İLK TÜRK KADIN MİTİNGİ
Dünən, 15:54
Milli Mücadelede Kastamonu Kadınlarının Dünyaya Seslenişi
Tarih boyunca işgal görmeyen Kastamonu, Millî Mücadele yıllarında önemli bir geçit merkezi oldu. Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmasıyla Millî Mücadele başladı. Bu sırada İstanbul’un işgal kuvvetlerinin gözetiminde olması, cephane sevki için yeni güzergâhlar aramayı zorunlu kıldı. Durum tespiti yapıldığında hem Ankara’ya bağlanan hem de Karadeniz ile bağlantısı olan, daha sonra İstiklâl Yolu-Devrim Yolu-Atatürk Yolu olarak adlandırdığımız güzergâh İnebolu- Kastamonu-Çankırı-Ankara hattı kullanılmaya başladı.
Bu güzergâhın önemli bir kolu olan Kastamonu; başından beri tüm yöneticileriyle, halkıyla, din adamlarıyla Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında yer aldı. Erkekleri kadar kadınları da cephe gerisinde mücadelesini sürdürdü. Gücü yerinde tüm erkeklerini cepheye gönderen Kastamonu’da, cephane taşıma işi kadınlara kaldı. Millî duygularıyla Kastamonu kadını bu görevi yerine getirdi. Cephane taşımada olduğu kadar cemiyetlerde de kadınlar var oldular. Mustafa Kemal Atatürk’ün tamimleri üzerine kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti‘nin, kadınlar şubesini oluşturdular. Daha sonra cemiyet kadınları Millî Mücadele tarihinde ilk olan ve Türk kadını tarihi açısından da önemli bir yer teşkil eden bir olaya imza attılar.
I. Dünya Savaşı ile kadının statüsünde büyük bir değişim yaşanırken bundan sonra kadınlar ülke sorunları ile daha çok ilgilenmeye başlamışlardır. Mondros Mütarekesi sonrasında başlayan işgallere en sert tepkiler savaş yıllarında milliyetçi ve vatansever kimliği şekillenmeye başlayan Türk kadınından gelmiştir. Özellikle 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali büyük bir üzüntüye yol açmış işgali protesto etmek için düzenlenen mitinglerde kadınlar ön planda yer almışlardır. İstanbul’un çeşitli semtlerinde açık havada yapılan mitinglerde ilk defa kadınlar kürsüye çıkıp etkili konuşmalar yapmışlardır. Mitinglerin düzenlenmesine Türk Ocakları, Milli Kongre Cemiyeti, Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetleri, Darülfünun hocaları ve öğrencileri öncülük etmiştir. Ayrıca Asri Kadınlar Cemiyeti, Anadolu Kadınları Müdafaa-ı Vatan Cemiyeti gibi kadın örgütleri ile kız okulları öğretmen ve öğrencileri tarafından da desteklenmiştir.
Mitingler ve Türk Kadını
Sadece İstanbul’da değil Anadolu’nun hemen hemen her şehrinde büyük meydanlarda kadın-erkek binlerce kişinin katıldığı sokak mitingleri yapılmıştır. Bu mitinglere dinleyici olarak kadınların katılımı yoğun olurken kadın konuşmacılara söz verilmemiştir. Ancak Muğla, Ankara, Sivas, Edirne, Kastamonu, Konya gibi şehirlerde sadece kadınların katıldığı mitingler yapılmış işgalleri protesto eden kararlar alınmıştır. Bu mitinglerde konuşanların çoğu kadın öğretmenler olup aralarında İnas Darülfünunu öğrencileri ile bazı cemiyetlerde çalışan kadınlar da bulunmaktadır. Özellikle Halide Edip Adıvar milli duyguları hareke geçiren konuşmalarıyla milli mücadele mitinglerinin sembol ismi olmuştur. Kadınlar yaptıkları heyecanlı konuşmalar ile İtilaf Devletlerinin haksız ve yersiz işgallerine karşı halkı bilgilendirmiş ve vatan savunması için çağrıda bulunmuşlardır.
Mitinglerin büyük bir heyecan içinde yurt geneline yayılmasında 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa’nın 28 Mayıs 1919 tarihli Havza Genelgesi’nin de etkisi büyük olmuştur. Mustafa Kemal Paşa Havza’dan ülkedeki askeri ve mülki amirlerle Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetlerine çektiği telgrafla Anadolu’da yaşanan haksız işgallerin protesto edilmesi için yurdun her tarafında mitingler düzenlenmesini ve İtilaf Devletleri temsilcilerine protesto telgrafları gönderilmesini istemiştir. Bu genelge üzerine mitinglerin ve protesto telgraflarının sayısı gün geçtikçe artmıştır. Kuva-yı Milliye ruhunun ortaya çıkmasında, millî mücadele fikrinin gelişmesinde ve kamuoyu oluşturmada mitinglerin rolü çok büyük olmuştur.
