KELTLER VE İRLANDALILARIN TÜRKLÜĞÜ İLE TÜRK-KELT KÜLTÜR AYNILIĞI
13-12-2024, 10:54

İrlanda (İrlandaca: Éire, İngilizce: Ireland) ya da resmî adıyla İrlanda Cumhuriyeti (İrlandaca: Poblacht na hÉireann, İngilizce: Republic of Ireland), kuzeybatı Avrupa'da bulunan ülke. Büyük Britanya'nın batısındaki İrlanda Adası'nın yaklaşık altıda beşini kaplamaktadır. Kuzeydoğusunda Birleşik Krallık'a bağlı olan Kuzey İrlanda ile komşu olan İrlanda'nın batısı Atlas Okyanusu, doğusu İrlanda Denizi, güneydoğusu St George Kanalı, güneyi ise Kelt
Denizi ile çevrilidir.
İrlanda ismini Erin, İrlandaca "Éirinn" kelimesinin "Land" kelimesi ile birleşiminden almaktadır. Erin kelimesinin Kelt döneminden kalma bir isim olduğu ve İrlanda da erkek isimlerinde çokca kullanılması bu ismin Türkçe kökenli "Er" sözcüğü olduğunu söyleyebiliriz. "Er" en eski Türkçe sözcüklerden olup "Er: Erlik, Erkeklik, Savaşçı, olgunlaşma, kemale ermek" anlamını ihtiva etmektedir. Türklere ait en eski Yenisey yazıtlarında "Er" kelimesi sıklıkla geçmekte olup yine Türk yazıtlarında Türk savaş sanatına "Er Erdemi" denildiği gibi
"Er" savaşçı anlamında kullanılmıştır. Nitekim Türklerin en eski Destanlarından birisi "Alp Er Tunga" Destanıdır, yine Kırgız Türklerinin en büyük destanı "Er Manas" destanıdır. Burada "Er" kelimesi savaşçı anlamında kullanılmaktadır. Türk Ordusunda hala en küçük askeri rütbe "Er" sözcüğü ile tanımlanmaktadır.

İrlanda'da tıpkı Türkistan coğrafyasında olduğu çok sayıda
savaşçı "Balbal" ı bulunması, yine Kelt Destanları ile Kelt tarihinde Keltlerin savaşçı özelliği dikkate alındığında (Erin-Land) İrlanda kelimesi Türkçe Erlerin/Savaşçıların Adası anlamına gelmektedir. MÖ 5. yüzyılda Lesboslu Hellanikos, Keltleri adaleti ve doğruluğu uygulayan topluluk olarak tanımlamıştır. M. Porcius Cato: “Galyalılann (Ketlerin) kendilerini adadıklan iki şey vardır - savaş sanatı ve konuşma becerileri.” (“rem militrem et argute loqui ”) demiştir.


Roma İmparatoru Sezar, cesaretlerinden ötürü onlara duyduğu derin bir saygıyla, ölümden korkmamalarını, en azından bir dereceye kadar, ruhun ölümsüz olduğuna dair olan sağlam inançlanna bağlayarak onlardan övgüyle bahseder. Daha önceleri, tekrar tekrar Roma ordularını yok eden, Roma’yı ele geçiren ve bir kaç defa Sezar’ı son derece korku ve tehlike içine sokan insanlar, açıkça bellidir ki dini inanç ve uygulamaları ne olursa olsun, iradesi zayıf olmayan insanlardır. Sezar’ın Avaricum kuşatmasında Kelt askerlerin bir önceki askerin ölümünü gördüğü hale bir biri ardınca görevlerini yerine getirmek için ölüme koşarcasına gitmeleri Sezarı bile etkilemiştir. Ammianus Marcellinus Keltlerin soylu asil ve savaşçı insanlar olduğunu kadınlarının da erkekler kadar savaşçı olduğundan bahseder.
MS 24 yılında ölen coğrafyacı gezgin Strabon Keltlerin son derece çalışkan ve üretken insanlar olduğunu, erkeklerin yaya olarak değil at üzerinde iyi savaşçılar olduğunu söylemiştir. Sezar ve Strabon’un Keltler ile ilgili bir tespiti ise onların dürüst insanlar olduğu için güven telkin edilerek kolay oyuna getirilebileceklerini ifade etmişlerdir. Diğer bir hususta Sezarın aktardığına göre Kelt Önderleri Druidlerin hiç yazmadıkları halde her şeyin doğası hakkında derin bilgileri olduğunu hem hayal gücü hemde kurgusal mantık yönünden Bilge insanlar olduğundan bahseder.
Keltlerde kadınlar savaşçı olarak üstün meziyetlere sahipti. Savaşçı Kelt kadınlarına verilebilecek en önemli örnek Kelt İceni kabilesinin lideri olan Kraliçe Boudicca’ydı.

Boudicca, Roma’nın Britanya’yı işgaline karşı isyan bayrağını çekmiştir. İlk başlarda aldığı galibiyetlere rağmen son Watling Street Savaşı’nda Roma ordusuna yenilmiş ve savaş alanından kaçarak intihar etmiştir. Fakat bu yenilgiye rağmen Romalılar ondan çok korkmuş olacaklar ki, onu tanımlarken bilinçaltlarındaki korku adeta ön plana çıkıyor: “Çok uzun boyluydu, hatta erkeklerden bile daha uzundu. Sesi gür ve güçlüydü ve dağdan dağa yansıyacak kadar yüksekti. Ateş saçan delici güçleri ve belinden aşağı sarkan uzun, gür, kızıl-kahverengi saçları vardı. Dalgalanan ekose bir pelerin giyerdi. Boynunun etrafında kalın ve altın rengi bir gerdanlık takardı.” demekten kendilerini alamamışlardır.
