not bıraktı:
> “Bu ev bir zamanlar beni bir gölge olarak gördü.
Ama bugün başım dik yürüyorum...
Oğlu büyüyebilsin diye tuvalet temizleyen her anne adına.”
Sonra bana döndü.
Bana bir ev yaptı.
Beni okyanusu görmeye götürdü — hep hayalini kurduğum şeyi.
Bugün verandamda oturup, çocukları üniformaları içinde izliyorum… O üniformaları bir zamanlar satın alamazdım.
Ve ne zaman biri “Dr. Ifeanyi!” diye seslense, ister dergide olsun ister televizyonda…
Gülümsüyorum.
Çünkü eskiden sadece bir hizmetçiydim.
Ama şimdi, onsuz yaşayamayacakları adamın annesiyim...
#Hayatvefarkındalık
TEREF