Kastamonulu Kadınlar
Kastamonulu kadınlar da işgallere karşı çıkmışlar ve 10 Aralık 1919’da ikinci kez ama bu sefer tarihi bir miting düzenlemeye karar vermişlerdir. Kastamonu Müslüman Kadınları adına Zekiye Hanım’ın başkanlık yaptığı miting düzenleme heyeti oluşturulmuştur. Kastamonulu Kadınlar tarafından yurdumuzun yabancılar tarafından işgal edilmesini ve oralarda yapılan vahşetleri protesto etmek maksadıyla planladıkları bu miting komitesinde görev alan kadınlar şunlardır:
1. Zekiye Hanım (Polis Müdürü Halil Bey’in eşi).
2. Kâmuran Hanım (Defterdar Ferit Bey’in eşi)
3. Saime Hanım (Sağlık Müdürü Ferruh Bey’in eşi)
4. Bedriye Hanım (Maarif Müdürü Talat Bey’in eşi)
5. Münire Hanım (Vilayet Mektupçusu Fuad Bey’in eşi)
6. Refika Hanım (Fırka Kumandanı Miralay Osman Bey’in kızı)
7. Neyyire Hanım (Reji Müdürü Ömer Bey’in kızı)
15 Eylül 1919’da İzmir’in işgalinden bir gün sonra ilk miting Kastamonulu kadınlar öncülüğünde Kastamonu Nasrullah Meydanı’nda düzenlenmiş ve işgal kınanmıştır. Kastamonu kadınları, ikinci dev mitinge artık hazırdırlar. Vali Cemal Bey’in emriyle çıkan tellal Müdafaai Hukuk Kadınlar Cemiyeti’nin Nasrullah Camiisi’nde düzenleyeceği mevlidi tüm şehre duyurmuştur. Cemiyet üyesi kadınlar bütün gün çarşıda dolaşmışlar, tümü siyah giymiş kadınların göğüslerine iliştirdikleri “Allah bizimle beraberdir” yazılı kâğıtlar ilgiyle okunmuştur. Nasrullah Camisi hıncahınç kadın doludur. Kadın hafızların okuduğu mevlitten sonra genel yazman Zekiye Hanım, tüm kadınlardan yetki alarak protesto telgrafları çekeceklerini dile getirdi.
10 ARALIK 1919 – İLK TÜRK KADIN MITINGI
10 Aralık 1919 Çarşamba günü Darülmuallimat bahçesinde yapılan mitinge üç binden fazla kadın katılmıştır. Polis Müdürü Halil Bey’in eşi Zekiye Hanım, Darülmuallimat müdiresi Hikmet Hanım, yardımcısı İclal Hanım ve Refika Hanımlar birer konuşma yapmıştır. Zekiye Hanım heyecanlı konuşmasında işgalleri, vahşetleri ve haksızlıkları şiddetle protesto etmiştir. Gerekirse kadınların da cepheye gideceğini ifade etmiştir. Avrupa devletlerine duydukları güvenin sarsıldığını, işgal altında bulunan yerlerin korkunç bir baskı altında kaldığını anlatarak işgallere boyun eğmeyeceklerini söylemiştir. Mitingde benimsenen ilkeler doğrultusunda Padişaha, Sadrazama, ABD ve Fransa Cumhurbaşkanlarının eşlerine, İngiltere ve İtalya kraliçelerine ve Hindistan İmparatoriçesine telgraf çekilmesi kararı alınmıştır. Kastamonu Müslüman kadınları namına miting heyeti imzasıyla çekilen bu telgraflarda Urfa, Maraş ve Antep’in işgali de protesto edilmiş ve ülkenin parçalanmasına izin verilmeyeceği büyük bir kararlılıkla ifade edilmiştir.
—
Mitinglerde halk haksız işgaller hakkında bilinçlendirilirken, bu durum karşısında sessiz kalınmaması ve ülkenin kurtuluşu için çağrı yapılmıştır. Özellikle İstanbul’da düzenlenen büyük mitinglerde ilk defa kadınlar ve erkekler aynı meydanlarda seslerini duyurmuşlardır. İstanbullu kadınlar gerek dinleyici gerekse konuşmacı olarak mitinglere geniş katılım göstermişlerdir. Halide Edip Adıvar, Nakiye Elgün, Şükufe Nihal Başer gibi dönemin aydın kadınları miting kürsülerinden yaptıkları etkili konuşmalarla tüm milletin sesi olmuşlardır. Ülkenin kurtuluşu için erkeklerle birlikte mücadeleye hazır olduklarını dünyaya duyurmuşlardır.