Keltlilerle anlaşma yapmak isteyen Büyük İskender’in kumandanı olan Ptolemaios Soter ile ilgili Jubainville’nin aktarmasına göre: Kendini beğenmiş ve büyük itibarlara sahip kişilikler olarak tanımlanan Keltli elçiler, görevlerini yerine getirdikten sonra, Kralla birlikte içiyorlarken kral onlara en korktukları şeyin ne olduğunu sormuştur. Elçiler ise şöyle yanıtlamışlardır: “Hiç kimseden korkumuz yok: Bir şey var korktuğumuz, o da şöyle ki; gökyüzünün üzerimize düşebileceğidir, ama sizin dostluğunuzdan başka bir şeyi bu kadar çok önemsemiyoruz." İskender, onlan uğurladıktan sonra, soylularına şöyle fısıldamıştır “Ne gururlu insanlar bu Keltler!"
Keltlerin kendilerini İskender'le olan anlaşmaya mecbur kıldıkları ulusal yemin kayda değerdir. Keltler, bu konuda şöyle söylemişlerdir: “Eğer bu anlaşma gerçekleşmezse, gökyüzü üstümüze düşüp bizi parçalayabilir, yeryüzü yarılıp bizi yutabilir, denizler taşabilir ve bizi
boğabilir.” De Jubainville, Ulster kahramanlarının başka bir yerdeki saldırıyı karşılamak için savaştan ayrılmaları gerektiğini krala duyurdukları yer, yani Leinster Kitabı’nda yer alan “Tâin Bo Cuailgne”dan bir parçaya uygun bir şekilde dikkat çekmektedir. “Cennet üstümüzde, yeryüzü altımızdadır ve denizde bizi çevrelemektedir. Konakladığımız yerde, gökyüzü üstümüze bir sağanak halinde yıldızlarıyla düşmediği sürece, yeryüzü bir depremle parçalanmadığı sürece ya da mavi denizin dalgalan dünyanın ormanlarını su altında bırakmadığı sürece bu yeri vermeyeceğiz."
Biz bu yeminin bir benzerine Gök-Türk Kağanlığına ait Bilge Kağan yazıtında rastlamaktayız. Bahse konu yazıtta: "Türk Oğuz begleri budun eşid: Üze Tengri basmasar [asra] yir telinmeser.Türk budun ilirîgin törürigün kim artatı udaçı [ert]i?" Günümüz Tükçesi ile: "Türk, Oğuz beyleri, milleti işit: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilecekti?" sözleri geçmektedir ki; Kelt yemini ile Gök-Türk yeminlerinin bire bir aynı olduğu görülmektedir.
İrlanda tarihini araştırdığımızda İrlandalıların ataları olan Keltlerin İrlanda Adasına Demir Çağı sırasında MÖ 8. - 1. yüzyıllar arasında yerleştikleri düşünülmektedir. Günümüzde daha çok Britanya ve İrlanda ile sınırlı olan Kelt kültürüne o dönemde İber Yarımadasından Anadolu'ya kadar Avrupa'nın her bölgesinde rastlanmaktaydı. Keltler savaşçı bir halk olmanın yanı sıra modern tarım ve hayvancılık teknikleri uygulayan, Demircilikte ileri bir teknik
düzeyde bulunan bir milletti. Avrupaya ve Anadoluya modern tarım ve hayvancılık tekniklerini öğretmekle kalmamış Avrupa da Demir çağı başlatmışlardır.
Ayrıca Keltler altın, gümüş, bronz, ahşap işleme sanatında ileri düzeyde oldukları gibi Kelt Sanatı İskit Türk sanatı ile benzer öğeler içerir. Bu da Keltlerin İskit Türkleri ile ortak kök bağlarını ifade açısından son derece önemlidir. Keltler Avrupa'nın büyük bir kısmını fethetmekle kalmamış bulundukları bölgeleri imar etmiş, bölgenin gelişmesinde katkı sağlamışlardır. Kelt mitolojisinde, (kadim Türk sembolünde Tanrı katını sembolize eden sekiz köşeli yıldızla ilişkili) Sekiz dilimli tekerleği döndüren yıldırımla ilişkilendirilen Tanrı'nın adı Taranis'tir. (Proto-Celtic : *Toranos, önceki *Tonaros Latince : Taranus, önceki Tanarus) Taranis isimbilim açısından Tanrı,Türk, Turan anlamına gelebilir. Kaşgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati't Türk adlı eserinde Türk adının Güç, kuvvet, gençlik anlamına geldiğini ifade eder.