Anadolu’da düzenlenen mitinglerde ise dinleyici olarak kadınların katılımı yoğun olmuşsa da kadın konuşmacılara söz verilmemiştir. Ancak Muğla, Edirne, Kastamonu, Konya gibi şehirlerde sadece kadınların katıldığı mitingler, daha çok dini toplantılar şeklinde yapılmış kadın hatipler etkili konuşmalar yapmışlardır. Hatta kamuoyu oluşturulmak isteğiyle miting kararları devlet başkanları eşlerine dahi gönderilmiştir. Özellikle ABD Başkanı Wilson’un eşine ülkenin hemen hemen her yerinden telgraf çekilerek kadın dayanışması için çağrıda bulunulmuştur. Ülkenin çeşitli şehirlerinden çekilen bu protesto beyannamelerinin içeriği hemen hemen aynı formda hazırlanmış olup Türklük, Müslümanlık, hak, adalet, cihat, vatan sevgisi, analık, kadınlık gibi imgelere yer verilmiştir
Bu miting, tarihimizde bilinen ilk kadın mitingidir. Mitingde konuşma yapan Kastamonu Kadınlar Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Zekiye Hanım, Kastamonu halkının duygularını şu sözlerle ifade eder:
“Kardeşler, hemşireler…
Daha bir sene evvel kırmızı rengi ile başımızda dalgalanan ulu sancağımız görüyorsunuz ki siyahlara, matemlere büründü. Muharebe meydanlarında vatan ve din uğrunda yüzbinlerce evlâdımızı gömdükten sonra haktan adaletten bahseden Avrupalıların bir seneden beri bekledik diye başımıza açmadık felaket kalmadı. Haktan en çok bahsedenler haksızlığın en büyüğünü yaptılar. Daha dün bizim gibi refah ve saadeti, evi barkı olan İzmir’deki dindaşlarımız beyaz saçlı kadınlarımız, kundaktaki yavrularımız Yunanlıların süngüsünden geçti. Her tarafı yüksek minarelerinden eş vakitte ismi Celâlullah bağırılan Adana’mız, Antalya’mız ve nihayet güzel Antep, Maraş, Urfa’mız elimizden alınmak isteniyor.
Hanımlar!
Büyük felaketlerimiz önünde evlatlarımızın, kardeşlerimizin kanıyla suladığımız yurtlarımızın işgaline, kardeşlerimizin felaketine susacak mıyız?
Hayır hanımefendiler! Mağlubuz, silahımız yok, fakat göğsümüzde imanımız, bütün dünyayı haleden Allah’ımız var.
İşte biz de imanımıza ve Allah’ımıza istinaden haksızlara haksızlıklarını yüzlerine vurur ve cihan huzurunda ilan ettikleri adaleti talep ederiz.
Hanımlar!
Biz, dünyayı kanlara boğan, insanları tavuklar gibi boğazlayan erkeklere müracaat edecek değiliz.
Bizim gibi şefkatle, merhametle düşündüklerine şüphe etmediğimiz İtilaf devletlerinin büyük kadınlarına müracaat edecek ve birer telgrafla, bize yapılan haksızlıkları yazacak ve anlatacağız. Eğer onlar da hakkımızı teslim etmezlerse, evlatlarımızın kanlarına kendi kanımızı karıştırarak erkeklerimizle bir safta, dinimiz ve istiklalimiz için ölecek; haksızlara, zalimlere tarihin lanetlerini terk ederek şehametle öleceğiz.”
Şüphesiz ki Millî Mücadele Dönemi’nde Kastamonu’da olduğu gibi yurdun dört bir tarafında düzenlenen çeşitli mitingler, millî bilincin oluşturulmasında, millî heyecanın galeyana getirilmesinde ve işgallerin haksızlığını müttefik devletler temsilcileri ile bütün dünyaya duyurulması bakımlarından etkili olmuştur.
Kastamonu’nun kitlesel kadın başkaldırısı 10 Aralık 1919 da tarihe geçmiştir. Yerli ve yabancı, köylü ve kentli Kastamonu kadınları, kentin sokaklarını doldurmuş bir ateşi yakmışlardır. Düzenleyicileri ve konuşmacıları tümüyle kadınlardan oluşan ilk Türk Kadın Mitingi olarak kabul edilen Kastamonu Mitingi’nin diğerleri içerisinde ayrı bir önemi vardır. Kastamonu gibi küçük bir ilden, üç binden fazla kadının toplanmasıyla oluşan bir miting, bu ülkenin kurtarılmasına yönelik büyük bir azim ve disiplin olduğunu göstermiştir ve en etkili örnektir. Zekiye Hanım’ın bu miting de çabaları büyüktür. Mitingde, “Eğer hakkımız teslim edilmez ise, evlatlarımızın kanlarına kendi kanlarımızı karıştırarak erkeklerimizle bir safta istiklalimiz için haksız zalimlere karşı şehametle öleceğiz.” sözleri Türk kadınının iradesini gözler önüne sermiştir. İstanbul ve Anadolu’nun birçok yerinde yapılan bu mitingler bir kez daha göstermiştir ki, Türk kadını vatanını, bağımsızlığını ve namusunu erkeğiyle beraber korumaya kararlıdır.
Merih Tan
TEREF