Yine Saka Yakut Mitolojisinde yaratıcı Tanrı, Ürün Ayıı diğer adı ile Ayıı Tanara'dır. Ayıı Tanara ismi kelt Tanrı ismi Taranis ( Proto-Celtic : * Toranos, önceki *Tonaros Latince : Taranus, önceki Tanarus) ile benzerlik ifade eder. Saka Yakut İnancına göre yaratıcı Tanrı/Ayıı Tanara Göğün 9. Katında bulunmaktadır ve burada Urun Ayıı/Ayıı Tanara/Tek Tanrı'nın evi parlamaktır. Bu ev ışık saçan ve dönen sekiz köşeli kristal taştan ev olarak betimlenmiştir. Aslında Tanrı isminin kökeninde döndüren anlamı mevcuttur. Urun Ayıı/Ayıı Tanara/Tek Tanrı'nın yarattığı varlıklar üzerinde tecelli eden görünmeyen bağları vardır. Bu bağlar küçükten büyüğe tüm varlıkları (atomdan, yıldızlara, galaksilerden, evrene) tutmaktadır ve döndürmektedir. Bu kadim inanca göre Urun Ayıı/Ayıı Tanara/Tek Tanrı'dan ışık ve alkış (yaratıcı güç, bereket, rahmet) çıkar. Gördüğümüz ve görmediğimiz her ne varsa onun gücüyle yaratılır, o yüzden Türk Kam ve Şamanlar Tanrıya yakarırken şöyle derler: "Ürün Ayıı! Sen Dünyayı yarattın. Her ne varsa canlı ve cansız hepsi senin varlığındır." Saxa Yakut Türkçesi ile: "Ürün Ayıı! En aan doydunu aybıtın. Üüner-üösküür barıta en ayıın."
Eski Türk Tanrı inanç sisteminde adı geçen Türkçe "Tanrı" kavramının etimolojik kökeni de değerlendirmemize göre ilk oluş'u yani yaratılışı başlatan Uzay-Zaman döngüsünü çeviren yaratıcı güç anlamında yoktan var eden eşi ve benzeri olmayan tek olan Yaratıcıyı ifade açısından "Tengri" denilmiş olabilir. Nitekim eski Türkçede yün eğirtilen çıkrığa "Tengerek" denilmesi de sözcük anlamı Türkçenin ifade gücü açısından: ilk oluşu/yaratılışı başlatan evreni döndürerek genişleten uzay zaman döngüsünü çeviren yaratıcı gücü anlamamıza yardımcı olmaktadır. Anadolu'da Yörükler "DÖNDÜREN" her şey için TEN/G kökünü kullanırlar: Tengirek - ip eğiren, Tenğirmen - Değirmen gibi örnek çok ve en ünlüsü TENGRİ yani TANRI "döndüren"dir. Eski Türk kaya resimlerinde sekiz dilimli tekerlek çizimleri başta olmak üzere sekiz köşeli yıldız motifi en eski Türk sembollerindendir. (Ayrıntılı bilgi için: TÜRK MEZAR TAŞLARINDA BULUNAN "AĞAÇ VE ÇİÇEK" MOTİFLERİNİN SEMBOLİK KÖKENİ, "HAYAT AĞACI VE CENNETTE DOĞUŞ" İNANCI İLE SEKİZ KÖŞELİ YILDIZ MOTİFİ adlı makalem okunabilir)
Kelt dönemi arkeolojik eserlerde, Türklerde görülen Savaşçı adına dikilen Balbal geleneği göze çarpmakta, yine Kelt dönemine ait kayalarda Türklerin erken dönem kaya yazıtlarından olan Tamgalısay ve Saymalıtaş'ta olduğu gibi Türk tamga ve motifleri kullanılmaktadır. Yine Keltlerin en eski yazı sistemi tıpkı Türk soylu İskandinavlarda olduğu gibi Türk tamga yazısıdır. Resimlerde Kelt dönemine ait, Türk kültüründe bulunan Taş Babalar/Balbal'lar yer almaktadır. Bu Balbalların bulunduğu Ada ismi Boa adasıdır. Boa ise öz Türkçe "Boğa" sözcüğü olup, Boğa Kelt kültür ve mitolojisinde önemli bir hayvandır. Tıpkı Dede korkut Boğaç Han Destanında olduğu gibi İrlanda'da da "Tain Bo Cualnge" Cualnge Boğasının Talanı" adlı Kelt dönemine ait Destan bulunmaktadır. Destanın adından da anlaşılacağı üzere Türkçe "Boğa" kelimesi kullanılmıştır.
Kelt kültür ve mitolojisinde Türklere ait özelliklerden birisi Kelt Destanlarıdır. Bu Destanların çoğu Türk Destan motifleri ile bire bir aynıdır. Mesela: Tanrılar, Savaşçı kahramanlar, kadınların erkeklerle eşit yer alması, Boy tipi soya dayalı örgütlenme, Demirciler, Ozanlar, Şamanlar, kutsal hayvanlar (Boğa, Geyik, Kurt, Kuzgun) gibi. Ayrıca bir çok Destan karaketirinin adı öz Türkçedir. Tuatha De Danaan ırkının lideri, Tanrıça Danu'nun oğlu ya da kardeşi olan iyilik Tanrısının adı Dağda, Türkçe "Dağ/Dede" kökünden türemiştir. Türklerde "Dede" büyük Ata anlamına gelir. Destan karakteri de bu anlamda toplumun en büyük Atasıdır. Yine Tanrıça Anu Türkçe "Ana" isminden türetilmiştir. Kelt halkının ismi "Tuatha Dé Danann" olarak geçmektedir. "Tanrının halkı" anlamındadır. "Dann" Türkçe "Tanrı", "Tuatha" ise "Türk" tür. Tanrı'nın Türkleri anlamındadır. Zira Türklerin en eski Çin kaynaklarında geçen “Tou-kiue” adı benzerdir.
Kelt Mitolojisi ve Destanları ile İrlanda Masallarında "Fomorii" diye adlandırılan insan ve hayvanları yiyen tek gözlü devlerden bahsedilir ki, bahse konu dev, Dede Korkut Destanlarında bahsedilen Tepegöz karakteri ile bire bir örtüşmektedir. Kelt inanç sisteminde üç dünya metaforu vardır. Kötü ruhların yaşadığı Yeraltı, İnsanların yaşamakta olduğu Orta Dünya, yüksek ilahi varlıkların yaşadığı Gökyüzü. Türk inanç sistemi de; bu anlayışa ve bakış açısına sahiptir. Kelt inanç ve kültüründe Güneşe saygı duyulur. Eski Türk inanç sisteminde de güneşe saygı duyulur. Türklere ait; Yurt (Çadır) evlerin kapısı Güneşin doğduğu yöne bakmaktadır. Keltlerde Dağ kültü önemli bir yere sahiptir. Keltlerde Dağ zirveleri Göğe tapınılan kutsal yerlerden sayılmakta, ölenlerin ruhlarının dağlarda yaşadığına inanılmaktadır. Eski Türk inanç sisteminde de dağlara Gökyüzüne yani Gök-Tanrıya yakın olduğuna inanıldığından kutsiyet atfedilmiş bu sebeple Türkistan bölgesinde Türklerin en eski yaşam yerlerinden olan en büyük sıra dağlara Türklerce, "Tanrı Dağları" adı verilmiştir. Yine Türk inanç kültüründe kutsal dağlar yılın belli dönemlerinde ziyaret edilir ve buralarda Tanrı'ya adak ve kurbanlar sunulur.

Ateş kültü kelt kültüründe önemlidir. Keltler ateşin arındırıcı ve temizleyici olduğuna inanır. Eski Türk inanç sisteminde de Ateş ve Ocak kültü önemli bir yer tutar. Ateş ve Ocak olmayan yerde Yurt kurulmaz. Ateş söndürülmez. Ateş şifa kaynağıdır hastalıkları tedavi eder, kötü ruhları uzaklaştırır, arındırıcı ve temizleyicidir. Yine "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" Türk Atasözü, Ateş ve duman ile kötü ruhların uzaklaştırılacağını ve hastalıkların tedavi edileceğini anlatır. Nitekim Şaman/Kamlar bazı hastalıkları tütsü yakarak veya hastayı ateş etrafında gezdirerek tedavi ederler. Kelt kültüründe su kültü önemli bir yer tutar. Su kaynakları keltlerde yaşam gücünün verildiği yerler olarak görülür. Bu su kaynaklarına Keltler Diva-Deva-Devona demektedirler. Türk kültüründe de su kutsaldır. Altay yaratılış destanında ilk yaratılış su ile başlamıştır. Su kirletilmez, suyu kirletmenin cezası ölümdür. "Deva" sözcüğü Türkçede "ilaç, çare, sıkıntı gideren, hayat veren şey" anlamına gelmektedir. Kelt kültüründe Ağaç kutsal kabul edilir. Gök, yer ve yeraltını bir birine bağlar. Ağaca adaklarda bulunur. Keltlerde ağaç kesilir veya bir sebeple ağaç devrilirse yerine yenisi dikilir. Türk kültüründe de Ağaç, hayatı ve yaşamı sembolize eder. Orta Dünyada ağaç, kökleriyle yeraltına (Genellikle 9 dallı olarak sembolize edilir), Dallarıyla Tanrı katına uzanır. Bu nedenle Türkler Tanrıya dilekte bulunacakları zaman kutsal kabul ettikleri ağaçlara çul, çaput bağlayarak dilekte bulunur. Yine Türk kültüründe ağaç kesmek hoş karşılanmaz insan öldürmekle eş görülür hatta bununla ilgili "yaş kesen, baş keser" Türk Atasözü vardır. Yine "Birini kesersen Onunu dik" yani bir ağaç kesildiğinde on ağaç dikilmesi gerektiği ile ilgili Türk Atasözü vardır.
Kelt Kültüründe At ve Hayvan kültü, Keltlerde de tıpkı Türklerde olduğu gibi At kurbanı kültürü bulunmakta, daha önce açıkladığımız üzere Boğa, Geyik gibi boynuzlu hayvanlar Türklerde de önemli bir yere sahiptir. Türklerin en eski Destanı sayılan Oğuz Kağanın adının Öküz yani doğu ve batı hakimiyetini sembolize eden çift boynuzlu boğa hayvanıyla ilişkilendirilmesi yine eski Türk inanç sistemi, mitoloji ve sembolizminde Dağ keçisi, Geyik ve Kurt gibi hayvanlar tıpkı Keltlerde olduğu gibi kutsal varlıklardır. Yine Kelt mitolojisinde yer alan, bilgelerin Hayvan kılığına bürünmesi (tıpkı Kelt mitolojisi Tuan Mac Cairill Destanında anlatıldığı gibi), Türklerde Destan karakterlerinin hayvan kılığına bürünmesi Türkçe tabirle "don değiştirme" olarak Türk Destanlarında karşımıza çıkar. Bu kültür halen Şaman ve Kamların kıyafetlerinde sembolize edilerek yaşatılmaktadır.
Kelt kültüründe Atalar kültü, Türk kültüründe olduğu gibi önemli bir yer tutar. Türkler Atalarına saygı gösterir, Ata ruhlarının yaşadığına inanır. Bu sebeple Ata mezarlarına saygı duyulur. Rüyalarda veya şaman ayinlerinde Ata ve Ana ruhları ile konuşulur. Daha önce bahsettiğimiz üzere Keltlerde tıpkı Türklerde olduğu gibi Balbal adı verilen Taş Baba yani Ata mezar taşı kültürü ile kurgan mezar yapıları bire bir aynıdır. Kelt inanç kültüründeki hemen hemen tüm öğeler aynı anlamda Türk inanç kültüründe de bulunmaktadır. Güneş kültü, Dağ kültü, Ateş Kültü, Ağaç Kültü gibi bir çok kült, Türklerde İde, İye adı verilen koruyucu ruhlardandır. Evrende her şeyin bir ruhu ve bilinci vardır. Bunların büyük ruh olan yaratıcı Tanrı ile de arada bağları vardır.
Kelt mitolojisi Tuan Mac Cairill Destanında, Keltlerin Atalarının büyük Tufan sonrası Doğudan yani (Asyadan, Tıpkı Odin gibi) gelen kavimler olduğundan bahsedilmektedir. Yine bahse konu destanda Türk Destanlarında olduğu gibi destan karakterinin hayvan kılığına
bürünmesi don değiştirme, Türklerin kutsal sayısı dokuz olmak üzere bir çok Destan karakteri isminde Türkçe kök sözcükler bulunmaktadır. Kelt Destanlarının en büyük savaçı kahramanı Cuchulainn'dir. Cuchulainn Destanı baştan sona Türk kültür ögeleri taşıdığı kadar Türk savaşçı destanları ile paralellik arz eder. Cuchulainn Ulat halkının Ulster savaşçısıdır. Ulat-Ulster Türkçe köklü sözcükler olup Ulu/At/Ata/Er Türkçe kök sözcüklerin birleşmesiyle oluşmuştur. Cuchulainn Destanında; Cuchulainn savaş Sanatını öğrenmek için çok uzaklara Skatha ülkesine gittiğinden bahseder. Bu bahsedilen bölge adından da anlaşılacağı üzere İskit/Sakha Türklerinin olduğu topraklardır. Cuchulainn Destanında Skatha ülkesinde çok sayıda İrlanda asilzade çocuğunun savaşçı eğitimi aldığından, Skatha ülkesinde kadın savaşçıların bulunduğundan bahseder ki bu savaşçılar İskit/Türk Amazon Kadın savaşçılardır.

Tarihi kayıtlarda Keltlerin At üzerinde çok iyi savaşan Atlı savaşçılar olduğundan bahsedilmesi Kelt-İskit/Türk aynılığını bizlere göstermektedir. Buradan hareketle Keltlerin İskit ülkesinden göç eden İskit/Saka Türklerinin bir kolu olduğunu, Ulat (Ulu Ata) Türk boyunun Avrupa'yı fethi sonrasında da İskit Ata coğrafyası ile ilişkilerini devam ettirdiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ayrıca Avrupa’da milattan önceki yıllarda Tene olarak adlandırılan ve daha sonra Yunanlılarca Kelt olarak tanınan bu Turan-Trakyen kabile halkı MÖ. 700 yılında bu günkü Türkiye-Ankara bölgesinde Turkije şehrini kurmuşlardır. MÖ. 100 yıllarında Fransa’da Trakyen-Kelt halkı Turanlar-Touranies devletini kurmuşlardır. Bölgeye Touranie-Turan ismi vermişlerdir. MS 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olan şehre “Caesarodunum” (“Sezar Tepesi”) adı verildi. Adı 4. yüzyılda orijinal Galya adı Turones ilk önce “Civitas Turonum” sonra “Tours” haline geldi, isim bilim açısından da bahse konu yer adlarının tamamı öz Türkçedir.
M.Ö. 1. yüzyılda Anadolu'da kurulan üç ayrı Galat Devletinin Kral isimleri: Deiotaros, Brogitaros, Kastor Tarkondarios'tur. Tarkondarios'u isimbilim açısından incelediğimizde Türkçe Tarkan isminden türetilmiştir. Tarkan, Türklerde komutanlara verilen yaygın olarak kullanılan Türkçe ünvandır. Tarkondarios yani Tarkan, Galat krallıklarından Tektosag'ların lideri (boybeyi) dir "Tektosag" ise Türkçe kökenli olup Türkçe "tek" (1 anlamında) ve "saka" (uyanık, gözü açık, nöbetçi, savaşçı anlamında) kelimelerinin birleşmesinden
türetilmiştir. "Teksaga" Sakabirliği anlamındadır. Borgitaros ise Trokmeler'in kralı (Boybeyi)dir. "Trokme" Türkçe "Türk" anlamındadır. Yine Galatların/Keltlerin kadın Tanrıçasının ismi Dis'tir. Keltler, atalarının Dis'ten türediklerine, doğduklarına inanır. "Dis" ismi Türkçe kökenli olup "Dişi" demektir. "Dişi" ismi ise; Türkçe'de erkek karşısında kadınlığın, üremenin ismidir.
Ferdinand LEQUENNE Galatlar adlı eserinde: Kelt'lerin devamcısı olan ve Avrupa'dan Anadolu'ya göç eden Galatların tıpkı Türk Bozkır savaşçışarı gibi; at üstünde ok atarak, kılıç ve mızrak kullanarak savaştıklarını, savaş taktiği olarak Türklerce binlerce yıldır kullanılan Turan, Hilal, Kurt Kapanı olarak bilinen kuşatma ve imha taktiğini ustalıkla kullandıklarını belirtmektedir. Yine aynı eserde Galatların fikir danıştıkları Druid'ler Türklerde uygulanan Töre yönetim sisteminde yer alan boy önderleri olan Ak Sakallı Bilge danışman tipine benzemektedir, yine karar mekanizmasının Galat yöneticisinin Druid'lere danışarak karar alması Türk Keneş (Meclis) yönetim sistemine benzemektedir. Aynı eserde Galatların; Hava, su ve doğaya kutsiyet atfetseler de, putlara tapmadıklarını, GökTanrı'ya inandıklarını, ayrıca Galatların efsane lideri Brenn öncülüğünde Grek şehri Delphoi'ye akın etmeden önce Galat Kağanının ülkelerine saldırmaması için yalvaran Grek elçilerine hitaben: "Tanrılar zengindirler ve sizin onlara bir sürü şey biriktirmenize ihtiyaçları yoktur. Zaten onların her günkü işi cömertçe verdikleri nimetleri insanlar arasında bölüştürmektir." Başka elçilere ise: "Sizin Tanrılarınız fazla zengin. Bundan sonra herkes için daha eli açık olacaklar. Hem bizden başlayarak! Tanrıların olan herkesindir!" Diyerek Greklerin heykellerini dikerek tapınakları altınla doldurdukları halka faydası olmayan putperest inançlarını kınamış ve onlarla alay etmiş olduğu belirtilmektedir. Yine aynı eserde Anadolu'ya geçen Galatların üç kola ayrıldıkları, bu kollardan birisinin boy adının Trokme'ler (Türkler) olduğunu ifade etmektedir.
Tom Norton isimli araştırmacının Kelt/Galat dili üzerine yapmış olduğu akademik çalışmadaki Türkçe ile Kelt/Galat dili mukayesesinden anlaşılacağı üzere Türkçe kökenli ortak bir çok sözcük mevcuttur.
KELT DİLİNDEKİ BAZI TÜRKÇE SÖZCÜKLER
Turu Sözcüğü: Eski İrlanda koşuk yazın dilinde belirlenen, 'kale, kermen, germen‛ anlamına gelen turu sözcüğü, eski Türk dilindeki 'kale, kermen, germen, korunaklı yaşam bölgesi‛ anlamlarına gelen tura sözcüğüyle aynı kökenlidir. Örneğin, eski Türkçe "Kayusı çerigde kılıç boldu yer, kayusı turada yuluğda karır" deyimindeki turada (tura-da) sözcüğü, kalede anlamındadır. Yukarıda verilen eski Türkçe deyim güncel Anadolu Türkçesine "Kimi savaşta kılıç ve balta sallar, kimi kalede oturup vergi bekler" diye çevrilebilir. Gal (Kelt) dilindeki aynı kökenli‚ "kale, kule" anlamına gelen turach sözcüğünün de eski Türk dilinde uygun söyleniş biçimi olan ve "sığınak" anlamına gelen "turağ" sözcüğü vardır. Burada aralarında bağ kurulan turach – turağ ve turu – tura gibi sözcükler, Türk dillerindeki "dur, dayan, canlan, yaşa" eylemlerini belirten tur sözcüğünden türemişlerdir. Altay, Teleut, Şor, Sagay Türk dillerinde kullanılan "yapı, ev, kent" anlamlarına gelen tura sözcüğü de aynı kökenlidir.
Err Sözcüğü: Eski İrlanda dilinde bulunan 'savaşçı‛ anlamındaki err sözcüğü *52, 76+, eski Türkçe'deki 'savaşçı, yiğit, erkek‛ anlamına gelen eren, Kırgız ve öteki Türk dillerindeki 'kahraman, yiğit‛ anlamına gelen er sözcükleriyle aynı kökenlidir.
Oglach Sözcüğü: İrlanda ve Gal dillerinde 'genç, savaşçı, uşak‛ anlamlarına gelen oglach sözcüğü bulunmaktadır. Oglach sözcüğü, Şor, Karay, Uygur Türk dillerinde 'genç, oğlan‛ anlamlarında kullanılan oğlak ve başka birtakım Türk dillerinde aynı anlamlarda kullanılan 'oolaç' sözcükleri ile aynı kökenlidir. İrlanda ve Gal dillerindeki oglach sözcüğü kökeninin çözümlenmesi bu durumu açıkça göstermektedir. İngiliz dilindeki sözcüklerin kökenini anlatan sözlükte, 'genç‛ anlamındaki og köküne soyut ad oluşturan -lach eki eklenerek oglach sözcüğünün türetildiği gösterilmiştir. Ukraynalı Türkolog Omelyan Pritsak ise Türk dillerindeki oğlak (oğ-lak) adının, daha eski bir sözcük olan oğu, oğ adıyla -lak ekinden türediğini belirtmiştir. Yakut (Saka) Türkçesinde 'genç, çocuk‛ anlamına gelen oğo sözcüğü,
özel sözcük olarak günümüzde de kullanılmaktadır. Oğlak sözcüğü, Türk dillerinde daha yaygın olarak kullanılan oğlan sözcüğünün değişik bir söylenişidir. Oğlan sözcüğünün 'atlı er, atlı savaşçı‛ anlamındaki uhlan, ulan biçimleri İngilizce ve öteki Avrupa dillerine de girmiştir. Görüldüğü gibi, og sözcüğünden türemiş oglach biçimi eski Kelt, aynı kökenli oğlan sözcüğünden türemiş uhlan biçimiyse öteki Avrupa dillerine girmiştir. Ayrıca oglach ve uhlan sözcükleri, savaşçılıkla ilgili birbirinin benzeri olan 'savaşçı‛ ve 'atlı savaşçı‛ anlamlarını da taşımaktadır.
İesin Sözcüğü: Eski Kelt dilinde 'ışık saçan‛ anlamında kullanılmış iesin sözcüğü, eski Türk dilindeki 'tan, şimşek‛ anlamına gelen yaşın sözcüğüyle aynı kökenlidir ve 'ışık saçmak, şimşek çakmak‛ anlamına gelen yaşu eylem sözcüğü kökünden türemiştir. Yaşu sözünün, Nogay Türkçesi' ndeki yasın ve Koybal Türkçesi' ndeki yazın gibi, bir takım Türk dillerindeki söyleyişleri iesin sözcüğünün söyleyişine daha yakındır. Etrüsk öykülerindeki 'ilk güneş ışığı tanrısı‛ anlamına gelen thesan ve Çuvaş Türk dilindeki 'ışık saçan‛ anlamına gelen thithen sözcükleri, iesin ve yaşın sözcüklerinin th diş arası ünsüzüyle söylenen biçimleridir.

Kil Sözcüğü: Eski Kelt dilinde 'sığınak‛ anlamında kullanılmış olan kil sözcüğü ile Çuvaş Türk
dilindeki 'ev, yuva‛ anlamına gelen kil sözcüğü arasında bağ kurulabilir. 'Truvalılar‛ bölümünde Killa adının çözümlemesinde belirtildiği gibi, Truvalı Türklerin dilinde de kullanılmış olan kil sözcüğü, Truva’nın Killa kenti adının kökünde de görülmektedir. Killa yer adının, Truva kentindeki Apollon Tapınağının adını da oluşturan 'tapınak, ev‛ anlamındaki kil ön adından türediği düşünülmektedir. Yine 'Truvalılar‛ bölümünde Killa adının çözümlemesinde belirtildiği gibi, eski Hazar Türklerinin 'ak ev‛ anlamındaki Sarkel (Sar-kel) kent adında da kil ön adının 'ev‛ anlamındaki başka bir söyleyişi olan kel önadı bulunmaktadır. Kelt dillerine girmiş eski Türkçe ögelerin bir bölümü, daha sonra eski İngiliz diline aktarılmış ve ses değişimine uğrayarak günümüz İngilizcesinde de korunmuştur. Güncel İngiliz dilindeki eski Türkçe kökenli curd sözcüğü aşağıda çözümlenmiştir.
Curd Sözcüğü: Curd sözcüğü Türkçeye 'Kesilmiş, koyulaşmış, kurutulmuş sütten (kesmik) yapılan lor ve teleme peynirleri, kaymak gibi besin ürünü‛ olarak çevrilir. Bu sözcüğün Orta Dönem İngiliz dilinde crud, crod biçiminde kullanıldığı ve günümüz İngiliz dilinde seslerin yer değiştirmesiyle curd biçimini aldığı gösterilmiştir. Öte yandan, kökeni gösterilmeksizin bu sözcükle Gal ve İrlanda dillerindeki aynı anlamlı gruth sözcüğü arasında bağ kurulmaya
çalışılmaktadır. İngiliz dilinin sözcük kökenlerini anlatan sözlükte kökeni belirsiz sayılan curd (crud, crod) sözcüğü, Anadolu Türkçesi'ndeki kurut, Başkırt Türkçesi'ndeki korot, Kazak Türkçesi'ndeki kurt, Türkmence'deki gurt ve başka söyleyişleri de bulunan bildiğimiz gurut, kurut sözcüğüdür. Ayrıca, Türk uluslarının kurutulmuş, kesilmiş sütten gurut, kurut diye anılan besin ürünü yaptıkları çok eskiden beri bilinmektedir. Crud, crod sözcüğünün eski İngilizceye Kelt (İrlanda ve Gal) dillerindeki gruth sözünden alınması, Türkçe kökenli bu ögenin alındığı tarihin oldukça eski olduğunu göstermektedir. Bu olgu ayrıca, bu sözcüğün Kelt dillerine Britanya’nın veya Kuzey Avrupa’nın Truva - Etrüsk kökenli eski yerlileri olan Türklerin dilinden alındığını da ortaya koymaktadır. Çünkü Britanya’ya M.Ö. 8. yüzyılda gelen Keltler dillerindeki eski Türkçe kökenli ögeleri, ancak daha önceki dönemlerde Kuzey Avrupa’ya yerleşen Türk toplumlarından alabilirlerdi. Güncel İngilizce'de de bulunan, Avrupa’nın kuzey bölgesine yerleşmiş eski Germanların dillerine alınmış, ancak kökeni belirsiz sayılan belt sözcüğünün de Türkçe kökenli olduğu aşağıda gösterilmiştir.
Belt Sözcüğü: 'Toka, kemer‛ anlamlarına gelen belt, belti sözcüğü eski German dillerinde kullanılmıştır. İngilizcenin sözcük kökenlerini anlatan sözlükte, eski Romalı bilgin Marcus Terentius Varro’nun verdiği bilgiye dayanılarak bu sözcüğün Etrüsk kökenli olduğu belirtilmektedir. Belt sözcüğü eski Türk dilinde kullanılmış 'toka, kemer‛ anlamlarına gelen bel sözcüğüyle aynı kökenlidir. Kırgız Türk dilindeki 'toka‛ anlamına gelen beldik (bel-dik) sözcüğü German dillerindeki belti, belt sözcüğünün ilk biçimi sayılabilir. (Prof. Dr. Çingiz, (TRAKLAR) TRUVALILAR VE ETRÜSKLER TÜRK İDİLER adlı eser sayfa: 69-75)
Türkolog Fatih Mehmet YİĞİT
KAYNAKÇA: Kelt Mitolojisi Bıll Prıce Kalkeon Yayıncılık, Kelt Mitleri Ve Efsaneleri,Thomas William Rolleston, İlya Yayıncılık, Kelt Mitolojisi Kahramanlar, Tanrılar ve Canavarlar Fiona Macdonald, Krallığı Olmayan Kral, Say Yayınları, Christian Leourier (Kelt Efsaneleri), Armslrong, Karen, A Short History of Myth, Edinburgh: Canongale, 2005 Collis, John, The Cells:Origins,Myths and Inventioııs, Slroud: Tempus, 2003 Cunlifle, Barry, The Ancient Cells, Oxford: OUP, 1997 Cunlifle, Barry, Facing ıhe Ocean.The Atlanlic and ils Peoples 8000BC - AD 1500 Oxford: OUP, 2001 Green, MirandaJ., Dictionary of Cellic Myth and Legend, Londra:Thames and Hudson, 1997 Halpin, Andy and Newman, Conor, Ireland: An Oxford Archaeological Guide lo Sites from the Earliest Times to AD 1600, Oxford: OUP, 2006 Jackson, Kenneth Hurlslone, The Oldesl Irisfı Tradilion: A windovv on ihe Iron Age, Cambridge: CUP, 1964 James, Simon, The Atlantic Celts: Ancienl People or Modern Invenlion?, Londra: British Museum Press, 1999 Knolt, Elenor and Murphy, Gerard, Early Irislı Literatüre, Londra: Routledge, 1966 Lord, Albert B., The Singer of Tales, Harvard: Harvard University Press, yeni baskı. 2000 MacKillop, James, Myths and Legends of the Celts, Harmondsworth: Penguin Books, 2005 Ö hÛgâin, Dâiıhı, The Lore of Ireland: An Encyclopaedia of Myth, Legend and Romnance, Cork: The Collins Press, 2006 Û hÖgâin, Dâithı, The Sacred isle: Belief and Religion in Pre-Christian Ireland, Cork:The Collins Press, 1999 Ong,Waller J., Oralily and Lileracy. TheTechnologizing of the Word, Londra: Melhuen, 1982 Oppenheimer, Stephen, The Orgins of the Brithslı, Londra: Robinson, 2006 Pryor, Francis, Brilain AD;A Quest for Arthur, England and the Anglo-Saxons, Londra: HarperCollins, 2004 Pryor, Francis, Brilain BC: Life in Brilain and Ireland Before theRomans,
Londra: HarperCollins, 2003 Segal, David, Myth: A Veıy Shorl Introduclion, Oxford: OUP, 2004 Sykes, Bryan, Blood of the Isles: Exploring the Genetic Rools of Our Tribal History, Londra: Banlam Press, 2006 Thomson, David, The People of the Sea:CellicTales of the
Seal-Folk, Edinburgh: Canongale, yeni baskı. 1996Ganiz, JelTrey, Eaıly Jris/t Mylhs and Sagas, Harmondsworıh: Penguin Books, 1981 Jackson, Kenneth Hurlslone, A Cellic Miscellany, Harmondsworth: Penguin Books, 1971 Koch, John T. ve Carey, John (ed.), The Cellic Heroic Age:Literary Sources Jor AncienL Cellic Europe and Early Irelandand Wales, 4. baskı, Aberystwyth: Cellic Sludies Publicalions, 2003 La Villemarque, Theodore Hersart, Barzaz Briez, Paris: Perrin, yeni baskı. 1923 Mabiııogion, The, çev. JelTrey Ganız,
Harmondsworlh: Penguin Books, 1976 Mabinogion.The, çev. Sioned Davies, Oxford: OUP, 2007 MacNeil, Joe Neil, Tales Unlil Dawıı: The World of a Cape Brelon Gaelic Story-Teller, (çev. ve ed. John Shaw), Montreal: McGill-Queen’s Universiıy Press, 1987 Tain,The, çev.
Ciaran Carson, Harmondsworth: Penguin Books, 2007 Tain,The, çev.Thonras Kinsella, Oxford: OUP, 1969 Tales of ihe Elders of Ireland, (çev. Ann Dooley ve Harry Roe), Oxford: OUP, 1999, Bahaddin Ögel Türk Mitolojisi, Ahmet Taşağıl Göktürkler, Dede Korkut Destanları, Muharrem Ergin Orhun Yazıtları, Kaşgarlı Mahmud Divanî Lügatit Türk, Fuzuli Bayat Türk Şamanlığı, http://www.turkbilimi.com/antik-avrupada-turanlar... ine-mo-100/ A QUESTION OF IDENTITY: WHO WERE THE GALATIANS?/Tom Norton/Submitted to the University of Wales in partial fulfillment of the requirements for the degree of Master of Arts in Celtic Studies University of Wales, Trinity St David September 2013, Ferdinand LEQUENNE/Galat'lar/Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Prof. Dr. Çingiz Garaşarlı Akdeniz Bölgesi’nin yerli dilleri doktoru, Dil bilimleri profesörü, Azerbaycan Diller Üniversitesi, (#TRAKLAR) TRUVALILAR VE #ETRÜSKLER TÜRK İDİLER adlı eser sayfa:69-75.
Türkolog FatihMehmetYİĞİT yazdı
TEREF
















